Hani köprü imalatında bir tel kopunca harakiri yapan mühendis vardı ya. Hayran olmuştuk onun sorumluluk terbiyesine.
Emsal sorumluluklarda o mühendisi ne çok örnek vermiştik değil mi?
Hani Ankara Garı katliamında zamanın İçişleri Bakanına çek git demiştik ya. Vatandaşın can güvenliğini sağlayamayan ilgili bakanı haklı olarak yerden yere vurmuştuk.
Hani asrın felâketi olan deprem olayında sorumlu kabul ettiğimiz birçok yöneticiyi biraz arlı olmaya davet ederek ve haklı olarak onların istifalarını istemiştik ya.
Bu örnekleri çoğaltmak mümkün ama sıkıcı olur.
Biz kimsenin canının ve makamının derdinde değiliz.
Bizim kuşaklar, dünyanın mazlum milletlerine, bağımsızlık ve ulusal onurları için verdikleri mücadelelerinde bir asırdır kılavuzluk eden şanlı bir devrimin hukuku için ömürlerini verdiler. İdam sehpalarına “Yaşasın Mustafa Kemal’ in tam bağımsız Türkiye’ si diye çıktılar.
Onur böyle bir şey…
O sehpalarda birikenler, Mustafa Kemâl gibi egemenlerce idam sehpalarına çağrılanların biriktirdikleri göl olur, ırmak olur, deniz olur ve bir toplumun veya bir ulusun onuru olur.
Oldu da…
Yani direniş bir kişiden başlar.
***
Seni gerçekten çok seviyoruz.
Hak, hukuk ve adalet diyerek 25 gün ve 420 kilometre yol yürüdün.
Tıpkı Mao Zetung gibi.
Tıpkı İndira Gandi gibi.
Mao esaret altındaki ülkesini bataklıktan çekti çıkardı ve kapısında “Çinliler ve köpekler giremez” yazılı Çin lokantalarına Çinlileri ve köpekleri kattı. Bilerek ve planlı olarak uyuşturucu bataklığına sürülmüş olan Çinlilere yeni bir ulusal heyecan verdi. Bu günkü dev Çin’ i yarattı.
Gandi, Güneşi Batmayan İmparatorluğun güneşini batırdı. Bu günkü müthiş Hindistan’ ı yarattı.
Onur böyle kazanılır.
***
Ya bizim yürüyüşe ne oldu?
Araya kaynadı gitti.
Çünkü yumruğu göğsüne vuracağımız somut bir hedef yok.
***
Bir şey var.
Bir şeyler var ama ne?
Bu kız bu oğlanı bir türlü beğenmiyor.
O diyor ki “ben bu adamı sevemedim, istemem.”
Biz diyoruz “şöyle aslan, böyle kaplan.”
Arada bir de efeleniyoruz. “Bu kızda akıl yok” diye.
Karaoğlan’ı nasıl da sevmişti bu kız.
Zorlamaya gerek yok. Biz seviyoruz diye herkesin seveceğini sanmak toplumla yarışık yapmak demektir.
***
Başlıkta “Zor Yazı” dedik.
Zor elbette. Ben bir gazeteciyim, yazarım ve bu nedenle de toplumun vicdanını yakalamaya çalışırım. Ama aynı zamanda da CHP’ ye üç dönem başkanlık etmiş bir siyasetçiyim.
Partimi düşünürüm. Yazılarımla ona zarar vermek hiç istemem.
Kendi genel başkanım için olumlu sayılamayacak bir şeyler yazmak kolay mı?
Çok zor.
Ama ben bu yazıyı CHP’ yi içine düştüğü bu dört duvarın arasından çıkarıp, açık alanlarda at koşturabilmesinin arayışı ve varsa yolu yordamı için yazıyorum.
Benim Genel Başkanım büyük bir toplumsal uzlaşma arayışı içinde, doğu toplumlarının pek de alışkın olmadığı biz uzlaşı ortamı sağladı.
Buna çok ihtiyacımız vardı. Büyük bir iş yaptı. Kendisine müteşekkiriz. Aynı zamanda uzlaşıya el veren diğer liderlere ve taraftarlarına da…
Demokrasi uğruna başka partilere emanet vekil bile verdi.
Ama gene de olmadı.
Dört duvarın arasına sıkışmış yüzde yirmi beşten yakamızı kurtaramadık.
Mübarek, sanki orta gelir tuzağı.
Yürüdü. Olmuyor.
Toplumu uzlaştırdı. Olmuyor.
Helâllik istedi. Olmuyor.
Gece gündüz çalıştı. Olmuyor.
Geriye bir tek yol kaldı.
Veda etmek.
CHP kendisine önderlik edecek yiğidini bulur ve o dört duvarın arasından çıkar.
Yerel Seçimlerin yakın olması, yenilmişliğin dağılmışlığa dönüşmemesi gibi tonlarca mazeret bulunur kalmak için.
Bundan sonra o koltukta yapacağı her şey, gönlümüzde kurduğu sevgi tahtını çürütmeye yarar.
Anam dedi ki “Evladım ağırken yenli olmayın.” Gönlümüzdeki ağırlığınızla çekilin bir kenara ve bu partiye ağabeylik yapın.
Açın artık bu toplumun önünü. Babala TV’ deki gençlere yol verin.
Bakın ortalarda Reyiz mi kalır, çeyiz mi?
Âlemin akıllısı değiliz, bilesiniz.
Siyaset yapan herkes kaderi ile bir kaç kez sınandı. Kimseye de kaydı hayat şartı ile borçlu değiliz.
Yeter demek büyük erdemdir.
Oradan buradan çekiştirenleri duyuyor gibiyim. “Osman Hoca gene asilik yapıyor” diyenleri…
Kafam her zaman Mustafa Kemal ve onun görklü devrimlerinden yana çalışır. Onlar da genelde asidir.
Bu yazı genel anlamda bir seçim değerlendirmesi değildir. Hafta içinde onları da yazacağız Allah nasip ederse.