Sözü
fıkralarla, cinaslarla, mecazlarla, istiarelerle süslemek ne güzeldir.
Bazen
şaka olsun diye söylenen bir sözün ömür boyu cezasını çekmek mukadder olsa
bile, Türk konuşma ve yazma ameliyesinde bu söz bezemelerine sıkça başvurulur.
Bunlar
sözün incileridir.
Ama
inci horozun ne işine yarar ki?
La
Fontain “Horoz ile İnci” hikâyesinde diyor ki; Horozun birisi yolda bir inci
bulmuş. Evirmiş çevirmiş ve onu götürmüş bir kuyumcuya, demiş ki, “bak ne güzel
bir inci, hatası yok, eksiği yok. Sen al benim hiçbir işime yaramayan bu
inciyi, bana bir avuç arpa ver” demiş.
Öyle ya,
inciyi netsin ki horoz. Ona gerek olan arpa…
Söz de
öyle.
İnci
diye söylersin, arpa severlerin öfkesine çarparsın.
Bir
zamanlar, Yörükler ile ilgili bir fıkra yüzünden neredeyse iyi bir dayak
yiyordum. “Ama ben de bir Yörük’üm”
dedim. Adamı ikna edemedim. Hiçbir hakaret içermeyen ama derin bir hoşgörü
kültürünün incileri olan bezemeler, çoğunluğu horoz olan toplumlarda başa belâ
oluyorlar…
Bir tarihi
dizi çekeriz, baştan sona kaba propaganda…
Bir
asker dizisi çekeriz, baştan sona kaba propaganda…
Bu zekâ
ve incelikten yoksun ortam, toplum için ortalama referansa dönüşüyor. Söz
sanatlarımızı kullanmak bir yana, yaşam sloganlar ve propagandadan ibaret
kalıyor.
Toplumumuz
son zamanlarda o kadar bir birine karşı yay vaziyetindeler ki, anlatım
sanatları denemelerimiz sert kayalara çarpıyor.
Bir köy
kahvesinde konuşma yapıyordum. Cümle içinde “yaratma” sözcüğü kullanmışım. Bir
söz sanatı bile değil. “Vay sen nasıl Allah’ ın yetkisini, kuluna yamarsın? “
diye itiraz eden bir irfan sahibi vatandaşımıza, o amaçla söylenmiş bir sözcük
olmadığını anlatamadan toplantıyı bitirdik. Hâlbuki ilkokul eğitim programını
açsak belki bin yerde yaratıcılık kelimesi geçer. Ama gel de sen horoza incinin
değerini anlat.
Demem o
ki, siz siz olun, artık konuşmalarında deyim, özlü söz, fıkra kullanmayan bir
topluma dönüştüğümüzü bilerek konuşunuz ve yazınız.. Tagayyür desen bir tarafın
mollası, bozulmak dersen bir başka tarafın mollası kındıza kalkıyor. Adama
zat-ı âliniz diyorum, bön bön bakıyor.
Hepsi
bizim. Hepsine sahip olalım desek, düşman kalmayınca yaşam ezberi bozuluyor
adamın.
Söz
dünyamız gittikçe kısırlaşıp kabalaşıyor ayırt edebiliyor musunuz?
Dilimiz
dostça bilmez, dosta dönmez olmuş.
Yanarım…
Adama illa ki vuracak birisi gerekli.kendisi.vurucu fedai ya.
Hocam merhaba rahmetli Osman Bölükbaşı bir seçim çalışmasında sorarlar neden devleti idare edenler böyle yalan dolan fırıldak yapar; oda derki millet süt ise seçtikleri sütün kaymagıdır yogurdudur der onun için süt pek sağlam olmayınca kaymakta yogurtta istenilen düzeyde olmuyor, hocam selamlar