“Karaman köyden bozma bir şehir…
Karamanın sanat hayatı kurak…
Karaman’da kültürel etkinlikler hiç yok…
Karamanın sosyal hayatı aşırı durgun”
Vb…
Ağzı olan konuşur.
En çok duyduğumuz sözlerdir bunlar…
Peki, öyle mi?
Öyle de değil işte…
Her gün falanca sergi feşmanca konser, falanca konferans, seminer gibi çeşitli etkinliklerin yapıldığına dair haber eksik olmaz.
Özellikle son günlerde günde birkaç tane “açıldı/yapıldı” haberi yerel basında yer alır.
Yerel basın da bu haberleri e posta yolu ile elde etmiştir ve hepsinde gerek metin ve gerekse fotoğraf olarak tekrarları izleriz… Kes kopyala yapıştır çağın haber alma teknikleridir…
Bir sergiye, bir konsere, konferansa günler haftalar belki aylar boyu hazırlananların vakti o kadar azdır ki bunun duyurusunu yapmaya vakitleri kalmaz.
Yapılmadan önce duyuruya vakitleri kalmayanlar bittikten sonra bunun havasını basmak için haber yapılsın ister… O haberde boy boy fotoları olacaktır. Salonlar boş kalmış kimin umurunda…
Etkinliği kime yapıyorsunuz diye sormak gerek…
Elbette halka, vatandaşa yapılan bir etkinlik. Peki, be mübarekler neden bunu geniş kitlelere duyurmak zahmetine girmezsiniz…
Olayları canlı takip eden basın mensubu arkadaşlarımız olsa, kendi beceri ve tekniklerine göre farklı açılardan o etkinlik çok daha geniş duyurulacaktır. Onların değer yargıları da katılınca etkinlik daha da zenginleşecektir. Üstelik tek dizelikten kurtuluruz.
Karamanda tam bir halkla ilişkiler felaketi yaşanıyor.
Bu resmi kurumlarda da öyle, STK larda da öyle her türlü kurum ve kuruluşta da öyle…
İletişimin bir “tık” kadar kolaylaştığı günümüzde, günler, haftalar ve belki de aylar boyu çabaların boş salonlarda icra edilmesi ve bunlardan hava basılmaya kalkılması kadar komik, saçma bir şey olamaz…
Hatta gönderilen fotoğrafların pek çoğunda salon görüntüleri yer almaz. Zira salon bomboştur…
Çok mu zor?
Aksine çok kolay…
Bir metin ve bir toplu e posta…
Hepsi bu kadar…
Bu adresleri temin çok mu zor?
Aksine çok kolay…
Valilik, Belediye, Üniversite gibi kurumların basın birimlerinde çok liyakatli arkadaşlar görev yaparlar. Onlarda bu adresler mevcut. Hem de sağlam listeler halinde…
Herhangi birisine müracaat etmeleri halinde birkaç yüz adresi dakikalar içinde temin ederler.
Ya da o işleri düştüğünde hatırladıkları yerel basın kuruluşlarını arada bir ziyaret ederek bir iletişim halinde olsalar onlar bu adresleri onlara seve seve temin eder.
Tenezzül buyurup birkaç cümlelik bir metin ve bu adreslere gönderilen e postalar o emeklerin hasılatı olarak geri dönecektir.
Sayısız internet grup ve sayfalarında geyik muhabbetlerine harcanan zaman ve emek bu duyurulara kullanılsa o salonlar dolar ve hedef kitleye ulaşılmış olur.
Bir görevlinin röportaj yapan bir gazeteciye övgülerini duyunca bu fikirler oluştu ve konuyu işleme gereği duyduk…
Madem bu kadar önem veriyorsunuz basın ve yayın kuruluşlarına, kaç kişiye bir satırlık bir haber uçurdunuz, davet gönderdiniz? Salonun bomboş olmasından anlaşılıyor ki HİÇ…
Kendiniz çalıp kendiniz oynayacaksanız neden bu emekler, çabalar masraflar ve harcanan zaman?
Sonrasında da biz iyi bir iş yaptık demek ne kadar geçerli?
Karaman’da bu konu bir an önce çözülmeli…
Etkinliği gerçekleştirmek önemli ise o etkinliğin hedef kitlesine yeterli sayıda ulaştırılması ondan da önemlidir.
Yoksa hep böyle kendimiz çalar kendimiz oynar, sonra “bu Karaman bir köy” demek saçmalığına düşeriz…
Yok sadece yapmak için yapıyor ve üstlerinize yaranmak derdinde iseniz devam ediniz… Üstleriniz de zaten sizin gibi daha üstlerine yaranmak derdinde ise zincirde bir halka olarak hep kalırsınız...
Çok önemli konulara deginmişsiniz Hasan hocam kalemine yüreğine sağlık.