Trafik kazaları sonuçları itibariyle istenmeyen ancak her insanın başına gelme riskini barındıran talihsiz olaylardır. Trafik kazalarında can ve mal kaybı yaşanması doğal olarak hukukun da ilgi alanına girmektedir. Bu yazımızda ölüm ve yaralamadan bağımsız olarak trafik kazasına karışmış bir aracın uğradığı değer kaybının tazmini üzerinde durulacaktır.
Değer kaybı kavramı hukukumuzda net olarak tanımlanmış olmasa da meydana gelen trafik kazası neticesinde hasar alan ve bu hasar nedeniyle onarım, bakım, tadilat vb. işlemlerden geçen bir aracın bu süreç sonunda ikinci el piyasasında yaşadığı değer düşüklüğünü ifade eder.Başka bir deyişle aracın kaza öncesi değeri ile kaza sonrasındaki değeri arasındaki fark değer kaybı olarak kabul edilmektedir.
Nitekim Yargıtay da değer kaybının; “aracın kaza tarihi itibariyle hasarsız haldeki ikinci el rayiç değeri ile aracın yaşı, özellikleri, hasar miktarı ve hasarlı kısmın özellikleri dikkate alınarak, kazadan sonraki hasarlı halinin rayiç değeri tespit edilip bu iki miktar arasındaki azalmaya (farka) göre hesaplanması”gerektiğini belirtmiştir.
İlk olarak hukukumuzda tazmin sorumluluğu açısından kusur esası kabul edildiğinden değer kaybını talep edecek tarafın meydana gelen trafik kazasında kusursuz veya daha az kusurlu olması gerekir. Bu durumun tespitinde kaza tespit tutanakları önemli rol oynamaktadır. Kaza tespit tutanağının olmadığı hallerde ise olaya şahit olan bir görgü tanığı veya kamera kaydı ile zararın tazmini talep edilebilir.
Zarar gören taraf, söz konusu talebini meydana gelenkazada kusurlu olan araç sürücüsüyle birlikte sigorta şirketine (ZMMS) karşı ileri sürülebilir. Bu halde taraflar müteselsil olarak yani birlikte sorumludur. Sigorta şirketine yapılacak başvurunun yazılı bir şekilde yapılması gerektiği ve sigortanın poliçe limiti oranında sorumlu olduğu da vurgulanmalıdır. Ancak limiti aşan kısımlar açısındaneğer var ise sürücünün ihtiyari mali mesuliyet sigortacısı (İMMS) da sorumlu olur.
Bununla birlikte Sigorta Genel Şartları Ek-1 gereğince değer kaybı taleplerinde teminat dışında kalan bazı haller vardır. Buna göre;
Mini onarım ile giderilebilen basit kaporta, plastik tampon/parça onarımları, radyo/teyp, lastik, hava yastığı, jant, mekanik, elektrik-elektronik ve döşeme aksamı hasarları
Çekme belgeli ve hurda belgeli işlemi görmüş araçlar (kazadan sonra araç perte çıkmışsa)
Kaza tarihinden sonra dava açılış tarihine kadar geçen süreçte araç mülkiyetinin devredilmesi halinde
gibi birtakım hallerde sigortadan değer kaybı talep edilemeyecektir. Tüm bu hususların yanı sıra değer kaybı tazmini sebebiyle dava açabilmek için aynı zamanda araçtaki hasarlı parçaların daha önceden hasara uğramamış parçalar olması, onarım veya yenileme işleminden geçmemiş olması ve kazadan önce araçta ciddi bir hasar kaydının bulunmaması gerekmektedir.
Bu noktada belirtilmesi gereken hususlardan biri de değer kaybı ile kazanç kaybının birbirine karıştırılmamasıdır. Dolaylı zarar olarak kabul edilen kazanç kaybı, (aracın belirli bir süre kullanılamamasından kaynaklı zararlar) poliçede özel olarak belirtilmediği sürece sigorta şirketleri tarafından karşılanmamakta fakat araç sürücüsünün sorumluluğu devam etmektedir. Kazanç kaybı işbu yazımızın konusunu oluşturmadığı için şimdilik bu kadarıyla yetiniyoruz.
Araç değer kaybı sebebiyle gerek sigortaya yapılacak başvuruda gerekse dava açmak için kaza tarihinden itibaren 2 yıllık zamanaşımı süresi olduğu da dikkate alınmalıdır. Görüleceği üzere açıklanan şartların sağlanması halinde zarar gören/değer kaybı yaşayan taraf araç sürücüsüne ve/veya sigorta şirketine başvurarak bilirkişi aracılığıyla yapılacak tespitlerden sonra zararını tazmin ettirebilecektir.