Elimde bir edebiyat dergisi var. Şairler yazarlar toplantısında Adem Kocatürk verdi.
Biraz da modaya uymak adına çıkartılan dergilerden birisidir diye bir süre evirdim, çevirdim, karıştırdım ama dikkatlice okumadım. Toplantıdan sonra dergiyi eve getirdim.
Yazılı hiçbir emeğe saygısızlık etmem. En azından önsözünü mutlaka ve dikkatlice okurum. Daha önsözünde çarpıldım. O zaman elimde son derece değerli bir şeyi tuttuğumu farkettim ve önceden kırıştırmış olduğum orasını burasını bir özür dileme duygusu ile düzeltmeye başladım.
“Edebiyat yükümüz omuzlarımızda. Korkmuyoruz bu yükten. Güneşi dahi bu yük ile dansa kaldırıyoruz.” Cümlesini okuyunca koptum. Bu ağırlıkta daha nice cümleleri sevgiyle içime doldurdum. Önsözü ve bu kelimeleri yazan Yasin Deniz’ i bir öğretmen ve yazar olarak akrabam saydım. Hele Yasin, bir şiirinde, “İzbe çökmüş odamda, buldum kendimi yalnızlığın Fizan’ında” demez mi? Yaktı geçti.
Hemen arkasından, Seyit Karaduman’ın çocuk adlı şiirini okuyunca zorlu bir çalışmayı elimde tuttuğumu anladım. Diyor ki Seyit;
“Dön çocuk
Yaşama sevincim hep seninle yaşayacak
İçimdeki bu yangın her adımınla sönmüş olacak
Ve hatırla çocuk
Güneş elbet bir gün senin için doğacak.”
Bu yazarlar lise öğrencileriydiler. Belki de toplumla ilk defa dizelerini yüzleştiriyorlardı. Azimle, özgüvenle ve büyük bir cesaretle... Az şey mi? Bu durum bile başlı başına bir takdir konusu. Ama yazılanların kalitesini görünce, ne yaptıklarını bilen bir grupla karşı karşıya olduğumu gördüm.
Selin Yardımcı diyor ki; “Bırakın, gözleriniz yerine karnınız aç olsun!”
Aforizma dünyası muhteşem bir gerdanlık daha kazandı…
“Büyüdük mü yoksa olgunlaştık mı?” diyen Senanur Yıldız’ın neyi anlatmak istediğini bilerek yazdığını görmekten kifayetsiz mutlu oldum.
Ayşe Çetin’ in edebiyat algısını, Sevda Baran’ ın hayalin gücüne saygısını, Zübeyde Nazlı Sarı’ nın insanoğlunun bitmeyen özenti ve ihtirasları yüzünden yabancılaşmasını büyük bir keyifle okudum.
Tüm çocuklarımızı adını zikretmek isterim ama o zaman uzun bir yazı olur ve o yazı da okunmaz.
Çağa, küçük çocuk demek. Dergi ise büyük bir küçük çocuk…
Öneririm, edininiz. O zaman hepsi lise öğrencileri olan gençlerimizin tamamı ile de tanışırsınız.
Devamı gelecektir eminim. Gençlik konusundaki gittikçe karamsarlaşan düşüncelerimi de şimdiden gözden geçirmeye başladım bile…