Her şeyde mükemmeli arıyoruz.
“Nedir mükemmel” deseler, sekiz milyar mükemmel tarifi çıkar.
Dört milyar erkeğe “Mükemmel kadın nasıl olmalı?” diye sorulsa, dört milyar tarif çıkar.
Dört milyar kadına, “Mükemmel erkek nasıl olmalı?” diye sorulsa, yine dört milyar tarif çıkar.
Mükemmellik nedir?
Bilgisayar tekrarları atarak toplasa çok yüksek rakamlar çıkar.
En çok beğenilen özelliklerin başında da kıtalara, kültürlere, dinlere göre değişik olsa da en çok beğenilenler, en çok iletişim araçlarının çok ileride olduğu ve etkilemeye herkesin açık olduğu yerlerde mükemmellik sıfatları azalır.
“El, elden üstün”, “Akıl, akıldan üstün” olduğuna göre, mükemmelliğin tepesine çıktığını zannedenler, tepeden yeni ve yüce bir dağ tepesi daha gördüklerinden, “Ömür biter, yol bitmez” demişler.
Mükemmeli, adalette, sanatta, edebiyatta, şiirde, her meslek ve makamda, ticarette, siyasette… arayanlar, mükemmeli bulamadan ölmüşler.
Yaratılanlar arasından en güzel kıvamda yaratılanın insan olduğunu haber veren Rabbimiz’dir:
“Biz insanı en güzel kıvamda yarattık.” (Tin süresi ayet 95/4)
O bile doğuyor, büyüyor, ihtiyarlıyor ve ölüyor.
Zaten büyümek, küçülmenin habercisidir.
Biz, beş vakit namazımızın ardından 33’er defa Sübhanellah deriz.
Yukardan aşağıya inerken, dağın tepesinden, asansörden inerken de Sübhanellah deriz
Bir günde 5X33 = 165 defa, namazda ve namaz dışında Allah’ım, sen en mükemmelsin, bütün kemal sıfatlarla müttesıf, noksan sıfatlardan münezzehsin/eksiğin, kusurun yoktur deriz.
En güzel kıvamda yaratılan insanda bile hastalanma ve ölme kusuru var.
Çünkü insanın asıl vatanı ahiret yurdudur.
Kendisini bu vatan-ı aslisine hazırlamak için bu dünya sahnesine indirmiştir Rabbimiz.
Bu dünya sahnesinde zerre kadar iyilik de, zerre kadar kötülük de kayda geçecek.
“Kim zerre ağırlığında hayır işlemişse onu görecektir.
Kim zerre ağırlığında kötülük yapmışsa onu görecektir.” (Zilzal süresi ayet 99/7-8)
Ve ahiret yurdundaki makamını Allah’ın lütfuyla cennette, yine Allah’ın gazabıyla cehennemde yapmaya devam edecek ve asli vatana öyle döneceğiz.
Seçimlerin büyüğünü yapıyoruz; şu anda sekiz milyar insan her an, gün ve her senenin her saniyesinde seçime devam ediyor.
Hak-batıl, yapmak-yıkmak, çalmak-vermek, öldürmek-diriltmek, yalan-doğru, barış-savaş… Seçimlerimiz devam ediyor
Hazreti Adem, Nuh, İbrahim, Musa, İsa, Muhammed (s.a.v.) ve diğer bütün peygamberleri seçenler ve onların Rabbinden getirdikleri kitabın şeriatına uyarak, peygamberlerinin rolünü seçenler cennetteki yerini hazırlarken, birçoğu da Kabil’in. Firavun’un, Nemrut’un, özetle yaratılan zorbaların çoğunluğunun kurallarına uyanlar da bu dünyayı kana boyadıkları için cehennemde kendi irinlerini içmek zorunda kalacaklar.
İşte böyle azgınlar için kötü sonuç vardır.
Onlar cehenneme yaslanacaklar. Ne kötü bir döşektir.
İşte bu bir kaynar su, irindir. Tatsınlar onu.” (Sad süresi ayet 38/55-57)
Bu ikincisinin olmaması için biz görevimizi yapalım.
Bunun olmaması için son peygamber Muhammed aleyhisselamın rolünü seçmeli, en mükemmel olarak indirilen Kur’an-i Kerim’in kurallarını Sevgili Peygamberimiz gibi anlamalı ve uygulamalı.
Ve üzerine benzin döküp yakmaya çalışanları, polis, itfaiye ve onu gören insanların yürekten onu vazgeçirmeye çalıştıkları gibi, gâvurluk hastalığının mikrobunu da medeniyet markasıyla cicili bicili şişeye benzer eğitim sınıflarında körpe beyinlere zerk edenlerin ve zehirlenenlerin de İslam şifahanesinde tedavisi yapılmalı.
Yorumlar
Kalan Karakter: