HAYATA DAİR!
Ali KONUKSEVEN
Çoğumuz yaşamın rutin akışı içinde baş etmemiz gereken, bizi zorlayan durumlarla karşılaştığımızda tüm dünyanın bize karşı olduğunu düşünürüz. Özellikle sonbahar aylarında bu olumsuz düşünceler iyice yoğunlaşır. Oysaki yaşamdaki zorluklar, baktığınız açıya göre şekil kazanır. Konuyla ilgili bir öyküyü sizlerle paylaşmak istiyorum değerli okurlarım:
Bir zamanlar, her şeyden sürekli şikâyet eden; hayatının ne kadar zorluklarla dolu olduğundan yakınan bir kız vardı. Hayat, ona göre, çok zordu ve sürekli savaşmaktan, mücadele etmekten yorulmuştu. Bir problemi çözer çözmez, bir yenisi çıkıyordu karşısına. Genç kızın mesleği aşçılık olan babası, ona bir hayat dersi vermeye niyetlendi.
Bir gün onu mutfağa götürdü. Üç ayrı cezveyi suyla doldurdu ve ateşin üzerine koydu. Cezvelerdeki sular kaynamaya başlayınca; bir cezveye bir patates, diğerine bir yumurta, sonuncusuna da kahve çekirdeklerini koydu. Daha sonra kızına tek kelime etmeden, beklemeye başladı. Kızı da hiçbir şey anlamadığı bu faaliyeti seyrediyor ve sonunda karşılaşacağı şeyi görmeyi bekliyordu. Ama o kadar sabırsızdı ki, sızlanmaya ve daha ne kadar bekleyeceklerini sormaya başladı. Babası onun bu ısrarlı sorularına cevap vermedi. Yirmi dakika sonra, adam cezvelerin altındaki ateşi kapattı.
Birinci cezveden patatesi çıkardı ve bir tabağa koydu. İkincisinden yumurtayı çıkardı. Daha sonra son cezvedeki kahveyi bir fincana boşalttı. Kızına dönerek sordu; “Ne görüyorsun?” “Patates, yumurta ve kahve,” diye alaycı bir cevap verdi kızı. “Daha yakından bak bir de,” dedi baba, “patatese dokun”. Kız denileni yaptı ve patatesin yumuşamış olduğunu söyledi. “Aynı şekilde, yumurtayı da incele”. Kız, kabuğunu soyduğu yumurtanın katılaştığını gördü. En sonunda, kızın kahveden bir yudum almasını söyledi. Söyleneni yapan kızın yüzüne, kahvenin nefis tadıyla bir gülümseme yayıldı. Ama yinede bütün bunlardan bir şey anlamamıştı; “Bütün bunlar ne anlama geliyor baba?”
Babası, patatesin de, yumurtanın da, kahve çekirdeklerinin de aynı süreci yaşadığını, yani kaynar suyun içinde kaldıklarını anlattı. Ama her biri bu sıkıntı karşısında farklı tepkiler vermişlerdi. Patates daha önce sert, güçlü ve tavizsiz görünürken, kaynar suyun içine girince yumuşamış ve güçten düşmüştü. Yumurta ise çok kırılgandı; dışındaki ince kabuğun içindeki sıvıyı koruyordu. Ama kaynar suda kalınca, yumurta sertleşmiş katılaşmıştı. Ancak kahve çekirdekleri bambaşkaydı. Kaynar suyun içinde kalınca, kendileri değiştiği gibi, suyuda değiştirmişlerdi ve ortaya tamamen yeni bir şey çıkmıştı.
“Sen hangisisin,” diye sordu kızına: “Bir sıkıntı kapını çaldığında nasıl tepki vereceksin?” “Patates gibi yumuşayıp ezilecek misin?”, “Yumurta gibi, kalbini mi katılaştıracaksın?” , “Yoksa kahve çekirdekleri gibi, başına gelen her olayın duygularını olgunlaştırmasına ve hayatına ayrı bir tat katmasına izin mi vereceksin?”
Güçlüklerin yaşamınıza artı değer olarak geri dönmesi dileğiyle…