Her Karamanlının çarşıya çıktığı zaman çoğunlukla önünden geçtiği bir bina. Kayserilioğlu Halk Kütüphanesi…
Çoğumuzun haberinin, bilgisinin olmadığı bir yer. Tabi toplum olarak, kitap ile okuma ile kültür ile ilgimiz olmadığı içindir ki bu kütüphane hakkında da çoğumuzun bilgisi yok.
Bu binanın mülkiyeti Vakıflara ait. Kültürel hizmetlerde kullanılmak üzere Kültür Bakanlığına tahsis edilmiş durumda. Süresi dolduğu için olacak boşaltılma ve kitapların yeni bir yerde daha yeni bir binada özellikle çocuklara yönelik bir kütüphaneye taşınması söz konusu imiş.
Kütüphanenin yok olmadan başka bir yerde faaliyet göstermesi teselli. Ama binanın mutlaka ve mutlaka Kültür Bakanlığında kalması çok daha uygun olacaktır.
Neden mi?
Yok olan bir Türk Kültürü var. Bu genel Türk kültürü içinde özel bir Karaman kültürü var ki başlı başına değerler manzumesi. Çok değerli folklorik ögelerimiz, özel geleneklerimiz, yemek türlerimiz, şairlerimiz, edebiyatçılarımız, on bin yıldan daha uzun bir geçmişe dayanan özel ve kendine has özellikleri olan bir kültürümüz var. Yok olan genel kültür yapımız içinde maalesef Karaman kültürü de yok olup gitmekte.
Doğu ve Güneydoğu Anadolu’ya has sandığımız halk aşıkları geleneği Karaman’da öylesine güçlüdür ki... Bunu geçtiğimiz yıllarda yaşatan çok sayıda ozanımız kanıtlamıştır.
Son yıllarda kısmen canlanan edebiyat çalışmaları adeta bir yayın patlaması oluşturmuş çok sayıda şair ve yazarın çok önemli konularda onlarca değerli eseri yayınlanmıştır. Üstelik tamamı kültürel değerleri içermektedir.
Karamanın kendisine has bir Halk Müziği repertuvarı vardır ama kayıptır. Karaman Konya iline bağlı bir ilçe iken yapılan kayıtlar, Karaman türkülerinin Konya türküsü olarak kayıt altına alınmasına sebep olmuştur. Çok az sayıda kalan yaşlı nesil bu türkülerin Karamana ait olduğunu bilmektedir. Bazı sanatçılarımız da bunları gayrı resmi de olsa kayıt altına almışlar ve notaya dökmüşlerdir. Ama Karaman il olduktan sonra bu konuda bir çalışma yapılmamış türkülerimiz hala Konya türküsü olarak kayıtlarda yer almaktadır.
Bir masa başında birkaç kişinin aldığı kararlar bir şehri, bir bölgeyi ve hatta bir ülkeyi etkilemektedir. Dolayısı ile de o bölgede yaşayan insanları.
Bu bina boşalınca ne olacağı şu an muallak. Muhtemelen Vakıflara geri verilecek.
Sonra?
Sonrası, şu an atıl olan ve çürümeye terk edilmiş etnoğrafik değerler arasında yerini alacak ve yok olup gidecektir. Ta ki birileri dozeri vurana kadar.
Bu konuda, o masa başında karar alacak kimseler Karaman Kültürü konusunda endişe duyup bu binanın Kültür Bakanlığında kalmasını ve Karaman Halk Kültür Merkezine dönüştürülmesini ciddi olarak düşünmelidirler.
Kültürel değerleri bizimle kıyaslanmayacak pek çok Anadolu şehrinde bu tür merkezler öylesine güzel etkinliklerle halkına hizmet veriyor ki imreniyoruz.
İyi de nedir bu kültür?
Yenilir, içilir mi? Alınır satılır mı?
Evet bu kültür denilen şey yenilir, içilir. Ruh ile duygu dünyası ile. Medeniyete harç olur
Alınır satılır. Çünkü ekonominin harcıdır. Kültürü olmayan ekonomiler harçsız tuğladan yapılmış binalar gibi çökmeye mahkûmdur.
Geleceğe ışık olur. Vatanı sevmeye millete saygı duymaya vesile olur. Toplumun köklerinin daha da sağlamlaşması için bir gıdadır. Ruhu ve ahlakı eğitir. Vicdanı terazide tutar. Liyakati arttırır.
Üstelik Karaman dağ bölgesi, ova bölgesi, muhacir, yörük, çerkez, türkmen, şehirli kültürü gibi çok sayıda mozaikten oluşan bir kültür yapısı ile bir hazinedir.
Türk Dilinin Başkenti, Atatürk’ün ata yurdu, Yunusun Memleketi, Mevlana’ya ilim irfan veren merkez, Karabaş Veli gibi alimlerin yurdu, tarım ve sanayinin harman olduğu bir belde olarak ham bir övüntü içinde bulunduğumuz Karaman’da böyle bir yerimizin olmaması acıdır.
Üstelik bu güne kadar görev yapan valilerimiz, belediye başkanlarımız, kültür müdürlerimiz bu konuyu hep bizden de ateşli savunmalarla savunmuşlar ama ortaya somut hiçbir şey koyamamışlardır.
Nadiren yapılan bazı projeler de halka arz konusunda yetersizlikten dolayı kadük kalmıştır.
Özellikle son 15 yıldır Türk kültürü ve Karaman kültürü konusunda dal kıpırdamamış, kişisel gayretler dışında tek bir meyve yetişmemiştir.
Bu bina bir fırsattır. Birileri çıkıp yine kütüphaneleri kapatıyorlar yaygarası yapacaktır. Başka bir yere taşınıp daha güzel ve kullanışlı halde halka arz edileceğinden habersiz böyle yaygaralar olacaktır.
Bu binanın kültürel bir hizmete sunulması en güzel çözüm olacaktır. Kamuoyunda fikir sahibi çok değerli arkadaşlarımız, hemşerilerimiz vardır. Onların da fikri alınarak bu bina böyle bir merkeze dönüştürülmeli, uygun ve liyakatli bir ekiple de halkın, Karaman kültürünün ve hatta Türk kültürünün hizmetine sunulmalıdır.
Üstelik bu konuda hiçbir fedakarlıktan kaçınılmadan.
Yoksa dilimiz yok oluyor, kültürümüz yok oluyor, eğitimden uzak, öğretime dayalı okullar sayesinde nesillerimiz yok oluyor, yemek kültürümüz yok oluyor yerini haçlı adetleri alıyor.
Masa başında bu konuda karar verecek kişiler bu vebalin ağır olduğunu bilmeli, oranın saçma bir şekilde harcanmasından dolayı resmi olmasa da ilahi sorguya muhatap olacaklarının farkında olmalıdırlar.
Bu yazıyı yazarken “Acaba bizim istediğimiz doğrultuda bir çalışma var mı? Duymadık ama ya varsa? Mahcup olur muyuz ki? “ diye de düşündük.
Ne olur bizi mahcup edin, yüzümüz kızarsın ve deyin ki “Kültürümüz konusunda biz de endişeliyiz. Onun için bu binayı kültürel hizmetlere adadık”
Biz de ayakta alkışlayalım…
Böyle bir hizmete imza atan, Karamana kazandıran Sayın Valimizi ve Sayın Belediye Başkanımızı biz ve gelecek nesiller hayırla yad edelim, amel defterlerine güzel kayıtlar geçmesi için dua edelim.
Lütfen…