Son yılların sonuçları en öngörülemeyen seçimini yaptık.
Anket şirketleri derin yaralar aldılar ve halkın gözünde çok küçüldüler.
CHP son yıllarda gram oy artıramamış.
Psiko sosyolojik değerlendirmeye ihtiyacı var. Büyük gürültülere hazır olun.
CHP çatısı altında birlikte seçime giren partilerin sanırım katkısı devede kulak kalmış. Millet ittifakı şemsiyesi altında ayrı ayrı seçime girmelerinin daha yararlı olacağı gibi bir izlenimi edindim. İttifak partileri ellerinden geleni yaptılar ama gelenekselleşmiş seçmen davranışları aşılamamış gibi.
İYİ PARTİ’ nin oyları beklentilerin çok altında kaldı.
Genel beklenti yüzde on beşin altında değildi.
Masadan kalkıp geri oturma süreci seçmenin kafasını karıştırmış anlaşılan. O günden sonra İyi Parti yeterli coşkuyu sağlayamadı ve her meclis konuşmasında oyunu artıran lider yara aldı ve güven zedelenmesi oldu. Aday konusundaki tereddütlerinde haklı olabilirlerdi ama süreç iyi yönetilemedi. Ben aday şu olsaydı veya bu olsaydı türünden bir değerlendirmenin bu satırların üstünde bir analiz gerektirdiğini düşünüyorum. O nedenle de bu yazımda oralara girmemeyi daha doğru buluyorum.
Yeşil Sol Parti, ötekileştirmeden nasiplenmiş görünüyor. Beklenen oyunun ortalama beş puan altında kaldı.
Mecliste güçlü bir şekilde temsil edilen bir parti acaba Cumhur İttifakına destek verseydi böylesine şeytanlaştırılacak mıydı? Hiç sanmıyorum. İttifakın siciline baktığım zaman sürecin başka türlü işleyeceğinden zerrece kuşkum yok.
Yeniden Refah Partisi bence son derece başarılı oldu. Kendi varlığını test etmesi ona yaradı.
MHP tüm anket şirketlerinin karasını yüzüne vurdu. Beklenenin ve anket şirketlerinin öngörülerinin çok üzerinde oy aldı. Kurumsal kimliğinin etkisi kadar kadro partisi olmasının yöneticilerine ve genel başkanlarına verdiği gücü iyi kullanmış görünüyor.
MHP tabanının kendi öz varlığını koruma gayretini takdir ediyorum. AK PARTİ’ nin bu tabana karşı duruşunu yeniden gözden geçirmesi gerekecek gibi. Çünkü MHP’ nin Ak Parti’ ye yüzde yüz teslimiyeti savları açıkta kaldı.
MHP her an Heeeyyyt! Diyebilir.
Bu kurumsal gücünün olduğunu kör göze değnek cümle âleme gösterdi.
Son olarak, Sinan Oğan vakası da çok boyutlu bir analiz gerektirir. Birkaç veri ile değerlendirilmesi kolay olmayan bir çıkıştı bu. Yüzde beşin üzerindeki oylar bir partiye ait olmayan oylardır. Zafer Partisi yüzde iki gibi bir yeri kapsasa da, geriye kalanlar bireysel irade oylarıdır ve genellikle mevcut liderler tarafından aldatıldıklarını düşünen ülkücülerin oylarıdır.
Bütün partilerdeki ülkücülerin oylarını bir partide konsolide etmek mümkün olsa yüzde kırkın üzerinde bir oy oranına her zaman ulaşabileceklerini ben buradan görebilirken, ülkücüler bunu görmüyor mu?
Görüyorlar ve bu da onları kahrediyor.
Sinan Oğan’ da bu duygularını dillendirdiler sanki. Temiz ve seçkin sicili ona belki de ummadığı bir kolaylığı sağladı.
Ancak ikinci tur için bu oylar hiç kimse tarafından blok olarak bir adaya yönlendirilemez diye düşünüyorum.
AK PARTİ hâlâ, Erdoğan Partisi olma özelliğini koruyor.
Devlet yönetiminin hiçbir alanında liyakatli kadroları kalmayan bir parti, Millet İttifakının dev kadrolarına karşı bu derece başarılı olabiliyorsa, bu durumun tek izahı var.
Recep Tayyip Erdoğan.
Her ne kadar parti oylarında anlamlı düşüşler görülse de ortada duran asıl gerçek, Erdoğan’ın sürükleyici gücü, partinin tutkalı olma özelliğini sürdürüyor.
Seçim bitmedi.
Kimin kazandığı daha belli değil ama parlamentonu oluşumu düzeni değiştirecek gibi görünmediği için, Millet İttifakının ana iddiası olan sistem değişikliği, bu süreçte gerçekleşecek gibi görünmüyor. Bu da, Millet İttifakının heyecanı ve çalışmaları için önümüzdeki on beş güne yansıyacak en büyük engelleyici unsur olarak karşılarında duruyor.
Devletin gücünü kullanmayı bahane etmekle olmaz.
Milleti suçlamakla işin içinden çıkılmaz.
Milleti etkilemenin başka yolları yok mu?
Arayan bulur…