Ali MENEKŞE
Bizim çocukluğumuzda, yokluk vardı,
Geçimse çok zordu,
Büyükler küçükleri sever küçükler büyükleri sayardı.
Herkes komşusuna yardım ederdi,
Oğul babasının yamacında konuşmazdı,
Şimdi öylemi?
Babayla oğul;
El gibi konuşmaz olmuş,
İşte ben bu eski günlerimi özledim dostum.
Sofralarımızda bir bulgur pilâvı, yağsız ayran,
Birde kuru soğan kırdık mı yanına,
İşte o zaman tadından yenmezdi,
Şimdi öylemi?
Sofralarda yemekler on çeşitten eksik olmuyor,
İşte ben bu eski günlerimi özledim dostum.
Sigara içerdik,
Birinci, Bafra,
İkinci sigarasına Köylü sigarası,
Üçüncü sigarasına ise, Garip öldüren ve Yeşilova,
Eğer bunları bulamazsak,
Mısır püskülü, Ardıç ağacı kabuğu ve dahası,
At veya eşşek tersini sarar içerdik,
Şimdi öylemi?
Marllbora, Parlament veya yeni sigaraları değil,
İşte ben bu eski günleri özledim dostum..
Üçüncü sigarası 35 Kuruş,
İkinci sigarası 50 Kuruş
Birinci sigarası 90 Kuruş
Bafra sigarası ise 110 Kuruş.
Gelincik ve bahar sigarası 110 kuruş
Kulüp sigarası 120 kuruş,
Zenginlerin içtiği Yenice
sigarası ise, 200 kuruştu,
Şimdi öylemi?
En ucuz sigara 10- 15 TL.
İşte ben bu eski günlerimi özledim dostum.
Oyuncaklarımız hep tahtadan olurdu,
Düdüklerimiz söğüt ağacından,
Herkesin ayağında iskarpin olmazdı,
Kimimizin ayağında bir gara lastik,
Kimimizde ise laylon ayakkabı olurdu.
Ama ayaklarımız çoğu zaman yalınayak.
Şimdi öylemi?
Kimseye ayakkabı beğendiremiyoruz,
Yok, Adidas, yok Nike yok Reebok Vb.
İşte ben bu eski günlerimi özledim dostum,
Ev eşşiklerimiz komşularımızınkine bitişikti,
Evlerde ninniler söyleyerek beşşikler sallanırdı,
Bebeklerin yiyecekleri Arı mama, varsa az bir süt,
Emziğine bir parça lokum.
Eğer sofrada bir bulgur çorbası var ise,
Buna sallanırdı gaşşık.
Eğer yemek yoksa guru ekmek yirdik,
Şimdi öylemi?
Bebeklere en nefis vitaminli mamalar,
Son model karyolalar,
İşte ben bu eski günlerimi özledim dostum.
Piskevitin arasına gaysaklı lokum koyup yimeyi
Saklambaç oynayıp ip atlamayı,
Velesbite binip, çanak çömlek kırmayı,
Bilye, aşşık, gazoz kapağı oynamayı,
Bayraklı, gaysi çekirdeği oynamayı,
Çember çevirmeyi,
Kışın kızak kaymayı,
Oyun arasında yemekte ise;
Yedi vitaminli çimen ekmek yimeyi,
Ekmeğin üzerine yoğurt sürmeyi,
Höllük ve yan billi oynamayı,
Billi oynarken
Hanif’i handalifi
Gınifi gındalifi,
Hazıra lök,
Çamura çök diyerek sayı saymasını
Gömmeli billi ve diynek çakmayı,
Uzun eşşek ve birdirbir oynamayı,
Ufak su kenarında ıslak bezle eşşek arısını yakalayıp iğnesini çekmeyi,
Daha sonra arının beline ince dikiş ipliğini bağlayıp onu uçurtmayı,
Bayramlarda toplamış olduğum bayram harçlıklarıyla,
Eski Odun pazarı (Buğday pazarı) ında kurulan tahta gökdelenlere binmeyi,
25 kuruşa AK tekke camisinin orada bulunan Bisikletçi Ali efendiden kiraladığımız bisikletle İstasyona gidip gelmeyi,
Şimdi öylemi?
İşte ben bu eski günleri özledim dostum.
Eski ve yeni sinemada 4 CÜ vizyon filmleri seyretmeyi,
Havayisi( Bir çay bardağı) beş kuruş olan devramberden
Beş havayi alıp film seyrederken çıtır çıtır ses çıkartarak yemeyi,
Film arasında Kürt Ali gazozu içmeyi,
Film oynarken sigara içmeyi,
Sigara içerken sinemadaki görevlinin gelip,
Çuğaraları söndürün demesini,
Ve dahası film oynarken uyumayı,
Şimdi öylemi?
Karaman’da sinema bile yok.
İşte ben bu eski günlerimi özledim dostum.
Ferit’in bahçesinde çaputtan top yapıp,
Mahalle maçları yapmayı,
Gatır çevirmeyi,
Oyun oynarken bilyaları ve aşşıkları çörlemeyi,
Toz toprak içinde it gezip oynamayı,
Akşamın garanlığında eve gelmeyi,
Evde anamın beni ileğende çimdirdiğini,
Mim Kilis sabunu ile tertemiz yıkadığını,
Gözümüze sabun gaçtığında ağladığımı,
Anamdan “Sus vurgunu yiğin gelesice”
Veya
“Sus devrile galasıca” diyerek gafamın su parçını yidiğini,sonra
Anamın dizinde yatıp uyumayı,
Şimdi öylemi?
Her evde duşa kabinli banyolar ve sokakta toz içinde oynamayan ve
Çocukluğunu yaşayamayan çocuklar var.
İşte ben bu eski günlerimi özledim dostum.
Çocukluk yıllarımı, Mahalle arkadaşlarımı
Yapılan mahalle kavgalarını,
İlkokul yıllarımı, ortaokul yıllarımı,
Gaz lambası altında ders çalıştığımı,
Velhasıl;
Tüm okul yıllarımı Arkadaşlarımı,
Öğretmen ve hocalarımı,
Ağaç çubuğa sarılmış rengârenk macunları,
Balıklı şeker ve pambık şekerleri,
İskelede(İstasyonda) trende su ve kayısı sattığımı,
Şimdi öylemi?
İşte ben bu eski günleri özledim dostum.
Şimdiki gibi playstation’larımız yoktu,
Beş taş oynardık, dokuz taş oynardık,
Çizgi seker, ip atlardık,
Defter gapcağından şeytan uçurtması,
Renkli kağıtlardan kamış uçurtması yapıp,
Ferit’in tarlasında uçurtmayı,
Uçurtma havalandıktan sonra, uçurtma ipine kâğıt geçirip,
Mektup salmayı,
Şimdi ise öylemi?
İşte ben bu eski günlerimi özledim dostum.
Yağmur yağarken keloğlan yapmayı,
Arabada çamur,
Teknede hamur,
Ver Allah’ım ver,
Sicim gibi yağmur tekerlemesini söyleyip gapı, gapı dolaşarak,
Bulgur ve yağ topladığımızı,
Toplanan bulgur ve yağlarla pilâv pişirtip o yağmurun soğuk havasında titreyerek yediğimizi,
İskelede (İstasyonda) ağaçların altında Pazar günleri komşularla toplanıp batırıklar yapıp yediğimizi,
Top sahasında,
23 Nisan Çocuk Bayramını,
19 Mayıs Gençlik ve Spor Bayramını,
29 Ekim Cumhuriyet Bayramını,
Ayrıca;
Türk Dil Bayramını seyretmeyi,
Şimdi ise öylemi?
Ne bayramlar kaldı nede seyranlar.
İşte ben bu eski günleri özledim dostum.
Onbaşı’yı,
İrebiş’i,
Elif’i,
Memetimini,
Aktekkede kalan Deli Bayram’ı,
Ve
Macır Rasim’i kızdırmayı,
Sayın hocam;
Ata Cihan Muammer BARAN büyüğümle saatlerce edebi konularda,
Sohbet yapmayı,
Sözde yamalıklı asfalt ve tozlu yollarda koşmayı,
Toprak damlı kerpiç evlerde yatmayı,
Kışın kar yağdığında damların üzerinde biriken karları kürümeyi,
Normal zamanlarda yağan yağmurların damdan sızıp evin içerisine akmaması için,
Taş yuvaklarla damları yuğup damdaki toprağı sıkıştırmayı,
Boklubentte ve Bacağın havuzunda yüzme belleyip oralarda yüzmeyi,
Kalenin surlarına çıkıp Garaman’ı seyretmeyi,
Şimdi öylemi?
Ne Boklubent kaldı, Nede bacağın havuzu,
Ne toprak damlı evler kaldı nede eski kışlar,
Ne eski komşular kaldı nede komşuluk ilişkileri,
Şimdi her taraf beton yığınlarıyla doldu,
Apartmanda oturan komşular bile birbirlerini tanımıyorlar.
İşte ben bu eski günleri özledim dostum.
Şimdiki gençler gibi saç uzatıp küpe takmayı değil,
Yırtık pırtık elbiseler giymeyi değil,
Vücudumuza dövme yaptırmayı değil,
Dudaklarına veya vücudun başka yerlerine pierçing taktırmalarını değil,
Mecnun’un küpeli, Leyla’nın ise şüpheli olmasını değil,
Adam gibi adam olmayı, delikanlı gibi delikanlı olmayı,
Ve erkek gibi erkek olmayı,
Sevdik mi insan gibi sevmeyi,
Sevdik mi Allah’ına kadar sevmeyi,
Yırtık pırtık elbise değil, eski de olsa yamalıklı ve süvarilik dikili ama temiz elbiseleri
Yamalı gömleğimizi, yırtık atletimizi,
Hiç gocunmadan giymeyi,
Sevdiğimiz dostları ve yarenleri,
İşte ben bu eski günleri özledim dostum.
Mübarek Ramazan ayında, Sahur saatinde,
Mahallenin davulcusu ile birlikte sokak, sokak gapı, gapı gezip,
Kapılara sopalarla vurarak mahalle halkını Sahura kaldırmayı,
Cedit Mahallesinin davulcusu, Kör Feyzi amca,
Mahmudiye Mahallesinin davulcusu, Kör memet amca,
Kazımkarabekir mahallesinin davulcusu Memet Kızık la birlikte Kır mahalle kuyu meydanında davullar çalınıp gençlerin gaşşıklarla
Ve zilli maşalarla oynadıklarını, Hava iyiyse her evden sahur yemeklerinin getirilip tüm mahalle komşularıyla birlikte meydanda Sahur yemeği yediğimizi,
Yine Ramazan ayında Teravih namazından sonra komşularla kapı
Önüne oturup her evden sırayla demlenip gelen çayları içip Sahura kadar sohbet etmeyi,
Şimdi öylemi?
İşte ben bu eski günleri özledim dostum.
Şimdiki gibi her şey hazır değil,
Her şeyi kendimiz hazırlardık,
Babanın evlâda sevgisini,
Evlâdınsa babaya saygısını,
Güneşin altında harman sürüp, elimize yabayla,
Harman savurmayı,
Şimdi öylemi?
Her şey hazır,
Ama ben hazır olanı değil alın terimle hazırladığım ve kazandığım şeyleri tercih ederdim,
İşte ben bu eski günleri özledim dostum.
İnternet ve Facebook’ta usta olmuşuz,
Bir dokunuşla mesajları ve mektupları postalıyoruz,
Ben bunları değil;
Sevgili dostlarıma yazmış olduğum mektupların bir ayda gidip cevabının gelmesini beklemeyi,
İşte ben bu eski günleri özledim dostum..
Bizim zamanımızda lüks telefonlar yoktu,
Bir boş kibrit kutusu, bir kibrit çöpü, ince iplik,
Bir ağaç makaradan kendi yapmış olduğumuz oyuncak telefonları,
Laptopları tabletleri değil,
Son model LED televizyonları değil,
Tüplü siyah beyaz televizyonları,
Her Salı günü akşamları televizyonda çıkan Türk filmlerini,
Acıklı sahnelerde herkesin nasıl ağladığını,
Televizyonun son yayını olan haber bülteni olan Güne Bakışı ve bu haberi sunan Can Akbel’in kafası kel olduğu için, Güne bakış programını Kele bakış olarak söylediğimiz günleri,
Televizyonun kapanışındaki Anıt Kabirde bulunan askerlerin İstiklâl Marşı eşliğinde Göndere bayrak çekmelerini, Ayrıca Televizyonda, Televizyonunuzu kapatmayı unutmayınız yazısı çıkıncaya kadar Televizyon başından ayrılmadığımızı,
Şimdi öylemi?
İşte ben bu eski günleri özledim dostum.
Şimdi evlerde kalorifer, ocakta doğalgaz,
Gazocağı ve maltızı özlüyorum,
Şimdi her şey otomatik, ama kadınlarda naz,
Soğuktan titrerken kaloriferi değil,
Gürül gürül yanan odun ve kömür sobasını, guzine sobasında
Odun ve kömür yakarak, ısınmayı,
Şimdi öylemi?
İşte ben bu eski günleri özledim dostlar.
Neler bilirmişiz çoğaldı öşme,*
Su almak zor gelir mutfakta çeşme,
Ey MENEKŞEM fazla yaramı deşme,
Dışardaki mahalle çeşmesinden su çekmeyi,
İşte ben bu eski günleri özledim dostum.
Ama her şeyden daha önemlisi;
Arkadaşlığı ve dostluğu özledim.
Çünkü
Bizim dostluğumuz şimdiki gibi günü birlik olmayıp,
Pazara kadar değil
Mezara kadar olmalıydı.
Dahası dostum;
Çocukluk ve gençlik yıllarımı özledim
Onu arıyorum.
*ÖŞME: Suyun topraktan çıktığı yer, Kaynak pınar.