DÖN DESEM TERSİNE DÜNYA DÖNER Mİ?
Mehmet URAL
1955 ve 1970 arası doğumlular için çok farklı bir dünya yaşanıyor. Bu kuşak her şeyi yaşadı. Yazarın dediği gibi; "Bizim neslimiz büyük depresyonu ya da büyük savaşı yaşamadı; bizim savaşımız ruhsal bir savaş, bizim depresyonumuz kendi hayatlarımız" (Burada büyük depresyon 1929 Ekonomik bunalımı, savaş ise 60 milyon insanın öldüğü ikinci dünya savaşı) Evet bu nesil ruhsal gelgitlerin, depresif duyguların bakiyesi.
Benim yaşıma yakın olan insanlarda bu yaşananlara ya tanık oldu, ya da kısmen etkilendi. İnsanların hayatta olduğu çok uzun yıllardan beri meydana gelen değişim - bir varsayıma göre 300 milyon yıldır insan var- son 50 yılda olan değişim kadar değildi.
Artık evlere soba kurulmayacak, gaz lambası yanmayacak, kimse masal anlatmayacak.. Radyolardan tarlada, bağda türkü dinleyecek ya da dinlediği filmi beyninde canlandıracak gariban insanlar da yok. Ayakkabı veya elbise aldım diye sevinçten uykusuz geceler geçiren çocuklarda olmayacak. Kışın karda üşüyen ellerini koltuklarının arasına alıp ısıtacak, duvar diplerinde bekleyen çocuklar da olmayacak.
Biliyorum, gözleriniz evlerden çıkacak ve anne baba korkusu ve takibi olmadan tüm memleketi turlayacak özgür çocukları aramakta. Hatta evlerden yine sen ve arkadaşların çıkacak hissindesin. Ama öyle olmayacak.. Artık TV, internet, sosyal medya, aydınlık sokaklar var. Çamaşır makinesi, buzdolabı ve lüks arabalar.
Artık dünya eskisi gibi olmayacak. Bizlerle birlikte binlerce yıllık tarih bir daha gözlerini açmamak üzere uykuya dalacak.. Yeni nesil farklı bir dünyaya doğdu. Belki ahlak kuralları, normları ve özgün göreneği henüz yazılmadı çünkü zaman değer yargılarının bile önünde seyrediyor. Bizim özlemlerimizle, bizim algılarımızla bu nesilden sokaklarda oynamasını, bizimle aynı duygulardan süzülmelerini bekleyemeyiz. Acıda olsa, ruhumuz dirense de bu böyle..
Geçiş kuşağı olmak zordur, ama diğer yandan şanstır da, geçişi yaşamanın mutluluğu da bize ait. Yılbaşlarında, bayramlarda sevdiğimiz isme özel; "...beni sorarsan bende iyiyim, büyüklerin ellerinden küçüklerin gözlerinden öperim" emanet cümlesiyle biten simli, manzaralı ya da sanatçı resimli kart postalları son biz attık ve heycanla son biz bekledik..
Çağrı cihazları, ericsonlar, nokialar da bizim ellerimizde hayat buldu kendine. Siyah beyaz dünyamızı renklendirdik. Yeni nesil için ne yapmalı? Dünya her zamankinden daha güvenliksiz. Ben bunu toplumbilimcilerin yaşanan baş döndürücü değişimi yakalayamamalarına ve algılayamamalarına bağlıyorum. Yoksa alarm zilleri çoktan çalıyor.
Dünya büyük bir köy olurken entegre sürecine uygun psikolojiyi ve eğitimi çocuklarımıza vermeliyiz. Yoksa tvlerde ve gazetelerde kadın cinayetlerini, cinnet geçirip üç beş kişiyi katledenleri ve yolda, sokakta ve trafikte ölümle sonuçlanabilecek müdahale psikolojilerini yaşamaya devam edeceğiz.
İşin sırrı, İngiltere de hakimin, gece vakti parkta tek başına gezen bayanı korkutan kişiye verdiği 7 yıl 7 günlük cezanın çok değil mi, eleştirisine verdiği cevapta gizli.. "Kızı korkutmanın karşılığı 7 gündür. 7 yıl, İngiliz kızlarının gece yarısı parkta dolaşma özgürlüklerine saldırmanın cezasıdır." Türkiye neden bu kıvamda değil?
Başlığa gelince çok istesek ve özlesek de dünya tersine dönmez. Ama mazi hafızamızda yaşar ve bizimle ölür.
Bu dilek ve temennilerle; ruhunuzu inceleyeceğiniz, hayatınızı başkalarının mutluluğu ya da rahatsızlığı üzerine inşa edeceğiniz -Bu sayede herkes mutlu olur- maddi kaygıların en aza indiği, sevdiklerinizle sağlık ve mutlulukla geçireceğiniz bir 2018 diliyorum. İyi niyet ve sevgiyle..