Celalettin ÖLMEZ
Sebil ve hayrat; Arapça’dan dilimize girmiş, Türk-İslam kültüründe zirveye çıkmış kelimeler. İnsanımız bu dünyasını ve ahretini kazanmak için ölümsüz eserler bırakmışlar sebil ve hayrat olarak.
Göksu Vadisinde, sıcak, içten, konuksever insanların köyü Bostanözü’nde tam bir sebil, hayrat insan vardı: Muhtar Mehmet Önkol. Hani Mekke’de “Fi-sebil-illah” Allah yolunda hayrat diye dağıtanların Bostanözü’nde sessiziydi sanki. Bostanözü’ne varan, amirinden memuruna, şehirlisinden köylüsüne herkesin uğramadan geçmediği bir isimdi Mehmet Önkol.
Bahçesinde, evinde, sofrasında misafiri eksik olmazdı Muhtarın. Dostluğa, arkadaşlığa önem verir, hiç kimseyi doyurmadan, yedirmeden göndermezdi. Üstelik bir de yetiştirdiği ürünlerden hediye paketi yapardı.
Günümüzde kim evinde günlerce bir insanı misafir eder, yedirir içirir? Bostanözü Köyü ilkokulunun tamirinde, caminin yapılışında bunları yakından gördüm. Hatta bir ustanın “muhtarın eviyle ortak olduk” sözü şahidiydi sanki. Bu şekilde misafir ağırlamaya kimsenin dayanamayacağını, eşinin ve çocuklarının razı olmayacağını düşünüyorum.
Geçtiğimiz günlerde bu sebil, bu hayrat insanı kaybettik. O Sessiz Gemi’nin Bostanözü Mezarlığına kadar olan 1.km.lik yolculuğunda insan seli vardı. İşte, bu sebil insan son gününe bütün sevenlerini yine toplamıştı.
Allah hepimizi bu dostumuz gibi “Sahib-ül hayrat vel hasenat” “sevap işleyen, güzel işler yapan” insanlar topluluğundan eylesin. Önemli olan “HOŞ BİR SEDA BIRAKMAK” DEĞİL Mİ?