Yerden göğe kadar yaratılan her şey, batıl/başıboş yaratılmamıştır. (Al-i Imran Süresi, Ayet 3/191)
Yaratılan her şey, ölçülü tartılı, hesaplı bir şekilde yaratılmıştır:
“Güneş ve Ay hesapladır.
Bitkiler ve ağaçlar O’na secde ederler.
Gökyüzünü kaldırdı ve ölçü koydu ki,
Artık tartıda taşkınlık etmeyin.
Ölçmeyi adaletle yapın ve tartıyı eksik yapmayın.” (Rahman Süresi, Ayet 55/5-9)
İki kulağımız ve iki gözümüzde, simetri olduğu gibi, kulaklarımız, gözlerimiz, burnumuz, alnımız, dudağımız, çenemiz, başımız ve ayaklarımız arasında da simetri/uyum vardır.
İnsanı en güzel kıvamda yarattığını haber verir Rabbimiz:
“Biz insanı en güzel kıvamda yarattık.” (Tin Süresi, Ayet 95/4)
Bir şeyin simetrik olması için bir merkez seçmek zorundayız.
Bu ya insani olur, ya Rahmani olur.
İnsani olanı seçenlerin bölge, ırk, iklim ve kültürlerine göre kriterleri, simetri anlayışları, zevkleri sınırlı ve değişik olur.
Rahmani olursa, Rabbimizin “Tilke hududullah/İşte Allah’ın sınırları” diye bildirdiği doğru yolun sonu cennete kadar varır.
Bir çizgi çekip sağ ve soluna aynı şeyi karşılıklı olarak çizmişsek merkezimiz o çizgidir.
Tabiata uyum oranında, yaptığımız işlerde görülür ve görülmez davranışlarımız da doğru, sağlam, estetik ve faydalıyı ortaya koyarız.
Çünkü tabiatı yaratan Allah Celle Celalüh’tür.
Denizle yıldız, gölle çöl, dereyle tepe, dağla ova, çocukla çiçek… arasında simetri, münasebet olduğu gibi, Lut Gölü’nün dibindeki kum taneciği ile, Everest Tepesi’nin en üstündeki kar tanesi arasında uyum vardır.
Dünyamızın aynısı bir tane daha olsa ve ikisini terazinin iki kefesine koysak dengeli olur.
Ancak kefelerden birinin üzerine bir tane kum koysak, iki dünyanın da dengesi, simetrisi bozulur.
Simetrinin karşılığı olarak “Muadil” kelimesi de kullanılmış.
Kelimenin kökü “Adalet”ten gelir.
Adalet de dengeyi, oranı tutturmak anlamına gelir.
Rabbimiz:
“Konuşurken adil olun” buyurur. (En’am Süresi, Ayet 6/152)
Mahkemede, evde, çarşıda, mecliste, meydanda her nerede olursanız olun ama adaletle konuşun.
Kelime seçimine dikkat edeceksiniz.
Seçtiğiniz kelimeleri cümleye çevirirken, dizgisine dikkat edeceksiniz.
Cümleniz, sizin gönlünüzden dışarı çıkarken sesinizin tonuna da dikkat edeceksiniz.
Sesinizin içinde, gül içindeki koku gibi sevginiz, muhabbetiniz gösterişsiz bir şekilde karşınızdakinin gönlüne ferahlık verecek.
Sesin tonunun belirlenmesinde Rabbimiz, Sevgili Peygamberimizin ses tonunun örnek alınmasını şöyle haber verir:
“Ey iman edenler, seslerinizi Peygamber’in sesinin üstüne yükseltmeyin…” buyurur. (Hucurat Süresi, Ayet 49/2)
Gülün rengi, kokusu, hacmi, özgül ağırlığı arasında bir simetri olduğu gibi, konuşmanızın, rengi, tadı ve karşıya huzur kokusu salmasında da simetri, muadelet vardır.
Annenize ve babanıza hitap ederken hürmetle, çocuğunuza şefkatle, eşinize muhabbetle, arkadaşınıza sadakatle konuşmanızda da simetriye dikkat edilecek.
Çünkü gönül yapıyorsunuz.
Atmosfere saldığımız seslere de dikkat etmemiz gerektiğini, gökyüzü ve yeryüzünün bu kötü manalı seslerden olumsuz etkilendiğini Rabbimiz şöyle haber verir:
“Neredeyse gökyüzü çatlayacak, yeryüzü yarılacak ve dağlar devrilecekti.
Rahmân'a çocuk iddia ettiler diye.
Çocuk edinmek Rahmân'a yaraşmaz.” (Meryem Süresi, Ayet 19/90-92)
Dikkat ediniz, Yahudilerin, “Uzeyr, Allah’ın oğludur”, Hıristiyanların (İsa) “Mesih, Allah’ın oğludur” demelerinden gökyüzü, yeryüzü rahatsız.
İşte o dağları ve taşları, sapık inançlarıyla rahatsız edenlerdir, her yıl milyonlarca insan öldürüp mallarına el koyan ve sonra bize de niyyetlerini, medeniyyet diye dayatan insanlar.
Biz, atmosfere her gün, “Kul Hüvellahü ehad…/Allah birdir, her şey ona muhtaç, O, hiçbir şeye muhtaç değildir. Doğurmamıştır, doğurulmamıştır, eşi ve benzeri yoktur” (İhlas Süresi) derken tabiatla beraber zikrimizi devam ettiriyoruz.
Yön konusunda merkezimiz kıblemizdir.
Dünyayı dolaşırken bile namaz kılmak için günde beş defa kıble arayışına girerek nerede olduğumuz biliriz.
Merkezimiz “Mescid-i Haram” olunca dünyadaki bütün Müslümanlar, ayçiçeğinin tanelerinin simetrik bir şekilde dizildikleri gibi dairevi bir şekilde halka oluşturuyoruz.
Biz, siyasal, sosyal, toplumsal, kamusal, özel, özetle hayatımızın her alanında merkez olarak Rabbimizin yarattığı tabiat kanunlarından insanlık keşiflerini ilerletiyor, şeriat kanunlarını merkez alırsak, yerle, gökle, denizle, yıldızla, dağla, ovayla, çocukla, çiçekle simetrik, muadil, mümasil, uyumlu bir hayat yaşarız.
Namazımızı kılarken “ta’dil-i erkan”ı yerine getiririz.
“Ta’dil” adalet kelimesinden türetilmiş bir kelimedir.
Namazımızın can ve ten uyumu içinde, kalple kalıbın, niyyet, kıraat, kıyam, ruku, secde ve oturuşlarda, kıbleye dönüş, zikirler ve hareketlerin denk, uyumlu olması için Allah’ın emrine, Sevgili Peygamberimizin örnekliğine uygun olması esastır.
SİMETRİ, MÜMASİL, MÜNASİP, MUADİL
Yayınlanma :
21.07.2023 14:21
Güncelleme
: 21.07.2023 14:21
Yorum Yazma Kuralları
Lütfen yorum yaparken veya bir yorumu yanıtlarken aşağıda yer alan yorum yazma kurallarına dikkat ediniz.
Türkiye Cumhuriyeti yasalarına aykırı, suç veya suçluyu övme amaçlı yorumlar yapmayınız.
Küfür, argo, hakaret içerikli, nefret uyandıracak veya nefreti körükleyecek yorumlar yapmayınız.
Irkçı, cinsiyetçi, kişilik haklarını zedeleyen, taciz amaçlı veya saldırgan ifadeler kullanmayınız.
Türkçe imla kurallarına ve noktalama işaretlerine uygun cümleler kurmaya özen gösteriniz.
Yorumunuzu tamamı büyük harflerden oluşacak şekilde yazmayınız.
Gizli veya açık biçimde reklam, tanıtım amaçlı yorumlar yapmayınız.
Kendinizin veya bir başkasının kişisel bilgilerini paylaşmayınız.
Yorumlarınızın hukuki sorumluluğunu üstlendiğinizi, talep edilmesi halinde bilgilerinizin yetkili makamlarla paylaşılacağını unutmayınız.
Yorumlar
Kalan Karakter: