AHİLER VE AHİLİK ÜZERİNE NOTLAR
Yrd. Doç. Dr. İdris Nebi UYSAL
KMÜ Edebiyat Fakültesi Öğretim Üyesi.
Her seherde besmele ile açılır dükkânımız
Ahi Evran-ı Veli’dir pirimiz üstadımız
Ahilik Hakkında Temel Bilgiler:
Ahi, Arapça kökenli bir kelime olup “kardeşim” anlamına gelmektir . Ahilik ise, “12. yüzyılın ilk yarısından başlayarak 20. yüzyılın başlarına dek Anadolu’nun şehir, kasaba, hatta köylerinde esnaf ve sanatkâr kuruluşlarına eleman yetiştiren, onların işleyiş ve kontrollerini düzenleyen kurum”dur. Ahilik, Anadolu’ya özgü bir teşkilatlanma olup İslam ahlakı ve Türk geleneklerine bağlı olarak gelişip güçlenmiştir.
Teşkilatı kurup geliştiren kişi Ahi Evran’dır. 1171 yılında dünyaya gelen Ahi Evran, 1204 yılında Kayseri’ye yerleşip burada teşkilatın temellerini atar. Bir müddet Konya ve Denizli’de bulunur. Ardından Kırşehir’e döner ve bir süre sonra orada Moğollarla mücadele hâlindeyken şehit düşer.
Ahi teşkilatına giriş şartlarını, orada uyulması gereken kaideleri kapsayan yönetmelik niteliğindeki metinlere “Fütüvvetname” denir.
Ahiliğin asıl gayesi, esnaf başta olmak üzere bütün insanların dünya ve ahirette huzur içinde yaşamalarını sağlamaktır. Zengin-fakir, üretici-tüketici, emek-sermaye, ürün-hizmet-kalite arasındaki münasebeti düzenlemek birliğin öncelikli görevleri arasındadır. Aslında ahilik bir nefis terbiyesidir. Kuşkusuz bu terbiye herkes için şarttır. Başkaca söylersek ahilik, birey vasıtasıyla toplumu sağlam bir zemine oturtma anlayışıdır.
Başlangıçta sadece “derici, ayakkabıcı, saraç” şeklinde ortaya çıkan ahi birlikleri zamanla bütün esnaf gruplarını bünyesinde toplayan çok yönlü sosyal bir kuruluş olmuş, bu hareket Anadolu’nun her köşesine yayılmıştır. Oralarda odalar, çarşılar tesis edilmiş, esnaf bu çarşılarda toplanmıştır. Aynı meslekte çalışanlar “Bedesten, Arasta, Uzun Çarşı” adı verilen yerlerde uyum içinde iş görmüşlerdir. Bu gelenek, bugün Karaman dâhil pek çok yerde görebileceğimiz bir uygulamadır.
Ahilik yalnızca bir esnaf dayanışması ve yardımlaşması değildir. Bu teşekküller, o dönemde bugünkü Tüketici Hakları Koruma Dernekleri gibi faaliyetler de yürütmüşlerdir. “Pabucu dama atılmak” deyimi, bu işleyişi anlatan en güzel örnektir.
Ahilerin mesleki hayatlarında uyguladıkları ilkelerin sonraki devirlerde daha sistemli hâle getirildiği arşivlerde bulunan nizamnamelerden anlaşılmaktadır. Bu belgelerde aşçının, terzinin, şerbetçinin, yoğurtçunun, hallacın ürününü/hizmetini hangi şartlar altında üretip satacağı açıkça ortaya konmuş, uymayanların tedip edileceği belirtilmiştir. Küçük suçlarda davalıya özür diletmek, kahve veya çay ısmarlatmak verilen cezalar arasındadır. Kabahati büyük olanlar meslekten men edilmiş, bunlar için “yolsuz kalmış” deyimi kullanılmıştır.
Dolayısıyla bugün de var olan oda vb. kesimlerin faaliyetlerini düzenleyen hükümlerin temelinin ahilik teşkilatının belirlediği esaslar üzerine inşa edildiği kesindir.
Anadolu ahiliğin merkezidir. Ahiler burada birtakım vakıflar da kurarak bazı hayır işlerinin yapılmasına da öncülük etmişlerdir. Hizmetçi ve temizlikçilerin kırdığı cam eşyaların masrafını karşılayan Züccaciye Vakfı, bahsedilen hayır işlerinin en can alıcı örneğidir.
Ne yazık ki bu kadar güzel işleyişe sahip Ahi birlikleri 16. yüzyılın sonlarından itibaren çözülmeye başlamış; bilhassa Tanzimat Fermanı’ndan sonra, büyük bir sarsıntı geçirmiş ve eski işlevini kaybetmiştir.
Özetle Ahilik Teşkilatı Anadolu’ya, Türklere ne kazandırmıştır?
1. Ahilik, köylere kadar yayılarak Anadolu’nun daha kısa sürede Türkleşip İslamlaşmasını sağlamıştır.
2. Göçebe Türkmenlerin yerleşik hayata geçmesi kolaylaşmış, şehirleşme hızlanmıştır.
3. Müslüman Türkler ticaret ve sanatta söz sahibi olmuştur.
4. Ticari canlılık devam ettirilmiştir.
5. Asayiş, devlet otoritesinin zayıfladığı dönemlerde bu birlikler sayesinde sağlanmıştır.
6. Ülkedeki dinî ve ahlaki yapı korunmuştur.
Karaman’da Ahilik:
Yazının son bölümünde birkaç cümleyle de olsa “Karaman’da Ahilik” başlığı üzerinde durmak istiyorum. Anadolu’da ahiler adına kurulmuş pek çok zaviye, mescit, imaret vb. mekân vardır. Karaman beyliği toprakları (Aksaray, Akşehir, Beyşehir, Ereğli, Ermenek, Konya, Larende, Niğde) hizmetin kümelendiği noktalardır. Tarihî belgeler, Karaman’da ticaretin her dönem canlı olduğuna işaret ediyor. Mesela Evliya Çelebi 1671 yılında bu şehirde 470 işyerinin olduğu bilgisini veriyor. Şehirde imaret kültürünün yerleşmiş olması da dikkat çekici bir not. Bu canlılık ve bereketi ahi nüfuzunun etkinliğiyle ilişkilendirmek mümkün. Yani şehir, ahiliğin önemli merkezlerinden biri. Ancak 15, 16 ve 17. yüzyıllara ait kaynaklarda, Karaman’da ahi örgütlenmesine dair bilgiler yok denecek kadar azdır. Bizi ahi teşekküllerine götürecek kanıtların yetersizliğini/eksikliğini, Osmanlı-Karamanlı savaşlarında şehrin ciddi yıkıma uğramasıyla izah edebiliriz. Zarar gören binalar arasında ahilere ait vakıf, imaret, zaviye vb. yapıların olması, birtakım belgelerin bulunması kuvvetle muhtemeldir.
Bugün Karaman’daki mahalle adlarından biri Ahi Osman’dır. Ahi Osman, Karamanoğulları beylerinden Alâeddin Bey devri ileri gelenlerinden bir ahinin ismidir. Bu hayır ve gönül adamının adını taşıyan Ahi Osman Mahallesi 1476 yılından beri şehrin kutlu mahallelerinden biridir.
Yazımızı ahilik teşkilatının felsefesini anlatan kısa bir şiirle bitirelim:
Besmele çek, gir çarşıya selamı da unutma ha
Kiloyu eksik çekme ha, metreyi kısa tutma ha
Halka hizmet eylemektir Hakk’a hizmet eylemek
İyi belle sen bu sözü sakın yabana atma ha
Alış derken, veriş derken ölçü tartı satış derken
Paraya pula tapma ha, insanlığı unutma ha.
--------------------------------
“Ahi” kelimesinin “cömert” anlamına gelen Türkçe “akı”dan geldiği görüşü de yaygındır. Kanaatimiz Türklerin her iki şekli de kullandığı yönündedir. Eski Türkçe “akı” sözcüğü, Anadolu’da 12. yüzyılda Türkçe sözcük ve terimler için yabancı karşılıklarının tercih edildiği dönemde terk edilmiş, yerine Arapça şekli olan “ahi” kullanılır olmuştur.