Anadolu insanı yıllardır telaffuz etti. Ama hiç dikkat çekmemişti. Bir siyasi Karaman’da bir sefer “püskevit” dedi, günlerce hem o siyasi, hem püskevitimiz, hem de Karaman gündemde kaldı...
Sık sık makalelerimizde yer veririz “akıl tutulması” ifadesine.
Karaman’da halkla ilişkilerde de bir akıl tutulması yaşanıyor. Tüm resmi kurumların haber merkezlerinin yaptığı tek haber ziyaret ve kabul. Kurumun zirvesindeki kişinin adı ile başlayıp yine aynı isimle biten bültenlerden ortalık artık vıcık vıcık oldu.
Eh haber kavramı ile alakası olmayan basın da yüksek atlama şampiyonu. Hazır haber… (Seviyeli basın kuruluşlarını tenzih ederim)
Pazarlamanın temeli reklam ve tanıtım. Eskilerden bir söz vardı: “Aman da aman tükkanı köşe başında aynalı camlı, hem de camekânı aynalı…” Sanayi ürünlerinin pazarlanmasında da reklam ve halkla ilişkilerin önemi üretimden daha fazladır.
Bu şehrin inkâr edilemez gelir gerçeği püskevittir, daha geniş tanım ile gıdadır. Püskevit ile başlayan serüven, çikolata, kek, şekerleme, atıştırmalık türü ürünler olarak yelpazeyi genişletti. Sonra süt, makarna irmik devreye girdi. Bir gıda üssü oluştu. Bulgur ise uzun yıllardır çok önemli bir sanayi ürünü olarak dünya liderliğini korudu.
Bu sektörün zorlaması ve teşviki ile sessiz sedasız bir de makine sektörü doğdu.
Tüm bunlar devletin çok kısıtlı destekleri hatta bazı engellerine karşı girişimci cesareti ile başarıldı.
Ucundan kıyısından teğet geçerek de olsa o sektörde bulunarak bir takım tecrübelere şahit olduk.
Gördüğümüz tüm üretim sektöründe bir kopukluk, hatta gizli bir sürtüşme idi. Ama bu çok seviyeli bir hale gelerek ortadan kalkmış görünüyor. Yardımlaşma, dayanışma ve işbirliği öne çıkıyor.
Üstelik Karaman sanayicisi, yöre kültürünün etkisi ile işlerine bakışlarını öyle güzel götürüyor ki, takdiri hak ediyor.
Örneğin Türkiye ve Dünya çapında başarılara imza atan Sanayici Dostumuz Sami Özdağ Beyefendinin kendilerini ziyaretimizde dikkatimizi çeken bir yaklaşımı adeta tüm dünyaya ders olacak nitelikte idi.
Görüşmemizde bizim işçi/işveren değerlendirmemizde ve söylemimizde heyetteki bir kardeşimiz;
"Tüm sanayicilerimiz binlerce kişiye ekmek veriyorsunuz" şeklinde ifade etmişti.
Sami Bey, ekmek veriyorsunuz cümlesini reddederek nezaketle karşı çıkmış ve “Ne demek ekmek vermek, biz birlikte çalışıyor, alın teri, akıl teri ve bilek gücü ile birlikte değer üretiyoruz.
Onlar bizim çalışma arkadaşlarımız.
Onlar bizim paydaşımız.
Onlarla birlikte bir bütün oluşturuyoruz”
demişti.
Bu yaklaşım ve fikirler ülkemizde ve tüm dünyada işverenlere örnek olacak güzelliktedir. Her türlü takdirin de üzerinde…
Gelinen bu noktada birkaç sanayi kuruluşu hariç, halkla ilişkiler konusunda çok zayıf oldukları da bir gerçek. Hatta bilgilerimiz dâhilinde bir tespitte bile bulunabiliriz. Hiçbir kuruluş bir günü ayırıp da işçilerini, çalışan personelinin ailelerini fabrikalarına davet edip, -hem de özel bir davetiye ile- bir yemek ikram edip, üretim tesislerinin bazı bölümlerini gezdirip, dönüşlerinde ürün yelpazesi içeren küçük birer koli ile ağırlamış mıdır?
Eve ekmek getiren kişinin bu ekmeği nasıl kazandığı hangi şartlarda çalıştığı kadar, işverenin işçiye verdiği değeri kanıtlama açısından bunun önemi öylesine büyük olur ki.
Eh “Aman canım sen de fazla hümanistsin, bir de onunla mı uğraşacağız bu telaş arasında” diyenler olacaktır. Doğrudur. O sektör 24 saat büyük bir telaş, kargaşa ve mücadele isteyen bir sektördür. Ama bu tür uygulamalar da o yükü çok hafifletir.
Peki ya piyasa?
Fuarların önemi tartışılmaz. Zücaciyeciler bile bir fuar düzenleyip, milyarlarca dolar dışsatım sağlayabiliyor. Zorunlu tüketim olmayan zücaciye bu halde iken, bizim sektörümüz bir fuarı hak etmez mi? Hem de bu işin kalesi olan Karaman’da…
Geçmişte bu tür fikirleri ileri sürdüğümüzde hemen ezberden başlanırdı: Barınma, ağırlama, ulaşım, organizasyon vb… Şimdi ezberler bozuldu…
Şu an yatak kapasitesi çok yüksek ve kaliteli mekânlarımız var. Dünyanın en iyi yemeklerini en mükemmel servis edecek kurumlarımız ve ekiplerimiz var. Ulaşım günlerden saatlere indi. Organizasyon adına da yüz akı ile bu işi becerecek çok yetenekli firmalar hem yerelde, hem de yurt genelinde var. Şehirdeki birkaç organizasyon firması ile yurt genelinde çok liyakatli bir firma entegre edilirse bu iş çok daha mükemmel gerçekleşebilir.
Barınma, ağırlama, salon, alan, ulaşım gibi konular ise artık sorun değil aksine lütuf olarak hazır.
Tüm dünyadan, sektörün alıcıları, birkaç gün misafir edilerek, bu fuarlar, çeşitli etkinliklerle desteklense güzel olmaz mı? Araya küçük ve kaliteli geziler konularak… İlginç ritüeller, kısa ama etkin sohbet ve sunumlarla desteklenerek verimli hale getirilse.
Yakın zamanda gerçekleşen bisküvi rekoru böyle bir etkinliğin mükemmel halde gerçekleşebileceğinin göstergesi olarak örnektir.
Elbette ticari bir faaliyet olacaktır ama bunun yanı sıra Karaman tanıtımı için de büyük bir fırsattır. Harcanan para ise fuar sonunda elde edilecek getirinin yanında nokta kalıverecektir. Üstelik gıda makineleri de fuara dâhil edilerek Karamanın bilinmeyen bir yönü tüm dünyaya tanıtılmış olacaktır.
Bir deneme olarak ilk etkinlik gerçekleşince, inanıyoruz ki sonrakiler için çok büyük bir yol açıcı, teşvik edici bir delil olacaktır.
Karaman böyle bir etkinliği çok rahat başaracak yapıdadır. Bunun için sanayicilerin bir araya gelip birkaç saatlik bir görüşme yapmaları, bir imece oluşturmaları ve yol haritasını tespit etmeleri yeterli olacaktır.
Detayları hakkındaki fikirlerimiz ile makale sınırlarını aşmak istemiyoruz. Zamanla az ederiz.
Saygılarımızla…