Daha önce defalarca dile getirdik. Bir kez daha yinelemekte yarar var diye düşünüyoruz.
Ayrıca daha ilk anda şunu da belirtelim ki bu işten kimsenin cebine bir kuruş girmeyecek ve kimsenin kariyerine bir faydası da olmayacak. Bu beklenti içinde olanlar bu yazıyı okuyarak zaman kaybetmesin, yorulmasın…
Kazanan Karaman ve Karamanlı olacak.
Karaman tanıtımı başlı başına bir sorun sayılıyor. Aslına bakarsanız, kişisel fikrimiz öyle, bir sorun da zaten yok. Dünyanın her yanına yayılmış Karamanlılar var. Karaman kelimesi herkesin hayatında defalarca tekrar edilmiş bir kelime ama nedense bizler bir sorun haline getirdik…
Karamanın İl olduğunu bir Türk vatandaşı bilmiyorsa o da onun suçu. Ot gibi yaşıyorsa, Türkiye’nin idari yapısından haberi yoksa onun cehaleti. O cehaletin faturasını neden üsteleniyoruz ki. Gülüp alay etmek gerek.
Bir tarihte ünlü bir gazete yine Konya/Karaman diye haber yapınca dönemin Gazeteciler Cemiyeti Başkanı olarak ona bir tavsiyede bulunmuştuk. “Günde en az bir gazete oku ama kendi gazetenden başka bir gazete oku lütfen. O zaman Türkiye’nin idari yapısı hakkında bilgin olur” demiştik. Pişkinlik etmeden itiraf etmiş ve hatasını da daha sonra, günlerce Karaman haberi yaparak telafi etmişti.
Gelelim bu günün konusuna.
KMÜ yine havalarda. Doluluk oranı ile ilgili haklı bir övünç içinde. Tüm araştırmalara rağmen bu yıl kaç yeni öğrenci gelecek öğrenemedik ama sanırız birkaç bin.
Her biri ana-baba ocağından kopup Anadolu’nun bağrından bilmedikleri bir şehre gelip istikbal arayacaklar.
Geçmişte bizler de bu hali yaşadık. Sudan çıkmış balık misali kafalarımız döngün bir ortam arayışına girdik. Gelecek gençler de öyle…
Defalarca teklif ettik bir daha yineliyoruz. KMÜ kapısından girilip de öğrenci işlerine kayıt için geçilen yola bir çadır kurulsa. Kayıt için her gelen öğrenci karşılansa, kendisine “kayıtan sonra bu çadıra uğrayınız size bazı hediyelerimiz olacak” dense.
Bu çadırda güzel konuşan, sabırlı bilgili ve liyakatli insanlar görev yapsa.
Öğrenci, kaydını tamamladıktan sonra bu çadıra uğrasa. Kendisine Karamanı tanıtan, bülten broşür ve kitapçıklar verilse. Ayrıca bu şehrin bir sanayi ve kültür şehri olduğu birkaç cümle ile anlatılsa. Sanayi ürünlerinden bisküvi kek çikolata üretiminden bahsetse, tarım ürünlerinden elma ve bulgurumuzu tanıtsa. Yunus, Mevlana, Karamanoğlu Mehmet Bey, Kazım Karabekir, Bekir Sıtkı, Piri Reis gibi Karamanlıları tanıtsa. Firmaların hediye olarak destek verecekleri bu ürünlerden küçük birer paketten oluşan bir hediye çantası verilse, en üstüne de şöyle kallavi birkaç elma atılıverse.
Öğrenci kayda ailesi ile geldi ise o aileyi biraz ilerde durup bir seyredin. O sevinci… Takdirlerini.
Eğer öğrenci tek geldi ise evine döndüğü an, o çantayı anasına uzatırken yaşananları bir düşünebilir misiniz. O küçük bir bulgur paketinden yapılan pilavın yenirken edilen muhabbeti. Ya da elmanın kütürtülü sesleri arasında yenirken, çay yanında yenilen kek ve krakerlerin muhabbetini.
Düşünebilirsiniz. Zira siz yazıyı buraya kadar okudu iseniz izan sahibi, her olaydan maddi ya da kariyer beklentisi olmayan bir Karaman sever olarak konuyu anladınız demektir. Aksine odaklananlar “aman ya bundan benim karım ne” diyecektir. Onlar şu an yazıya devam etmesinler!
Peki ya ertesi gün arkadaşlarına kayıt için geldiği Karamanda karşılaştığı bu olayı anlatırken neler olacaktır.
Kayıt için gelecek her öğrenci o andan itibaren Karaman hakkında güzel bir intiba ile başladığından güzel düşünecektir. Gönüllü bir kültür elçisi olacaktır.
Bu işin maliyeti nedir peki? Sıfır.
Bir kurum, kuruluş veya STK dan gönüllü birkaç kişi, bir emanet çadır ve bu çadırda öğrencilere ikram ve hediye edilecek şeyler.
Sanıyoruz ki Belediye bodrumlarında ve Kültür Müdürlüğü depolarında bu etkinlik için yeteri kadar malzeme vardır.
Reklam için milyonlar harcayan sanayicimiz böyle bir reklam fırsatını tepmez ve orada hediye edilecek ürünleri reklam bütçesinden seve seve karşılar.
Yağ un şeker…
Bunları bir aşçı helva eder.
Bu yıl bu konuya eğilecek kâr ve kariyer düşünmeden Karamanı gerçekten sevenler aranıyor…