Hukuken “bono” olarak tabir edilen ancak toplumda senet olarak bilinen kıymetli evraklar ticari hayat içerisinde sıkça kullanılmakta ve yargılamalara da konu olmaktadır. Yargılamalara konu teşkil etmesindeki temel sebep senetten dolayı borçlu olunmadığı iddiası olmakla beraber aynı zamanda senedin hukuken geçersizliğini içermektedir. Zira kıymetli evrak niteliğindeki senetler Türk Ticaret Kanunu gereğince sıkı şekil şartlarına tabi olduğundan senet üzerindeki küçük bir eksiklik yahut tahrifat senedin niteliğini kaybetmesine yol açmaktadır.
Senetler hukukumuzda adi senetler ve kambiyo senetleri olmak üzere ikiye ayrılmaktadır. Yazımızda geçen senet ifadesi kambiyo senetlerini ifade etmekte olup senette bulunması gereken zorunlu unsurlar da kambiyo senetleri için geçerlidir. Kanun koyucunun kambiyo senetleri için sıkı şekil şartları öngörmesindeki gaye senedin ticari hayattaki rolünün güçlü olması ve en önemlisi taraflar arasındaki ilişkiye dayalı olarak itiraz edilememesidir.
TTK/776’ya göre senette bulunması zorunlu unsurlardan ilki “bono veya emre yazılı senet ibaresi”dir. Buna göre ilgili kelimelerin mutlaka senet metninde yer alması gerekmektedir. Öyle ki senet başlığında veya başka bir yerde bulunsa dahi geçerli kabul edilmeyecektir. Yine senet hangi dilde yazılmışsa o dilde ki bono veya emre yazılı senet anlamına gelen kelime kullanılmalıdır.
Zorunlu sayılan ikinci unsur “belirli bir bedeli kayıtsız şartsız ödeme vaadi”dir. Bono/senet ancak belirli bir meblağın ödenmesi amacıyla düzenlenebileceğinden senedin konusunu nakit para dışında herhangi bir misli eşya, altın veya kıymetli evrak oluşturamayacaktır. Yine bedelin muhakkak belirli olması zorunludur. Dolayısıyla belirlenebilir nitelikte muğlak ifadeler senedi geçersiz kılacaktır. Bedelin hem sayı hem de yazı ile yazılması ve bedeller arasında farklılık çıkması halinde yazı ile yazılan bedel kabul edilir. Buna karşılık senette birden fazla bedel mevcut ise en az olan bedel geçerli olarak kabul edilir. Ayrıca dövizle akdedilmesi yasak olan sözleşmeler çerçevesinde düzenlenecek olan senet ve diğer kıymetli evrakların da döviz cinsinden veya dövize endeksli olarak düzenlenemeyeceği kabul edilmektedir.
Mezkûr maddede senette bulunması gereken unsurlardan biri de “vade” olarak sayılmıştır. Vadeye ilişkin olarak kanun yalnızca TTK/703-1’de düzenlenen vade türlerinden birinin taraflarca kararlaştırılabileceğini kabul etmiştir. Bunlar ise; (1) belirli bir günde, (2) düzenleme gününden belirli bir süre sonra, (3) görüldüğünde ve (4) görüldükten belirli bir süre sonra vadeleridir. Bunlar dışında senette vade türü belirlenemeyeceği gibi bunlar içerisinden de yalnızca biri senette yer alabilir. Dolayısıyla vadesi başka şekilde gösterilen veya birden fazla vade içeren senetler geçersiz sayılmıştır. Ancak belirtilmelidir ki vade senette bulunması gereken bir unsur olsa da kanunen hiç vade içermeyen senetler görüldüğünde ödenmesi şart olan bir senet olarak kabul edilmektedir.
Senedin kanunda sayılan unsurlarından bir diğeri ise “ödeme yeri”dir. Ödeme yeri borcun ifa edileceği yerin belirlenmesi ve senetten kaynaklanan uyuşmazlıklarda yetkili mahkeme ve icra dairelerinin tespiti açısından önem taşımaktadır. TTK/777-3 uyarınca senette ödeme yerine ilişkin bir kayıt bulunmaması halinde senedin düzenleme yeri ödeme yeri sayılacaktır. Ancak düzenleme yerinin de bulunmaması veya birden fazla ödeme yeri bulunması hallerinde senet geçersiz sayılacaktır.
Senette bulunması gereken diğer bir unsur “lehdar” kaydıdır. Lehdar senet alacaklısını göstermektedir. Gerçek kişiler açısından ad-soyadın, tüzel kişilerde ise ticaret unvanın gösterilmesi gerekli ve yeterlidir. Tüzel kişilerde ticaret unvanının tam olarak yazılmaması veya bunun yerine işletme adının yazılması halinde lehtar unsuru eksik olacağından senet de geçersiz sayılacaktır. Ancak Yargıtay ilk cirodan veya senet dışındaki bir belgeden lehtarın kim olduğunun anlaşılması halinde senedin geçerli olduğunu kabul etmektedir. (Yargıtay HGK 14.03.2001 T. 11-199/244 sayılı karar)
Senedin zorunlu unsurlarından bir diğeri de “düzenleme tarihi ve yeri”dir. Bir senedin geçerli olabilmesi için mutlaka düzenleme tarihini içermesi bu tarihinde gün/ay/yıl olarak açıkça belirtilmesi gerekmektedir. Önemli olan düzenleme tarihinin belirli ve mümkün olmasıdır. Yani takvimde bulunmayan bir gün gösterilmesi ya da düzenleme tarihi ile vadenin uyumsuz olması senedi geçersiz kılacaktır. Örneğin; 32 Mart 2024 gibi. Bunun yanında senette birden fazla ve birbirinden farklı düzenleme tarihi bulunması durumunda evrak, senet vasfını yitirecektir. Düzenleme yeri açısından ise senette düzenleme yerinin bulunmamasını kanun doğrudan geçersiz saymamıştır. Aksine düzenleyenin/borçlunun adının veya imzasının yanında yazılı bulunan yeri düzenleme yeri olarak kabul etmiştir. Ne var ki diğer maddelerde de zikrettiğimiz üzere düzenleme yerinin hiç yazılmaması yahut birden fazla yer gösterilmesi durumlarında senet vasfı ortadan kalkacaktır.
TTK/776’ya göre senette bulunması gerekli son ve en önemli unsur “düzenleyenin imzası”dır. İmzanın mutlak surette senedin ön yüzüne, bütün metni kapsayacak şekilde ve el ile atılmış olması zorunludur. Dolayısıyla parmak izi, mühür, e-imza gibi diğer araçlarla düzenlenen senetler geçersiz olacaktır. Elbette imzayı atan kişi Türk Medeni Kanunu hükümleri kapsamında borçlanmaya ehil bir kimse olmalıdır. Aksi takdirde senedin sıhhati tehlikeye girecektir.
Sonuç olarak kıymetli evrak kapsamındaki bonolar/senetler kanunda sayılan ve uygulamada şekillenen şartlara uygun olarak düzenlenmelidir. Söz konusu şartlardaki en küçük eksiklik senedi kıymetli evrak vasfından çıkaracak ve adi senede dönüştürecektir. Bu sebeple kambiyo senetlerine ilişkin ayrıcalıklardan yararlanmak mümkün olmayacak ancak diğer hukuki yollara başvurulabilecektir.