Osman Nuri Koçak
Karaman’ da Uyanış Gazetesi uzun yürüyüşünün 51. Yılını geride bıraktı.
Elbette gazetecilik misyonunun gereklerinden olan her şeyin tam ortasında oldu. Tarihe tanıklık etti. Bazen de onun yoluna ışık tuttu. Yani tarihin yapılmasına katkı sağladı.
Tarihin yapılmasına katkı vermek öyle kolay ameliyelerden değildir. Öncelikle bu bir mertebe meselesidir. O mertebeye herkesi çıkarmazlar. Milletin gönlünde bu mertebeyi hak edemezseniz sizi kimse ciddiye almaz ve katkılarınıza değer vermez.
Karaman’ da Uyanış bu özelliği ile sadece gazete olmanın ötesinde bir ekol ve bir okul oldu.
Ekol oldu.
Çünkü Sultan Sofralarında gazetecilik yapılamayacağı iddiasını tavizsiz olarak yürüttü. Gazeteciliğin esasında gücü ellerinde tutanlara karşı, mağdurun yanında olması gereken bir misyon olduğunun hep ayırdında oldu. En büyük mağdur olan halkın gönlünde bu neden ile seçkin bir yere konumlandı. Var olanlar ve yeni gelenler pozisyonlarını hep ona göre ayarladılar. Çünkü asli gazetecilik ekolünü o temsil ediyordu. Bu alanın rol modeli Uyanış idi. Bugüne dek de hep öyle kaldı.
Okul oldu.
Ben de dâhil birçok yazar, çizer, edip ve muhabire memleket sevgisi ortak paydasında kucak açtı. Onları eğitti. Ağırbaşlılığı ile birçok başı uslandırdı. Taviz vermediği ortak payda ise, ülkemizin hak ettiği uygarlık düzeyine çıkmasıydı. Bunun da, Atatürk’ ün emaneti Cumhuriyetin yolundan sapmadan yapılacağı yolunun şuurunun sahabeti ile mümkün olduğunu biliyordu. Bizlerden beklentisi militan ve ayrıştırıcı siyaset çığırtkanlığının ötesinde, birleştirici ve kaynaştırıcı olmamızdı. Detaya hiç girmedi ve kimsenin yazılarına el atmadı. Bu tutum da bizim rüştümüz açısından çok değerliydi. Hep kendimiz olarak var olduk. Büyük biz olmamızı istedi hep.
Böyle de yaptık ve iç dünyamıza karşı her zaman hesap verebilir durumda olduk.
Karaman’ da Uyanış o sevgili sahibi değerli kardeşim Ahmet Küçükcicibıyık bu perspektifte belki de Türkiye’ de son derece sınırlı sayıdaki gazetelerin arasındadır. Sultan sofraları yerine, gönül sofralarına talip olmak ona elbette ciddi bir maliyet getirdi ama o bunları takmadı. Ona paralı olmaktan daha büyük değer katan duruşun ne olduğunu gayet iyi biliyordu. Duruşunu bozmadı.
Son zamanlarda haftada üç gün olarak çıkmaya başladı.
Bu durum da gösteriyor ki gazete ekonomileri güç sahiplerinin takdirlerinin hareket alanı içinde seyrediyor.
Peki, ne yapmalı da bu durumdan esenliğe çıkmalı?
Uyanış’ ın cevabını duyar gibi oluyorum.
“Bu güne dek ne yapmış isek onu yapacağız. Halkımızın çıkarları yanında saf tutacak ve memleketimizi geri bıraktıranlar ile mücadelemizi sonuna dek sürdüreceğiz” der gibi.
Bu tutum, yüzyıllara kalacak bir amel defterini önümüze açarken gerisinin ne değeri olur ki?
Yarım asır yetmez be dostum. Bir asır sonra aynı çizgide yaşayacağına inancım ile sevgiler…
Nice yıllarda Hak ile .Halk ile olma ümidi ile 51nci yılınız kutlu olsun .Karamanımızın yüz akı..Karamanlının gönlünde taht kurmuş bir bilgi platformu..Uyanış gazetesi.. Gelmiş geçmiş tüm emeği geçenlere selam olsun. Bizler seviyoruz sizi..gönül kapınız kapanmasın...ümitle bu ellibir yıla ulaştınız.. Ümidiniz daim olsun..mürekkebiniz hiç bitmesin...kapı kulu olmaktan Allah muhafaza etsin..nice elli yıllara selam ve sevgilerimizle...
Uyaniş beş duyudur.gözdur.kulaktir.dokunustur.tadmaktir..yeni yaşi kutlu olsun..