Mustafa TURANİ
Bugün "İslam Dünyası"nın içinde bulunduğu ve boğulduğu hezeyan; onu iman nuruyla münevver, İslam şerefiyle şerefyab eden ufuk ve ikbal değerlerine sırt dönüşün bir sendromudur. Senelerdir süregelen bu sırt dönüş, özden kopuş, haysiyetsizlerin eşiğinde ve eteğinde himmet-i haysiyet bekleyiş, mankurtlaşmışlık, beynini ve benliğini 'gayrılar'a ipotek ediş, şahsiyetsiz, ikbalsiz ve mefkûresiz yığınlar haline geliş İslam’ın dünyası değildir.
İslam’ın dünyasında aziz olmak, aziz kalmak vardır; zelil olmak değil! Arif olmak, arif kalmak vardır; gafil olmak değil! Adil olmak, adil kalmak vardır; adi olmak değil! Halim olmak, halil olmak vardır; zalim olmak değil! İslam’ın dünyasında yükselme vardır, yükseliş vardır, yücelik vardır; alçalma, alçalış ve alçaklık değil!..
Bir dünya ki; hak-hukuk gözetilmiyorsa, mağdura ve mazluma el uzatılmıyorsa, gaflet, dalalet ve özüne ihanet almış başını gidiyorsa, insanlar, makam ve mevkiye, şehvet ve servete tamah ediyorsa böyle bir dünya İslam’ın dünyası değildir. Vicdanların titreyip sızlamadığı bir dünya; sevginin, saygının, sadakat ve vefanın ve dahi; izzet ve şerefin idrak ve izanın, edebin, iffetin, ilmin, irfan ve hikmetin dip yaptığı bir dünya İslam’ın dünyası değildir.
Bir dünya ki; konu komşunun birbirinden emin olmadığı, şehirlerinde adım başınca bekçinin, polisin olduğu ve buna rağmen insanların birbirinden çekindiği ve tiksindiği bir dünya İslam’ın dünyası değildir. Alçaklığın, alçalışın, deyyusluğun, züppeliğin, kahpeliğin, dalkavukluğun, el-etek öpmenin, kul kapılarında şahsiyet dilenmenin prim yaptığı bir dünya İslam’ın dünyası değildir. Gençliğinin ihmal edildiği, ‘gayrılar’ca ikmal edildiği, ‘gayrılar’ın fikir emperyalizmine, zihin erozyonuna ve zihniyet girdabına mahkûm edildiği, mahrum ve mahzun bırakıldığı bir dünya İslam’ın dünyası değildir.
Bir dünya ki; kitabının hayatın dışına itildiği, dün itibariyle rafa kaldırıldığı, bugün ise rafa bile rıza göstermeyip raftan kaldırıldığı bir dünya; kitap bilmezlerin, hitap bilmezlerin, mankurtlaştırılmış beyinsizlerin dil uzattığı bir dünya İslam’ın dünyası değildir.
İslam’ın dünyasında had-hudut bilme vardır. İslam’ın potasında Kur’an ve sünnet ışığında erime vardır. Âlemlere rahmet, nebiler nebisinin pörsümez rotasında yürüme vardır. Rahmet vardır, nur vardır, sinelere bahar bahar huzur vardır.
Bugün İslam dünyasına düşen, uyuduğunun ve uyuşturulduğunun idrakine varıp hangi mukaddes değerlerini kaybederek bu acze düşmüş ise behemehâl zaman kaybetmeksizin kaybettiği değerlerin sızısını yüreğinde hissederek, varsa (!) idrak ve irfanında hissederek, silkinip, titreyip yeniden ayağa kalkmaktır.
Yıkılmak an meselesi; yeniden doğmak ve doğrulmak ise irade, irfan ve zaman meselesidir…