Laik, demokratik ve sosyal bir devletinizin olduğunu söylüyorsanız, ayrıcalıklı ve kastlaşmış toplumsal bölüntüleriniz olmayacak demektir.
Bireylerin veya bazı toplum kesimlerinin, doğuştan sahip oldukları veya güçlü maddi olanaklar ile sonradan kazandıkları ayrıcalıklar, bu bölüntüler için bir gerekçe oluşturmazlar ve durumu meşrulaştırmazlar.
Sosyal ve demokratik bir ülkede, Anayasal Vatandaşlık kavramı esastır. Ülkenin bütün olanakları ve kaynaklarından, Anayasal Vatandaşlık bağı ile birbirine bağlı olan herkes tam eşitlik esasına göre yararlanır.
Tunceli’nin, Karaman’ın ücra bir köyündeki vatandaş ile Şişli’nin veya Çankaya’nın renkli dünyasının vatandaşı ne bir eksik, ne de bir fazla diyemeyeceğimiz bir anlayış ile eşit olarak görülür.
Ülkenin koşul ve olanaklarından eşit yararlanmanın üç ana ayağının nasıl yerleştirildiği bu durumun sağlamasını oluşturur.
Bu ayaklar, eğitim, sağlık ve adalettir.
Vatandaşlar bu üç olguya kolay, eşit, bedelsiz ve hızlı bir şekilde ulaşabilmelidirler.
Bu ayakların sistemi dengeli bir şekilde taşıyabilmelerinin ön koşulu mutlak eşitliktir.
Bir devlet okulundaki otuz çocuğun bir yıllık eğitim öğretim bedelini, bir öğrenci için harcayabilen özel süreç içerisinde devlet okullarının eğitim öğretim kalitesi ile özel okulların eğitim öğretim kaliteleri arasındaki fark uçuruma dönüşünce, sistemin devlet okullarına ihtiyacı kalmaz.
Çalıştıkları makinelerin açma kapama düğmesini öğrenecek kadar bir öğretim sistemi devlet okullarına yeter. Bu okullar dinamik bir gençliği ortalama on altı sene uyuşuk bir yapının içerisinde oyalamadan başka bir işe yaramaz hale gelirler.
Çocuklarının eğitimine aklımızın almayacağı kadar çok paralar harcayanların çocukları, zamanla sistemin uygun tepelerine yerleştirilir ve düzeni devam ettirirler. Herkesin iyi eğitim ve öğretim almasına gerek kalmaz.
Aristokratlaşma, kastlaşma, ayrıcalıklı sınıflara bölünme kaçınılmaz olur.
Biz bu yoldayız.
Çok özel ve ihtisas okulları hariç tüm özel okullar devlet okulu olmalı ve bedelsiz eğitime tekrar ve ivedilikle geri dönülmelidir.
Cumhuriyetimizin en değerli projesi, top yekûn, üretim için ve kaliteli bir kalkınma modeliydi.
Parası olanın önüne her türlü olanağın serildiği, olmayanın ise sistemin dışına itildiği bir model bizim modelimiz değil.
Kimin acaba?