HAC HİZMETLERİ YETERLİ Mİ? (2)
Muzaffer CAN
Burada göze çarpan en büyük eksiklik, hac hizmetine ister istemez yerli halk katılacaktır, zaten bu onların görevidir, hem 1500 yıldan beri bu işi onlar yaptığından müthiş bir birikimleri var. Bu bilgi birikimi asla göz ardı edilemez. Peygamberimiz Mekke fethinden sonra bir çok kişinin talip olmalarına karşılık Kabe anahtarlarını eski hizmetçisine vermiş ve “Allah emaneti ehline vermenizi emrediyor” ayetini okumuştu. Ama bu husus diğer bir bahsi gerektirir.
Söylemekte olduğumuz hizmet şimdilik halkın yapabileceği bir şey olmayıp ancak bir devletin yapabileceği, hemde zengin bir devletin yapabileceği bir iştir. Suudi hükümeti olanca zenginliğini bu hizmete vererek bu iradeyi gerçekleştirmiştir. Zaten Kabeyi bu denli genişletme fikri, -engel olan dağları bile ortadan kaldırmak pahasına olsa da- Suudilerindir. Öyle ise ne demek istiyorum. Ben işin bir boyutunu, devlet boyutunu söyledim, ama icra etme, ortaya konulan iradeyi gerçekleştirecek olan kadrolar, projelerden ve engel teşkil edebilecek şeylerden bahsetmedim.
Bu denli bir projenin uygulamasında çıkabilecek engellerin başında, bu işte en büyük payı olan yerli zenginlerin imkanları yanlış yerlerde kullanmalarıdır. Zira onların kültür geçmişleri yok denecek kadar az olduğundan büyük projeyi de ancak kendi bildikleri kadar uygulayacaklardır. O zaman devlet imkanı ile devleşen bir Kabe kapasitesi ile ondan sonra tamamen yerli zenginlerin -bir birleri ile yarış ettiği oteller acubesinin korkunç tezadı. Hükümetin kaça patlarsa patlasın aldırmadan dağları yerle bir ederek açtıkları alana birden bire öyle bir oteller yapıldı ki, -hala da yeniler yapılıyor- zannedersiniz Kabeyi kuşatan dev bir kale, yüksekliği yer yer yüz elli metreyi buluyor. Ama iki otel arasında neredeyse hiç yol yok, bilhassa ortadan kaldırılan Ömer dağının yerine yapılan otellerde. İki üç otelin müşterileri bile aradaki boşluğu Umre mevsiminde bile dolduruyor, o bölüme girmek için namaz vaktinden iki saat önce gitseniz bazen yer olmuyor.
Almanya seksenli yıllarda yüksek binaların rüzgarları geçirmediğini, dolayısı ile o bölgelerde oksijen yetersizliği ani ölüm olaylarına sebep olunca (smok alarm) derhal yüksek bina yapmayı yasaklamıştı. Dünyadaki olaylar bizim için ibrettir. Ama yeniden kendi hırslarımız yüzünden binlerce kişimizi bir daha kurban vermemeliyiz.
Zenginleşmekte olan bir İslam dünyası var, hac ve umreci sayısı da hızla artmıştır. Ve kutsal yerlerdeki yapacakları hac vazifelerini bir an önce yapmak istemektedirler. Fakat bunun için hakim idarenin toprakları gayet geniş olmasına rağmen hacılara tam kapasitesini doldurarak hizmet vermeleri bir türlü gerçekleşememiştir.
Bundan önce, Melik Fehd b. Abdülaziz devrinde epeyce bir büyütme çalışması yapılmıştı. O zaman, “artık otuz kırk yıl müslümanlar hacda rahat edecek” diyorlardı, fakat hizmet bittiği, yani Kabe büyütüldüğü yıl içi tıklım tıklım hacı ile dolmuştu.
Yeni inşaat sahasına bakınca 15, 20 milyon insanın Hac yapacağı kapasitede görünüyor. İki bin yirmilerde sanırım Kabe inşaatı tamam olacak, o zamana kadar haccetmek isteyen Müslüman sayısı da 20 milyonun üstünde olacak, dolayısı ile hizmetler yine yetişmemiş olacak. Devam edecek