Eğitim Sistemimiz, Öncelikli Sorunları ve İlimizde Eğitim Durumu
Ali KONUKSEVEN
Türkiye 20 milyonluk genç nüfusu ile dünyada sayılı ülkelerden biridir değerli okurlarım; ama iş bu genç nüfusun eğitimine gelince tablo değişebiliyor. Elimde ERG’nin bu yıl hazırlamış olduğu eğitim raporu var. “Eğitimde Reform Girişimi” adıyla kurulan “ERG” eğitim sisteminin farklı alanlarına ait verileri ve bulguları çeşitli şekillerde derleyerek sunan, Sabancı ve Bahçeşehir gibi üniversiteler tarafından desteklenen bir sivil toplum kuruluşudur. Bu kuruluş eğitimle ilgili her yıl araştırmalar ve çözüm önerileri yayımlamakta ve bunu bir rapor haline getirip ilgili kurumlara sunmaktadır. Bu yılki raporlarında Türk eğitim sistemi detaylı olarak araştırılmış farklı konular ele alınarak il il bölge bölge sorunlar tespit edilmiş ve çıkan sonuçlar TBMM’de tüm milletvekillerine verilmiş.
Raporda Türkiye eğitim sisteminde öncelikli olarak ele alınması gereken beş temel sorun belirlenmiş.
Birinci sorun olarak Türkiye’de okullarda öğrenmenin gerçekleştirilemediği sonucuna ulaşılmış. Yani: “Biz bu kadar öğretmen, öğrenci, yatırım, emek sonucunda öğrenme faaliyetini gerçekleştiremiyoruz.” deniliyor. Buna kanıt olarak da Türkiye’de 15 yaşın altında kalan çocuklara PİSA 2009 uygulamasında sorulan basit bir matematik sorusu gösteriliyor. Aşağıdaki bu basit matematik sorusunu öğrencilerimizin %60'ı çözememiş.
Öğrencilerimizin %25’i PİSA 2009’da okuduğunu anlayamamış. Bu sonuçlar OECD ülkeleri arasında en kötü sonuçlardan biri. Nüfusumuz genç ama maalesef bu çocukların eğitim öğretiminde sorunlar yaşıyoruz. ERG çözüm olarak eğitimde öğrenme gerçekleşme oranını ölçecek bir sistem geliştirilmesini ve öğretmen performansını ölçmesi gerektiğini belirtmiş.
İkinci saptama okul terkleriyle ilgili ki aslında en önemlisi de bu. Türkiye’de 2008–2009 yılında 360 bin, 2009–2010 yılında 295 bin ortaöğretim öğrencisi, eğitim sistemini diplomasız terk etmiştir. Bu okulların açık olduğu her gün 2 bine yakın lise öğrencisinin okulu terk ettiği anlamına gelir. Okullara kayıt olarak ortaöğretime katılma iradesi göstermiş, bu kadar çok öğrencinin eğitimin içerisinde tutulamaması gerçekten düşündürücüdür. Bu bizim ülkemizin en büyük sorunudur. Bu sorunun birçok kaynağı ve bileşeni var. Ama genel olarak bu çocuklar “okul ve eğitimin kendilerine hitap etmediğini” ifade ediyorlar.
ERG bu konuda eğitimin gençlerin istek ve becerilerine göre yeniden yapılandırılması esnekleştirilmesi ve terk edenlere yönelik politikalar oluşturulmasına dikkat çekiyor.
Karaman’la ilgili bilgileri incelediğimiz zaman okul terkinde genel liselerde ve imam-hatip lisesinde erkek öğrencilerin Türkiye ortalamasının üzerinde okulu terk ettiği görülmektedir. En çok dikkat çeken nokta ise 2010–2011 öğretim yılında ilimizde 4.918 çocuk ortaöğretim çağında (14–17 yaş arası) olmasına rağmen bir orta öğretim kurumuna kayıtlı değildir. Bunların 2 bin 421’i kız çocuğudur. 2010–2011 yılında ilimizde ortaöğretime devam eden öğrenci sayısının 15 bin 418 olduğu düşünülürse okullarda olmayan öğrenci sayısının oldukça fazla olduğu görülecektir. İlköğretimden sonra öğrencilerin mutlaka takip altına alınıp, ne yaptıkları araştırılmalıdır. Aşağıda Karaman’daki okulu terk etme ve Türkiye ortalamaları karşılaştırmalı olarak verilmiştir.
Üçüncü saptamada eğitimin eşitlikçi olmadığı tespiti var. Gelir düzeyi yüksek grupta yüksek öğretime erişim oranı % 30’larda iken gelir düzeyi düşük gruplarda bu oran % 2’lerde. Başka bir veriye göre de fakir grubun iyi okullara erişim şansı sadece % 7. Bu oranlara bakınca kaliteli eğitime herkesin ulaşama şansı olmadığı görülüyor. Buna çözüm önerisi olarak ERG bütün okullarda kaliteli eğitime erişmek için politikalar yapılması, kaliteli eğitim veren kurumların desteklenmesi gerektiğini belirtiyor.
Daha sonraki başlıklarda eğitime ayrılan kaynakların halen yetersiz ve yanlış kullanıldığına değiniyor. Bu kaynakların daha verimli kullanılmasına ve hesap verebilirlik mekanizmasının kurulmasına gereksinim belirtiliyor. Aşağıdaki tabloda Karaman’da öğrenci başına düşen harcamalar ve Türkiye geneli karşılaştırmalı olarak verilmiştir. Baktığımız zaman okul öncesi, ilköğretim ve genel ortaöğretimde Türkiye ortalamasının üzerinde olduğumuz görülmektedir. Mesleki eğitimde ise Türkiye ortalamasının üzerinde ama Batı Anadolu’ya göre geride olduğumuz gözükmektedir. Mesleki eğitime ayrılan kaynakların biraz daha artırılarak eğitim kalitesinin artırılmasına yönelik çalışmalar yapılmalıdır.
Son başlıkta ise okullardaki monotonlaşmaya, öğrencilerin bireysel farklılıklarına dikkat edilmediğine, tek tip insan yetiştirmeye yönelik uygulamalara dikkat çekiliyor. Öğrencilerin kendilerini ifade edemedikleri özellikle rehber öğretmenlerin ilgilendikleri öğrencilerin çokluğundan dolayı yeterli olamadıkları belirtiliyor. Sonuçta eğitimin hak olduğu ama kaliteli ve doğru eğitimin ülkenin ihtiyacı olduğu belirtiliyor. Tabloda Karaman’da öğretmen ve rehber öğretmen başına düşen öğrenci sayıları karşılaştırmalı olarak verilmiştir.
Yukarıdaki verileri inceleyince eğitim öğretimde sorunların olduğu görülmektedir. Özellikle öğrencilerimizi okullarda tutamamamız, öğretimi tam anlamıyla yaptıramamamız PİSA gibi uluslararası değerlendirmeler yapılan uygulamalarda ortaya çıkmaktadır. Hep beraber bu sorunların çözümü için çalışmalıyız. Örneğin 2012 veya 2014 yılında yapılacak PİSA uygulamalarına hedefler koyarak sonuçları takip etmeliyiz.