Bu bestemin çalışmalarına altı ay önce başladığımda çocukluğumdan bu yana dinlediğim, okuduğum ve yaşam felsefem edindiğim KOCA OZANIMIZIN şiirleri beynimde, kainatın aynası gibi bana bakıyordu. İnsanlığın nasıl olması gerektiğini anlatan bu hüzme, sabaha karşı bir düş ile ve içimdeki dönüp duran melodilerle uyandı...
Karamanlı ozanımız Yunus Emre 750 yıldır, ömürlere yüklediği değerlerden insan olmak, insanı anlamak ve insanın yaşam döngüsünü betimleyen dizeleriyle, ülke sınırlarını da aşan bir üne erişmiştir.Şiirlerinden gönüllere akan sevgi seli, geçen yüzyıllar içinde artarak insanlığın gönlüne çağlamış, insan olmanın erdemlerini beslemiş, derin uçurumlardan çıkardığı karanlıkları aydınlatmıştır.
Yunus Emre sıradan bir filozof, şair, ozan değildi; onun gönül gözü, geçmiş nesillere olduğu gibi gelecek nesillere de şavk olacak kadar ışıktı. Ona göre insan, hiç bir ayırım olmadan sevilmeyi hak eder.
Bunu aşağıdaki dörtlükte çok güzel anlatır.
“Yunus Emre der hoca
Gerekse var bin hacca
Hepisinden eyice
Bir gönüle girmektir…”
Bir derviş olarak insanlık anlayışının en yüce noktasına erişmiş, dünya güzelliklerini gönüllerimize sunduğu şiir ve ilahilerini de içine alan "Yunus Divanı" ile "Risalet-ün Nushiyye" eserleri bizlere ulaşabilmiştir.
Yunus Emre Rapsody eserimde, ozanımızın tüm bu özelliklerini hissedecek, şiirlerinde anlattığı doğum, yaşam ve ölümün biçemini algılayarak, anlamlar yükleneceksiniz. Melodilerdeki çok seslilikten tek sesliliğe, tek seslilikten de çok sesliliğe gidiş-gelişlerde, "Yunus Felsefesi"nin çok renkliliğini, ben ve bizi hissedeceksiniz.
Ruh, nefis, kanaat, gazap, sabır, haset, cimrilik akıl konularının işlendiği bir tür destan olan Risalet-ün Nushiyye’yi bu RAPSODY de yaşayacak, Yunus felsefesini içinize çekerken, sufistik geçkilerde “En el Hak”a ereceksiniz.
“Bu cihana gelmeden sultan-ı cihanda idim
Sözü gerçek hükmü revan ol hükm-i sultanda idim.
Halayık bunda gelmeden gökler melaik dolmadan
Bu mülke bünyad olmadan mülkü yaradanda idim.”
Dizelerinde dediği gibi insanın ervah yani ruh olarak evren kurulmadan önce Tanrı ile birlikteliğini duyumsayacak,
“Bu tılsımı bağlayan, cümle dilden söyleyen
Yere göğe sığmayan, girmiş bu can içinde
Baştan ayağa derin Hak`tır seni tutmuş
Hak`tan ayrı ne vardır, kalma güman içinde.”
Yere göğe sığmayan tanrıyı içinizde hissedecek,
“Yer gök yaratılmadan, Hak bir gevher eyledi
Nazar kıldı gevhere, Sığmadı devr eyledi
Gevherden buğ çıkardı, Ol buğdan gök yarattı
Gökyüzünün bezeğin, Çok ilduzlar eyledi
Göğe eyitti dön dedi, Ay ü gün yürsün dedi
Suyu muallak dutup, Üstünü yer eyledi
Yer çalkandı durmadı, Bir dem karar kılmadı
Yüce yüce dağları, Hak çoksiler eyledi.”
Dizelerindeki gibi kainatın yaratılışını, bigbeng’leri (Yeniden oluşum), yaşamın coşkusunu, sevincini, acısını, insanın sürekli değişimini, yeniden doğuşunu, ölümdeki sonsuz yaşamı velhasıl tüm bunları anlattığım Yunus Emre Rapsody eserimde, makamlar arasındaki sofistike geçkiler ile melodilerde duyumsayacaksınız.
Murat AY
18 Temmuz 2021 / Amsterdam
Teşekkürler, çok ğüzel olmuş.. N.Eskici..