Ne güzel bir şeydir arkadaşlık. Çeşit çeşit arkadaşlıklar vardır hayatımızda. İlk önce anaokulu veya ilkokulda başlar. Kendimize en yakın olanı çok severiz. Sevdiğimiz şeyleri paylaşırız onunla. Oyuncaklarımızı, pastamızı, kalemimizi, silgimizi . . .
Sonra ortaokul, lise ve üniversite yılları . . . Okullar değiştikçe arkadaş listemiz de kabarmaya başlar. Yaş ilerledikçe arkadaşlıklar da yavaş yavaş değişime uğrar. Bazıları ile zevklerimiz, bazıları ile de yollarımız ayrılır.
Birisiyle müzik aleti çalarken, diğeriyle aşk sırlarımızı paylaşırız. bir başkası ile ders çalışırken, diğeri komiktir bizi hep güldürür. Kimisiyle arada uzak mesafeler olsa da özel bir bağ yaratmışızdır aramızda.
Çıkılan bir yolda insanı yol değil, yol arkadaşı yoruyor. Yanınızda kimin dost olup olmadığı yolculuk esnasında ortaya çıkar. Özellikle siyaset ve ticarette bu yolculukların büyük bir kısmı hüsranla sonuçlanır. Tanıdığımız insanları tanıyamamış olmanın üzüntüsü sarar içimizi.
Kadim dostluğun oluşması için zorluk, yokluk gibi sınavlara ihtiyaç vardır. İşte bunlardan sonra gerçek arkadaşlık ortaya çıkar. İyi günde dost olmak kolaydır, asıl önemli olan kötü günümüzde yanımızda kimler vardır? Kimler arkanızda, kimler karşınızdadır? Kimler kaçmış, kimler yanınızda kalmıştır? Hayatta en pahalı şey tecrübedir, çünkü kazanmak için kaybetmek gerekir. Veya tecrübe, yediğimiz kazıkların toplamıdır!
Haddini bilmek en büyük erdemdir. Çünkü haddini bilen insan sınırlarını bilir. Espri ile cıvıklık, dobrayla patavatsızlık, samimiyetle şımarıklık arasındaki o ince sınırları iyi bilmek gerekir.
Maalesef kırk yıllık arkadaşlıkların menfaat uğruna bir kalemde silindiği zamanlardayız. Hatır gönül bilmemek veya dedikodu yapmak . . . Yapan yapıyor da ya inananlara ne demeli?
Ama öyle bir arkadaş vardır ki; seninle ağlaya, seninle gülen, acılarını paylaşan, kusurlarını örten, sevgide güneş gibi, kardeşlikte su gibi duru . . . Böyle bir dostunuz var mı? Böyle bir dosta sahip olanlar çok şanslı kişilerdir.
Bir de madalyonun diğer yüzü var: İş hayatı ve aşk hayatındaki arkadaşlar . . .
İnsanın doğasında olan kıskançlık; kimi arkadaşını, kimi eşini kıskanır.
Güzel arkadaşlıkların sona ermesinde sizin aşama yapmanız arkadaşınızın olduğu yerde kalmasındandır. Olumsuz bakışlar, iğneli sözler söylemesi sizi bunaltmaya başlar. Siz hayatınızdaki minicik bir mutluluktan zevk alırken, arkadaşınız size kızacak veya nefret edecektir. Kendisi hiç bir şey yapmayacak, yan gelip yatacak, ama olayları iyi takip edecektir. İşte bu kadar; elle tutulur, gözle görülür nedenler olmaksızın sona erer arkadaşlık. İncir çekirdeğini doldurmadan . . .
Hayat arkadaşı; adı üstünde . . . En zor seçim. Hayat öyle bir yol ki kırmayayım derken en çok siz kırılırsınız, üzmeyeyim derken üzülen siz olursunuz. Tüm kıskançlıklarda zarar gören tek şey biten sevgi ve arkadaşlıktır. Bazen seçtiklerimizin bazen de seçemediklerimiz için ödenir bedel . . . Bazen sevdiklerimizin, bazen de sevemediklerimizin . . . Faturası ağır olur.
İyi insanlar mutluluk, kötü insanlar acı tecrübeler, yanlış arkadaşlar büyük dersler verir bize ! Nadir de olsa mükemmel olanlar ise güzel izler bırakır hayatımızda.
İyi arkadaşlara çıksın yolunuz.
Dikkat edin arkadaşlarınıza. Ömrünüzden çalmasınlar . . .
Dünden, bugünden, yarınlardan, gönüllerden hiçbir şey almasınlar.