NERDE O ESKİ BAYRAMLAR?
Hande ÖRS
Hareketlenen çarşı pazarın vermiş olduğu heyecanla bir ramazanı daha uğurlamaya hazırlanıyoruz. Sabırla mühürlenen ağızların vermiş olduğu huzurla ve ramazanın son günlerinde havanın biraz daha serinlemesi ile birlikte artan telaş tüm insanları sarmış durumda.
Mübarek Ramazan ayını uğurlarken, onca zahmetle tutulan oruçların mükafatı olarak şeker bayramını karşılamaya hazırlanıyor herkes. Tüm bayram öncesi olduğu gibi tezgahlar yine renk renk şeker ve lokumlarla gözlere ziyafet vermeye başladı bile.
Bayram habercisi olarak ise taze çekilmiş Türk kahvesinin olduğu kanısındayım, belki de çok sevdiğim içindir. Türk kahvesinin o yoğun kokusunu caddelerde sokaklarda aldığım zaman anlıyorum bayramın yakın olduğunu. Gidilecek bayram ziyaretlerinin bir acı kahveyle başlayıp tatlıyla son bulması gibi kahve de bayramın başlamak üzere olduğunun havadaki kokusu gibidir.
Çocukluğumuz da büyüklerimizin dediği gibi; bizim zamanımız da bayram da şöyle yapardık böyle yapardık diye her bayram anlattıkları anıları masal gibi dinlerdik. Arife günü kız çocuklarının ellerine yakılan kınaların nasıl bayram sabahı erkenden köyün çeşmesinde buz gibi su da yıkandığından tutun da, tüm mahalle çocuklarının alınan yeni kıyafetleri aşık oyunu oynayacağız diye ilk günden kirletmelerine, bisikletçi ali efendi den kiralanan bisikletlerle istasyon caddesinde bisiklet zevklerine, benim de çocukluk anılarıma yer etmiş olan eski odun pazarı karşısına kurulan bayram yerinde tahtadan yapılmış salıncaklara, dönme dolap ve kayıklara binmek, bakkaldan alınan mantar tabancaları ,çıtır pıtırlar, kız kaçıranlar; yememiş olsak da sanki yemişiz gibi ağzımızın suyunun akmasına sebep olan o eski şekerleri hayal ederdik. Horoz şekerleri, fasulye şekerleri, şimdilerde bulunsa da ille o büyüklerin anlattığı eskinin elma şekerleri daha neler neler…
Kırgınlıklar dahi olsa arada, yaşanan bir bayram günü değimlidir; acaba gelir mi diye beklenen. Gelecek olanın yolunu gözleyen yürekler, sevdiklerine kavuşmanın heyecanını ve mutluluğunu yaşar. Yılların her bir izini ellerinde yaşatan büyüklerin ellerini öpüp gözlerindeki hayat doygunluğuna kavuşmanın o sıcacık mutluluğunu görürken her geçen bayram da hayatın nasıl aktığına şaşırıyor insan. Daha dün çocuk olan bizler şimdi kendi çocuklarımızla büyüklerimize ziyaretlere gider olduk. Daha dün anne babalarımızın elinden tutup hiçbir sorumluluk duymadan bayramlarda harçlık toplarken, bugün omuzlarımıza binen sayısız sorumlulukla hayata ortak oluyoruz. Çok değil kısa bir zaman sonra bizlerde çocuklarımıza bizim zamanımızın bayramlarını anlatacağımız günler yaklaşmak ta, “Nerede o eski Bayramlar”.
Hakikaten nerede o eski bayramlar? Artık bayramlar eskisi gibi değimli? Yoksa araya giren kırgınlıklar mıdır bayramları farklılaştıran. Aslında bayramlar yine bayram da bizler yine o eski bizler mi değiliz. Büyümüş olan bizlerin aslında geçmişimize çabucak akıp giden özlediğimiz o çocukluğumuza göndermiş olduğumuz bir sitem değimlidir “nerede o eski bayramlar”. Çocukluk tadında geçecek kırgınlıkların bir kucaklaşmayla son bulacağı nice bayramlar yaşamanız dileğiyle iyi bayramlar…