BİZ NE YAPIYORUZ ALLAH AŞKINA???
BİZ NE SÖYLEDİĞİMİZİN FARKINDA MIYIZ???
BİZ AĞZIMIZ VE KALEMİMİZLE NE YAYIYORUZ???
Muzaffer CAN
Bu yazı Türkiye de yaşayan he vatandaşı ilgilendirir, hele kendisini müslüman olarak tanıyanları daha çok ilgilendirir. En fazla da dindar olanları ilgilendirir.
ِAyet إنما المؤمنون إخوة Müminler -başka değil bir biriyle- ancak kardeştir” şekinde mi geçer Kuranda, yoksa haşa ayet; إنما المؤمنون عدو “Müminler -bir biriyle- ancak düşmandır” şeklinde geçiyor da bizim haberimiz mi yok. Sevgili kardeşler ve arkadaşlar! Biz kimiz, kimliğimiz kime aittir, bu kimliğe kavuşuncaya kadar hangi evrelerden, kaç devreden geçtiğimizi biliyor muyuz? Bu soruların cevaplarını size bırakarak derim ki;
Kimliğimizi veren Allah’tır. İnsanların içinde yaşadığı toplumdan elde ettiği kimlikle alakalı bir takım şeyler onu asıl kimliğinden çıkarmaz. Ancak onun kimlik yapısının daha belirgin hala gelmesine yardımcı olur. Allah يَا أَيُّهَا النَّاسُ إِنَّا خَلَقْنَاكُمْ مِنْ ذَكَرٍ وَأُنْثَى وَجَعَلْنَاكُمْ شُعُوبًا وَقَبَائِلَ لِتَعَارَفُوا إِنَّ أَكْرَمَكُمْ عِنْدَ اللَّهِ أَتْقَاكُمْ إِنَّ اللَّهَ عَلِيمٌ خَبِيرٌ (13) Ey insanlar! Biz sizi bir erkek ve dişiden yaratıp sizleri tanışabilmeniz için topluluklar ve kabileler haline getirdik. Sizin Allah katında en değerliniz -ondan- en çok çekinenizdir. (Hucurat 13 ) buyurmaktadır. Allah bilir ya, buradaki “Ey insanlar” hitabının muhatabı tüm insanlardır. “Tek erkek ve dişi” Adem ile Hava’dır. Milletlere ve kabilelere bölünmemiz, kolayca tanışı bilişmemiz içindir. Bir milletin Allah katında diğer milletlere, bir kabilenin diğer kabilelere üstünlüğü asla söz konusu değildir. Buradaki “ekrameküm” üstünlük değil “ikrama en layık olan” demek olup, oda “Allah tan en çok çekinenizdir” anlamına gelmektedir. Bu ise bir milleti, bir kabileyi değil Allahtan çekinen her insanı kapsamına alır.
İyi de şu son zamanlarda bu millete ne oldu, bu ümmete ne oldu? Ne oldu da vatandaş vatandaşı, kardeş kardeşi, en garibi de dindaş kendi dindaşını en kötü, en çirkin en mübtezel kelimelerle itham ediyor, sanki bir daha birbirinin yüzlerine bakmayacak gibi davranıyorlar. Bir mümin diğerini nasıl sapıklıkla hatta kafirlikle suçlayabiliyor. Neden ahlakımız böyle oldu. Ne için yerde sürünürken bir türlü kendimize gelemiyoruz da hep suçu karşımızdakinde arama kolaylığına kaçıyoruz. Her sorunda pek çok danışma yeri bulurken, bu en hayati meselemizde Kurana neye müracaat etmiyoruz. Bak Kuran bu mevzuda ne diyor: وَلَا تَسْتَوِي الْحَسَنَةُ وَلَا السَّيِّئَةُ ادْفَعْ بِالَّتِي هِيَ أَحْسَنُ فَإِذَا الَّذِي بَيْنَكَ وَبَيْنَهُ عَدَاوَةٌ كَأَنَّهُ وَلِيٌّ حَمِيمٌ ) “Ne iyilik ne kötülük, denk olamaz, sen en güzel olanla savuştur. Zira senin aranla onun arasında düşmanlık olan kimse sanki samimi bir dost olmuştur. (Füssılet 34)
Kısaca Kuran diyor ki, iyilik bir tarafta. kötülük te bir tarafta, ikisi hiç bir zaman karımızdaki muhataba davranmada denk olamaz. Burada önemli bir incelik var. Zira ayetin arkası “sen hep güzellikle savun” şeklinde gelip “kötülükleri” diye bir şey geçmiyor. Yani sen iyiliği de kötülüğü de iyilikle karşıla, kötülüğü kötülükle karşılama demektir. Müslümandan sadece iyilik ve güzellik beklenir, kötülüğün hiç bir vakit yeri yoktur. Şimdi gelin yurdumuzda yaygın olan kavgalarımıza, çekişmelerimize bir göz atalım. Allah aşkına kavgamıza bir bakalım, hem bu kavga bizi nerelere sürüklediğine iyi dikkat edelim. Göreceğimiz manzara son derece korkunçtur.
1-Siyasi kavgalar: Ülkemizi idare etmek için kurulan partilerimize nazar mı değdi de asıl görevleri bu Ülkeye daha iyi hizmet etmek için yarışma olacakken, hizmet yarışını bırakıp “sen şunu dedin, öyleyse bende bunu söylerim” yok “sana bunu yaptırtmam” diye sadece siyasilerimizin ilgileneceği sorunlara parmak basma, parmak basma olmaktan çıkmış, birbirleri ile yumruklaşmaya kadar gittiği yetmiyormuş gibi Ülke insanını da hızı gittikçe artan bölünmeye götürüyor. Yanlı olan gazeteler yangına körükle gittiklerinden bu ayrışmaya çanak tutmakla kalmayıp birde akıl hocalığına soyununca olan gözü yaşlı milletimize oluyor. Sosyal medya dediğimiz Facebook yazarları da bu kavgaya katılınca sorun büsbütün anlaşılmaz hale geliyor. Zira orada bilende yazıyor bilmeyende. Bazen ağza alınmayacak küfürler gırla gidiyor. Sanki halkımız politikayı Akif beyin söylediği gibi anlıyor:
Millete bir fırka (parti) dedik, tefrika çıktı.
Sapa sağlam iken milletin erkanını yıktı.
Kardeşler! Diyelim ki parti avrupa kökenli olup anlamını çoğumuz bilmiyoruz, devlet yönetme sanatı demek olan siyaseti bari doğru anlayabilsek o takdirde hiç problemimiz kalmayacaktır. Ama biz hala politikayı iki yüzlülük olarak anlıyoruz ve karşımızdakine iki yüzlü davranmayı partinin bir kuralı kabul ediyoruz. Sen politika gereği meselenin icabına bakınca da, karşındaki kardeşin de aynen senin gibi davranıyor ve kıyametin küçüğü kopuyor. İyi düşün, sen her şeyden önce İnançlı bir muvahhit ve Allaha kendini tam teslim etmiş bir müslümansın. Müslüman Allahın emrini derhal uygulayan kimsedir. Onun birinci sıfatı şartlar ne olursa olsun, sadece doğru söylemek değil, doğruyu güzel bir üslupla söylemesidir.