“Eski devirlerin çok mühim savaşlarına sahne olmuş Karaman’da, propagandasızlık yüzünden maalesef bu seyyahları çekemiyor.”
Geçerliliği günümüzde de devam etmekte olan bu mühim tespit, Osmanlı devrinden Cumhuriyet idaresine geçiş yıllarında, çok yönlü kişiliği ile edebiyat ve sahne sanatlarında ilkleri yaşatmış bir zata ait.
Kendisi, “Urfîler” namıyla bilinen ve son dönem Osmanlı bürokrasisinde yer edinmiş bir ailenin mensubu; Vedat Örfi Bey.
(Vedat Örfi Bengü, 1899-1953)
Henüz on sekizli yaşlarında kaleme aldığı piyesler ile başlayan ve yaklaşık otuz beş sene süren sanat yolculuğunu ciddi bir üretkenlik ile geçiren Vedat Bey'in, 1920’li yıllardaki ilklerine ve telif ettiği bazı önemli eserlerine değinelim;
- Göçmenler yararına oynanan “Bir Af, Bir Yemin” oyunu sanat yaşantısının ilk faaliyetidir. (1917)
- Türkçe yazılmış ilk telif Sherlock Holmes hikayesi; “Karanlıklar Padişahı” (1920)
- Cumhuriyet döneminin Türkçe-Fransızca olarak çıkan ilk sinema mecmuası “Sinema Postası”nın (Le Courrier du Cinema, 1923) kurucusu.
- 1924 yılında “Vefaen Ferağ” adlı oyunu Dârülbedâyi'de (İstanbul Konservatuarı) sahnelendi.
- Yine, kendisinin yazıp bestelediği ilk telif operet olan “Balo Kaçakçıları”, 1925'te Şehbal Tiyatrosunda sahnelendi.
***
1924-1926 senelerini İstanbul-Paris hattında, birtakım sanat faaliyetleri ile değerlendirdikten sonra, hayatının belki de en kritik kırılma noktalarından birine adımını atıyordu;
1926'da Mısır'a geçti ve burada ülkenin sanat çevresi ile tanıştı.
Niyetinde bir film çekmek vardı; bunun için yapımcılarla görüştü. Fakat Hazret-i Muhammed'in hayatını konu alan bir film çekmek istemesi ülkede infial meydana getirmişti; bunun üzerine Vedat Bey tutuklandı ve elçiliğin girişimleri sayesinde serbest kalabildi.
Bu hadiseden bir yıl sonra (1927) aldığı davet üzere yeniden Mısır’a dönmüş; arkadaşlarıyla “Isis Film Corporation” adlı film şirketini kurmuştu.
(Vedat Örfi Bey -en solda- bir film setindeyken)
Kesintiye uğrayan projesini bu kez hayata geçirecek ve 1927’de çekimlerine başladığı “Leyla” isimli filmi, Mısır'da çekilen ilk uzun metrajlı film olarak tarihe geçecektir. (Kendisi de bu filmde “Ahmet” karakterini canlandırmıştı.)
Vedat Örfi Bey bu başarısı ile, kimi otoritelerce "Mısır sinemasını kuran Türk" olarak anılmaya başlamıştı.
Bu önemli gelişmeyi, “Şark Melodramı” denen ve Doğu milletlerine has; abartılı bir acı içeren müzikal tiyatro uyarlaması takip etmiş; bu sayede sinema çevrelerinde “ağdalı melodram” türünün de babası olarak kabul görmüştü.
***
1930’lu yıllarda yeniden Türkiye’ye dönen Bengü’nün, tiyatro, sinema ve edebiyat dallarında eserler vermeye devam ettiği görülüyor.
Teşebbüslerinin arasında; 1945’te kurduğu “Bengü Yayınları” ile 1950’de yine kendisinin tesis ettiği “Ülkü Film” adlı prodüksiyon şirketi mühimdir. (Vefatına kadar otuz küsur film çevirmiştir.)
Türk sinemasının üstad yönetmenlerinden Ömer Lütfi Akkad’ın, 1949’da Halide Edip’in “Vurun Kahpeye” adlı klasiğini beyaz perdeye aktardığını, Vedat Örfi’nin bu filmde rol alarak başarılı bir performans sergilediğini de yeri gelmişken belirtelim.
Dolu dolu geçen sanat hayatını özetlemeye çalıştığımız bu hünerli adamın Karaman ile alakalı gözlem ve tespitlerini kayda geçirdiği makalesini, yazımızın hacmini büyütmemek adına ikinci bölümde ele alacağız.
Yorumlar
Kalan Karakter: