SAĞIMIZLA SOLUMUZLA HEPİMİZ İMAN TAZELEYELİM
Mahmut TOPTAŞ
Türkiye’de sağcılarımızla solcularımızın birleştiği bir çağdaş iman esası var ki yeni bir şey değildir.
Altmışlı yıllarda, yetmişli yıllarda, 68 kuşağı, 78 kuşağı ve onların karşısına dikilerek birbirlerini kurşunlayanların hepsi bir yerde birleşiyorlardı..
O birleştikleri yer de “Amerika’dan habersiz ağaçtan bir yaprak yere düşemez” inancıydı.
O günlerde dille konuşmazlar, silahla konuşurlardı.
Bu günlerde meydanlarda, bayram namazlarında bir araya geliyorlar, silahla değil dille konuşuyorlar ama sağcı ve solcu televizyonlardaki strateji azmanlarından anlıyoruz ki inançlarında bir değişim olmamış.
Sağcılara göre solcu ve başarılı olanların arkasında Amerika vardır, Soros vardır. 
Solculara göre de başarılı sağcıların arkasında Amerika vardır.
Düşen yaprağın her birini kim yarattıysa düşeceği zamanı ve nereye düşeceğini de o bilir.
Rabbimiz buyurur:
وَعِنْدَهُ مَفَاتِحُ الْغَيْبِ لَا يَعْلَمُهَا إِلَّا هُوَ وَيَعْلَمُ مَا فِي الْبَرِّ وَالْبَحْرِ وَمَا تَسْقُطُ مِنْ وَرَقَةٍ إِلَّا يَعْلَمُهَا وَلَا حَبَّةٍ فِي ظُلُمَاتِ الْأَرْضِ وَلَا رَطْبٍ وَلَا يَابِسٍ إِلَّا فِي كِتَابٍ مُبِينٍ
“Ğaybın anahtarları O’nun yanındadır. Onları O’ndan başkası bilemez. Karada ve denizde olanları O bilir. Düşen her yaprağı O bilir. Yerin ka¬ranlıkla¬rındaki taneyi (bilir), yaş ve kuru hiç bir şey yoktur ki apa¬çık bir kitapta olmasın.” (En’am süresi ayet 59)
Haydi Kur’an-i Kerimi okumadılar.
Yıllarca bas bas bağıran Minik Serçenin:
“Tanrı istemezse yaprak düşmezmiş
Tanrı istemezse insan ölmezmiş” şarkısını da mı dinlemediler.
Madem her kıpırtıyı görüyordu da 11 Eylülde Amerika’da ikiz kulelerin yıkılışını neden önceden görmedi?
Amerika’nın beyni olan Pentagon yerle bir edildiğinde neden engel olamadı?
Gerçi bu soruya çağdaş putun kulları tarafından çağdaş ilahi gibi tekrarlanan bir cevap var ama inanmadığım şeylerin yaygınlaşmasını da istemediğimden cevaplarını yazmıyorum.
Ne zaman öleceğini bilmeyen, saçının ağarmasını, gıdığının sarkmasını, dermanının kesilmesini engelleyemeyen insanlara veya devletlere Firavun gibi Rablık rütbesi verilmesi, çağımız insanının tarihi putçuluğu diriltmesinden başka bir şey değildir. 
Rabbimiz, bizi bise verdiği maddi ve manvi güçlerden sorumlu tutacaktır.
Biz gücümüz oranında Rabbin emir ve yasaklarına uyarak çalışır ve başarısız olursak hatayı kendimizden bilerek, başarılı olursak Rabbin bir lütfu kabul ederek yolumuza devam edeceğiz.
Dünyanın ve yedi kat semanın gücünü bir araya getirsek, Rabbin gücü ve bilgisi karşısında zerre kadar yer tutamaz.
Çünkü bütün Kainat/Evren, Rabbimizin “Kün/Ol” emriyle oluvermiştir.
 
                     
         
                                 
                                 
                                 
                                 
                                 
        
Yorumlar
Kalan Karakter: