Kültürümüzün güzel bir sözüdür. “Perşembenin gelişi çarşambadan bellidir” diye.
Genel seçimler ve Başkanlık seçimleri bitti. Güneşin batıp da ayın doğması gibi ufukta yerel seçimler doğdu.
Sandık birilerine güldü birilerini üzdü. Ancak son karar Milletindir ve o takdire karşı hazımlı olmak, saygılı olmak ve bunu da uygulamada ortaya koymak gerekir.
Gönül isterdi ki kaybeden, kazananı tebrik etsin. Hatta bunu bir resmi ziyaret havasında yasın.
Kazanan da kaybedenler hakkında olumlu ve güzel sözlerle, yarış esnasındaki tutamlarından dolayı tebrik etsin ve önümüzdeki dönem fikirlerinden istifade etmek için bir kapı açsın.
Olur mu? Elbette olur. Olması da gerek. Ama olmuyor. Türk filmlerinde ve günümüz dizilerinde bize dayatılan, kin, intikam ve ne pahasına olursa olsun düşmanlık.
Maalesef siyasetimize de işledi bu.
Resmiyette kazanan kazandı. Mazbatasını aldı, resmen sıfatı adının başına yazdı. Ama resmi kayıtlarda kazandığı görülmese de kamuoyunda ve vicdanlarda zıt siyasi görüşlerden iki genç gönüllerimizde ve halkın vicdanında bu seçimlerin gerçek galibi oldular. Bu gerçek de iyi bir ibrettir aslında…
Tarihin ibret alındığı sürece tekerrür etmeyeceğine dair bir önerme vardır. Dosdoğrudur.
Son seçimler üzerine ibret alınması için yerelde ve genelde çok da güzel olumlu eleştiriler yapıldı.
Anlayana…
Madem ufukta yerel seçimler var, bu seçimlerin ibretleri veya daha önceki yerel seçimin ibretleri biliniyor mu?
Sanmıyoruz.
Yine liyakatli olanlar ortaya çıkıp adayım diyemeyecek. Bu cesareti gösterip de ben varım diyen liyakatli adaylar ahbap çavuş ya da çıkar ilişkileri ile ya da ablalar arasındaki samimiyete göre (anlayan anlayacağını anlamıştır) yapılan değerlendirmelerle harcanıverecek.
Yine çok liyakatli adayların gerçek yapılarını anlatmak yerine liderlere saldırılarla, gereksiz eleştirilerle, güzeli anlatmak ve güzeli vaat etmek yerine, karşıya saldırılarla geçecekse sonuçta kazanan liyakatli kişiler olmayacak elbette.
Sıcak bir örnektir. Bir adam geliverdi kartal gibi, atmaca gibi, delice kuşu gibi… Yağdı esti gürledi, bir küheylan gibi… Heyt be… Kim tutar seni…
O günler dayak yeme korkusundan hava yastıkları sardık bedenimize ve öyle yaşadık seçim gününe kadar.
Seçim günü?
Atta dıgıdık… Seçmen “anca gidersin” dedi… Gidiş o gidiş, kendisinden bir daha, bir haber alınamadı.
Barış tehlikeye girince Savaş kazandı. Adı Savaş da olsa sakin ve seviyeli bir yaklaşımla, çok da iddialı ve favori görünmese de rakibinin hediye ettiği seçimi kazanıverdi.
Görevde… İyi ya da kötü. İşte o da bir geçmişten ibret alınması gereken konu. Halkımız takdir edecek önümüzdeki günlerde.
Kişisel olarak “son seçim sonuçları halkın tam kanaati olarak yansıdı mı” sorusunda tereddütlüyüz. Bunda aday seçimlerinin ve kampanya boyunca aday tanıtımlarındaki yanlışların etkisi o kadar çok ki…
Altyapısı olmayan, çok performanslı olup da yanlış kulvarlarda koşan, Karamanlı bin kişinin 10 kişi arasından bu aday şu kişidir diye bile ayırt edemeyeceği isimlerin şansı elbette olmadı. Yukarıda dediğimiz gibi resmen kazanamasa da gayrı resmi olarak kazanan birkaç gencimiz bu süreci en iyi götürenler oldular.
Parti liderlerine karşı sempatinin veya kızgınlığın etkileri de bariz rol oynadı.
Yine bir örnektir: Karaman geçmişte bir Özcan Genç gerçeği yaşadı. Bir Kamil Uğurlu gerçeğini de daha hafızalardan atamadı.
Başarılı olanın siyasi partisi ya da lideri vız geliyor. Ama başarılı olan ağzı ile kuş da tutsa siyasi kısır çekişmeler alıp onu yerden yere vuruveriyor.
Özcan Beyin başarıları nedeni ile kimse partisine ya da siyasi görüşüne bakmadı. Başarılı olan Kâmil Bey “işlerimiz yarım kaldı bir dönem daha” dediği halde onun başlattığı güzel gidişata sahiplenmek için, partisi O’nu harcayıverdi.
Seçime bir yıl kadı. Bir yıl dediğin ne ki? Bir gün gibi geçer...
Gün bu gün.
Siyasette at koşturanlar önce ellerini vicdanlarına, sonra da Karaman haritası üzerine koyup bu ibretleri bir düşünmeliler.
Tüm bu ibretler ortada iken yanlış yapılmasına halkımızın tahammülü kalmadı.
Bir gün gibi geçecek bu bir yılın kaybedilecek bir saati bir dakikası bile yoktur. Hizmete talip olan ve Allah rızası için yola çıkacakların bu gün, bu saatten itibaren yola koyulmaları gerekir.
En başta da tüm siyasi partilerin yerel siyaset çizgilerini belirlemeleri ve itici/sevimsiz/kırıcı kişilikleri saklandıkları samanlıklardan çıkarıp vitrine koymak yerine “kenara çekil” demeleri şarttır.
Karamanın sayılamayacak kadar sorunu vardır. Yakın zamanda paylaştık. Yarım kalan işlerimiz o kadar çok ki… Hizmet bekleyen bir geleceğimiz var.
Biliyoruz, inanıyoruz ve eminiz ki; Yerel seçimlerde liyakati olduğu takdirde hangi partiden olursa olsun, hangi siyasi görüşten olursa olsun, yaşı cinsiyeti ne olursa olsun Karaman halkı tam destek ve güvenle görevi tevdi edecektir.
Bir yıl bir gün gibi geçip gidiverir…
O gün bu gündür…
Perşembe geliyor, Çarşambayı iyi değerlendirmek gerek…