Köpek, rüyasında bile gökten kemik yağışını görürmüş.
Kedi, rüyasında gökten fare yağarken görürmüş.
Hayvanlardan daha aşağılara düşen insanlar da dünyayı bir yudumluk lokma sanarak peşinde koşarlar ve uğrunda birbirleriyle savaşırlarmış.
Allah’ın elçisi Efendimiz (S.A.V.) bakın dünyayı nasıl tarif etmiş:
“Yeryüzü temiz ve temizleyici olarak bana mescit kılındı” buyurmuş. (Buhari, Sahih, K. Teyemmüm, bab 1).
Yeryüzü, mübarektir, muhteremdir, kucağında milyarlarca canlıyı besler ve onlara sessiz ninni. Çünkü onu Allah (C.C.) yaratmıştır; yavaş basacaksın…
Bize düşen görev mescitliğini korumak. Nasıl ki şu mescitte namaz kılıyor, yalan söylemiyor, iftira yapmıyor, gıybet yapmıyor, insanların omuzlarına basmıyor, bir kimsenin sırtına basarak ön tarafa geçip makam ve mevkii elde etmiyoruz.
Yan yana geliyoruz, ayrım yapmıyoruz. İşte yeryüzünde de insanların, yeryüzünü kan dökerek kirletmemeye, omuza basmamaya ve omuza basarak makam ve mevkiini yükseltmemeye gayret etmesi gerektiğini bize haber veriyor.
Öyle olunca yeryüzüne bakış açımız insanca, İslam’ca olmalı.
Köpekçe gelişecek olursak, eşyayı kemik gibi, öküz gözüyle dünyayı karpuz kabuğu gibi görürüz ve gönlümüzde put ediniriz.
İşte put odur. İnsanın gözünün önüne bir perde gerip gerideki Yaradan’ı görmemesidir.
Hz. Ali (R.A.), “Hangi eşyaya bakarsam bakayım, ilk önce Allah’ın (C.C.) gücünü görürüm” diyor.
Çiçeğe baktı aman ya Rabbi. Mesela bazılarının dili bile alışır. “Fesuphanallah, amma da güzelmiş” diyor. “Fesuphanallah amma da güçlüymüş” diyor. “Fesuphanallah amma da büyükmüş” diyor kocaman bir denizi ilk defa iç Anadolu’dan birine gösterdin miydi, “Fesuphanallah Konya ovası gibi bir şey” ama evvela “Fesuphanallah” diyor.
İşte bu, Hz. Ali’nin sözünün dile nakledilmiş şeklidir.
Biz, eşyayı Allah’ın (C.C.) gücünün kudretinin kuvvetinin, sanatının, güzelliğinin icra edildiği yer olarak görecek olursak, onu da korumaya dikkat edeceğiz.
Öyle ya en iyi sanatkâr insanların ürettiği mallar piyasada bir milyon, beş milyon, yüz milyon, bir milyara satılıyor.
Niye? Yapımcısı filan adam olduğundan dolayı. Geçenlerde birkaç milyara satılan bir resim olmuştu. Birkaç milyara gitti.
Nedir? Bir çiçek!.. Ayçiçeği, bir ayçiçeğinin resmini yapmıştır.
Ayçiçeği yapmamıştır. O adam ayçiçeğine hayrandır. O, eseri bir milyara satılan adam ayçiçeğinin bizzat kendisinde var olan, o dalgalanan yaprağı, onun kokusuna ve onun dizgisine hayrandır ressam. O tutmuş, ayçiçeğinin akşama kadarki bir milyon halinden bir noktasında donduruvermiştir.
Ressamın yaptığı bu. Bir noktada dondurmak.
O da kimin dondurması?
Kendi anlayışı içerisinde dondurma. Dondurmacılığa karşı değilim. Çünkü her insan çiçeğe baktığında ayrı şeyler anlar.
Fakat bir ressamın dondurduğu diğer insanları etki altına aldığından, insanın zevkini mahkûm etmek demektir bu.
Onun için insanların ayçiçeğinin aslına bakıp “Fesuphanallah” demesi gerekir.
Resme baktığında da, “Fesuphanallah, insanın elinden ne güzel çıkmıştır bu” diyecektir.
Yani eşyada Allah’ın (C.C.) el-Esma’ül Husna’sının tecellisini görecek olursa, işte o zaman eşyaya karşıda dürüstçe bakar ve onu da koruma tarafına gider.
Bu Rabbimin galerisinde -sanat galerisindedir- bu eşyanın kırılmaması gerekir diye eşyaya bakması gerekmektedir.
İnsanlara da o gözle bakacağız.
Ya Rabbi! Sen boş bir şey yaratmadın, bu adamlar boşuna yaratılmadı. Bu adamlar da cennete layık şekilde yaratıldılar da sonradan kirletildiler.
Bir varil petrolü çalmak için o medeni diye bize yutturulan devletler, binlerce insanı katlediyorlar.
Gölüğü gasp edenin cezasının göz çıkarandan fazla olması, kanun koyucuların materyalist olmasından kaynaklanır.
Durumunuz, düşünceniz, inancınız sizin her şeyinizde görülebilir.
Hatta rüyalarımızı etkiler.
Fare, rüyasında peynir tulumu görürmüş.
“Aç tavuk kendini buğday ambarında görürmüş.”
Kapitalist veya komünistin, eşyaya bakışı budur.
Yorumlar
Kalan Karakter: