HASAN ÖZÜNAL
Bazı kelimeler, insan hayatında belki de kendi ismi kadar değerlidir. Bizim için de öyle kelimeler vardır. Bunların başında da UYANIŞ gelir…
Hayatı yeni tanıyorduk. Ev/Okul döngüsünden sonra yaz ayları köy işi çıkıyordu.
Derken bir yakınımız vasıtası ile GAZETE isimli o sihirli kâğıt ile tanıştık.
O bir kâğıt değil aslında başlı başına büyük bir değerdi. Çok seçkin ve aydın insanlar el ele vermiş, bir şeyler üretme çabasında idiler. Topluma katkı için Uyanış ismi ile bir gazete çıkarılmaya başlanmıştı.
İçeriğinden önce baskısı hafızalarımızdadır. 4 sayfa ve ebadı küçük bile olsa baskıyı yapan makine ebadı ancak bir sayfaya yetecek kadardı. Dolayısı ile bir sayfa basılıyor sonra ikinci bir sayfa ve kâğıtlar katlanıp, ters çevrilerek aynı işlem 2 sefer daha tekrar ediliyordu. Tabi bu arada kuruma süresini de beklemek gerekiyordu.
Bilgisayarın adı dahi yoktu. Ofset lüks ve pahalı bir teknikti. Rotatif gibi makinler ise hayal… Kazanlı tabir edilen ve kâğıdın tek tek verildiği bir baskı sistemi idi.
Her bir harf hurufat denilen kurşundan, kumpas denilen tutaçlara satırlar halinde diziliyor, kale tabir edilen bir zeminde sayfa oluşturuluyor, tashihi için tek baskı yapılıp, yanlışlıklar cımbızla düzeltiliyor ve kazanlı tabir edilen ilkel makineye kalıp atılıp, her sayfa tek tek basılıyordu.
Bu arada bedenimizin pek çok yeri de mürekkebe bulanıyordu. En çok da dilimiz. Yani az mürekkep yalamadık hani…
Ama o zahmetli işin sonunda her satırı okunan, baskısı merakla beklenen, dağıtımı şehirde olay olan bir değer ortaya çıkıyordu.
Her sayıda birkaç makale gündemi belirliyor, İbrahim Ünal (Gasabalı İbraam) Abimizin nükteli dörtlükleri ve sözleri hayranlarınca bekleniyordu. Günümüz Arb. Avukatlarından Ömer Karayumak ateşli makaleler ve tarihi yazılar döktürüyordu.
Fotoğraf çok zordu. Siyah beyaz çekimler banyo ve tab işleminden sonra Konya’ya gönderiliyor, oradan gelen klişeler kullanılıyordu. Bu da birkaç günü alıyordu. Elbette kişilere ait fotoğraf klişeleri acil haberlerde tekrar kullanılıyor ve kullanmaktan dolayı aşınıyordu.
Cennetmekân ilkokul öğretmenimin ve sonrasında Türkçe ve Edebiyat öğretmenlerimin sayesinde çok kitap okuyan ve güzel kompozisyon yazan bir öğrenci idim. Eh mürekkep de yalayınca kalemi almak şart olmuştu. Kalemi diyoruz, zira ilk zamanlar yazılarımızı yazacak bir daktilomuz bile yoktu.
İlk makalemizi büyüklerimize ilettiğimizde inanmakta güçlük çekmişler, okuyucunun da aynı duyguya kapılacağından bahsetmişler ve yaş küçüklüğümü de dikkate alarak müstear (takma) isim kullanmamızı önermişlerdi. Biz de S.U. harfleri ile bastık imzayı ve yazar olduk.
İş yoğunluğu vesaire sebeplerle o güzel kadroda eksilmeler olunca haber temini konusunda da iş başa düştü ve gazeteci oluverdik. Bir dönem de TRT ve Tercüman Muhabirlerini saymazsak yerelde tek gazeteci olarak epey de sefasını sürdük.
Gazetecilik bize gerçekleri gösterdi. Türkiye’nin, Karaman’ın ve Dünya’nın. Yine gazetecilik bize bilmenin şart olduğunu öğretti. Bilmeden haber yapmak zordu. Gazetecilik bize insanı ve memleketi sevmeyi de öğretti. Ama gazetecilik sayesinde soyguncuyu, vurguncuyu, talancıyı da iyi tanıdık. Sır tutmanın altın kural olduğunu ilk günden fark ettiğimizden insanlar size bilgiyi akıtmakta yarışıyorlardı.
Bir gün kendimizi Uyanış Gazetesinde Yazı İşleri Müdürü olarak buluverdik. Genç yaşta müdür olmuştuk. Ama ne fayda tek bir personeli olmayan bir müdür.
Bu müdürlük aslında çileli idi. Haber temini için her gün arşınladığımız adliye koridorlarına sanık olarak çıkmak da vardı işin içinde. Hem de şimdilerde abi/kardeş kadar yakın dost olduğumuz bir kişinin şikayeti ile.
O günlerin tüm bürokratı, seçilmişi, siyasisi, esnafı tüccarı ile tanışma kaynaşma fırsatı o gencecik yaşta bir büyük şans idi. Mesleğimizi seviyor iyi de yapıyorduk ama bir şeyler eksik kalıyordu. O da eğitim. 2 fakülteyi iki yılda değiştirmek pahasına dünyada sayılı yeri olan, bugünkü adı, Ankara İletişim olan Basın Yayını çok yüksek puanla da olsa kazanmayı başarmıştık.
Türkiye’nin çok üst düzeyde hocalarından dersler almak kısmet oldu. Donanımlı bir gazeteci olarak tekrar Karamana döndüğümüzde ağır basan ekmek kavgası, ünü bol unu yok olan gazetecilik yerine esnaflığa adım atmamıza vesile olsa da gazetecilikten hiç mi hiç kopamadık.
Çeşitli gazetelerde yazılar yazmanın yanı sıra Ferman ve Meydan adında gazeteleri Karaman Hayat isimli dergiyi Karamana kazandırdık. 4 Tv ve radyonun olduğu muhteşem günlerde de GSRT Radyo ve Televizyonunda bu şehre hizmet imkânı bulduk.
Hep ilklere imza attık. Dünya Radyosu, Yunus Emre Tv, GSRT, Renk Radyo Tv gibi dönemin ilklerinde katkılarımız oldu. Unuttuklarımız bile…
Tüm bunlar Uyanışın uyandırması ile gerçekleşti.
Daha sonra Uyanış Gazetesi Karaman’da Uyanış ismini alarak daha da güzelleşti ve Dostum, Kardeşim Ahmet Küçükcicibıyık’ın sahipliğine geçti.
Ahmet kızacak belki ama yürütemeyeceğinden ve gazetenin kapanacağından korkmuştuk. Sağ olsun Ahmet her türlü güçlüğü yendi, sabretti, çilelere, engellemelere, çelme takmalara, saldırı ve şikâyetlere karşı kahramanca mücadele etti.
Bu gün o mevkute (yazılı basın organı) büyük bir zafer kazanmıştır. 50 yılı geride bırakmıştır. Hala Karamanın en güçlü yayın organıdır. Hala disiplini ve ciddi duruşu vardır. Hala güçlüdür.
Evladım Muradımın da 2 ay kalan askerliğinden önce, Larende.com da ve Anadolu Ajansında edindiği deneyimlerini Ahmet Amcası ile Uyanışta değerlendirmesi bize ayrı bir mutluluk vermiştir.
Güçlü bir yazar kadrosu içinde özellikle Sayın Dostum Osman Nuri Koçak’ı ve Sönmeyen Çoban ateşi ile de Kardeşim Sayın Yasemin Gön Küçükicibıyık’ı yad edip tebrik etmek isteriz.
Makale hacmini aşıp 900 kelimeye dayanan, bir anlamda anı yazısına dönüşen bu satırlarımızı, Başta Ahmet Küçükcicibıyık olmak üzere, onu göklere çıkaran evlatlarını ve tüm Uyanış çalışanlarını ayrı ayrı tebrik eder, yarım asrı aşan yaş günlerini kutlarız.
Bu güne kadar UYANIŞ Gazetesine her ne şekilde olursa olsun katkıda bulunanlara da minnet ve şükranlarımızı sunar, ebediyete intikal edenleri de rahmetle yad ederiz.
Görmemiz beşeri şartlar nedeni ile imkânsız olan 100. Yaş gününün de kısmet olması dileklerimizle;
TEBRİKLER UYANIŞ…