İbrahim YILDIRIM
Karaman Yetimler Eğitim Derneği Bşk.
Sevgili
dostlar,
Canlıların
pek çoğunda bulunan ve insanda kan pompalayan et parçasına kalp dense de
Türkçemizde biz bu organa yürek deriz. Ama biz yüreğe aynı zamanda cesur ve
cesaret anlamı da yüklediğimiz olur.
Kalp:
Türkçemizde inkılap kelimesiyle andaştır/eşanlı. İnkılap değişimi anlatır. Kalp
kelimesi de özünde değiştiren ve dönüştüren manasına sahiptir. Bundan dolayıdır
ki; Kur’an’ın Tebliğcisi Allah Resulü pek çok dualarına başlarken “Ya
Mugallibel Gulub..Ey Kalpleri Değiştirip Dönüştüren Rabbim..” diye başlardı.
Tüm
dinlerde ki anlatımlarda ve Kur’an da ki anlatımlarda da kalp manevi gelişim ve
dönüşümün yaşanmış olduğu ana mahaldir. Tüm bu manevi dönüşümlerde akıl var ise
o da kalbe bağlıdır. Manevi dönüşümlerin içinde terbiye, ahlak, sevgi, erdem
gibi olgular var ise kalp de toplanarak orada akılla buluşur.
Kalp
ekseninde bizim bir kelimemiz daha vardır; o da GÖNÜL kelimesidir. Gönül;
kalbin içinden gelen derin bir duygudur ve çok farklı bir şeydir. Sevgi de bu
derinlikten doğar. Gönlü biz daha çok hislerimizi ifade ederken kullanırız.
Gönlün kapısını kişi yalnız kendisi içeriden açabilir. Sevgi dolu insana biz bu
yüzden ‘Yüce Gönüllü’ deriz. Anadolu da gönülsüz/isteksiz yapılan işten hayır
gelmez dendiği gibi, gönülsüz köpek sürüye uymaz gibi farklı ifadelerde de
kullanılır gönül kelimesi.
Dil,
beyin, kalp ve akıl arasında bir derinlik var. Beyin bilmemize, kalp anlamamıza
akıl, yorumlayıp yeni düşünceler ve fikirler üretmemizin kaynaklarıdır. Dilde
bunların tercümanıdır.
Kur’an’ın
atıflarında kalp gözü vardır. Bizim dilimizde gönül gözü olarak geçer. Kalp
işitirse o vicdandır. Duyarsız birisine vicdanının sesini duymadı deriz. Birisi
karar vermede ikilemde ise; vicdanının sesine kulak ver deriz. Vicdan hiç
görsel atıflı değildir. Hep ses atıflıdır.
Kalp
gözüyle, gönül gözüyle bakınca buna biz BASİRET diyoruz. Basiret: “hakikati
keşfetme, doğru yolu tanıma, gerçeği yanlıştan ayırma yeteneği” tanımı daha
doğrudur. Burnuma kötü kokular geliyor deyince, biyolojik bir koku söz konusu
olmadığı gibi; Kalbin koku almasına SEZGİ diyoruz. SEZGİ: En genel anlamıyla,
gerçekliği dolaysız olarak içten ya da içeriden kavrayabilme, tanıyıp bilme
yetisi. SEZGİNİN KALP DE DERİNLEMESİNE AKILLA BULUŞTUĞU ANDAKİ AKLA SEZGİSEL
AKIL, SEZGİSEL AKILDAN DOĞAN SEZGİSEL BİLGİ AKIŞINA İLHAM diyoruz.
Bizim
etkili ve yetkin düşünebilme yeteneğimizi engelleyen, akıl edişimizi körelten
ilham alma kanallarımızı tıkayan, dili kirleten dolayısıyla kalbi ve aklı
kirleten defolu, habis kelimeler, sözler, söylemler ve eylemler:
KÜFRETMEK/SÖVMEK, YALAN SÖYLEMEK, BEDDUA ETMEK, LANET OKUMAK, DEDİ KODU /GIYBET
ETMEK, İFTİRA ETMEK, KİN VE ÖFKE PATLAMASI, BAŞKASINI HORLAYIP AŞAĞILAMAK Vb. Bu
tür defolu duygular, sözler, söylemler bizim sağlıklı düşünebilmemizi, dürüst,
ahlaklı, erdemli ve başarılı olmamızı etkiliyor.
“Sezgisel
akıl kutsal bir hediye, rasyonel akıl ise sadık bir köledir. Biz, hediyeyi
unutup köleyi onurlandıran bir toplum yarattık.” Diyordu Albert Einstein.
Hoşça,
dostça ve sevgiyle kalın!
İnşallah
tekrar paylaşımlarda buluşmak dileğiyle!