Tarifi zor bir felaket.
Tarihteki en büyük felaketlerden.
Millet olarak büyük bir imtihan idi. Büyük bir başarı ile iftihar derecesinde verildi.
Konunun hem genel boyutu ve bir de Karamanımızı ilgilendiren bölümü var.
Genel olarak söylenecek GÜZELLİKLER kesinlikle olanların yüzde doksan dokuzu.
En küçüğünden en büyüğüne, her olayda, insan olduğunu kanıtlamaya kalkan insan müsveddeleri, o yüzde birlik çirkinliği yine sergilediler.
Yine yalanlarla toplumu galeyana sevk etmeye kalktılar, iftiralarla gücünü ve ahlaki olgunluğunu aşamadıklarına çamur atmaya çalıştılar, her fırsatta siyasi rant elde etmeyi şiar edinmiş zavallılar bu felaketi alet etmeye utanmadılar, 12 Eylül öncesinin fosilleri canlarının son kırıntıları ile devlet/millet/din/ahlak/maneviyat/kültür düşmanlıklarını yine kustular…
İnsanlar can derdinde iken kendilerini ateşe götürecek malların yağmasına yönelenler bile oldu.
Ama çok şükür ki yüzde bir bile etmeyecek bir oranda kaldılar. Sosyal ve ahlaki açıdan bakınca bu rakam yok sayılabilecek bir orandır.
Bu felaket aslında çok önemli bir ahlak dersi niteliğinde algılanmalıdır. Yıllardır toplumun tüm güzel değerlerini yıkmaya kalkan bunlara karşı ahlaki bir yaptırım milletimizin alt yapısında vardır. Suratlarına tükürmek gerekir, adli ve idari cezalar verilmelidir, ama verilecek en büyük ceza bunların toplumdan dışlanarak yok sayılmasıdır.
Sıcağı sıcağına büyük oranda da öyle oldu. Yalan ve iftiraları anında bizzat muhatapları tarafından yalanlandı ama özür dilemek insanlığını bile göstermediler.
Güzelliklerin her adımda, her karışta ve her saniye sergilendiği süreci yaşamak, can ve mal kayıplarına karşı buruk ve anlamlı bir teselli oldu.
Canını hiçe sayarak bir canı kurtarma savaşı verenler bizim göstergemiz oldu. Her evde uyku uyuyamayan, yedikleri boğazına düğümlenenler bir dilim ekmeğini bile ihtiyaç sahibine ulaştırmada yarıştı.
Toplumun her felakette sığındığı Devletin gücü, Devlet ile Milletin kaynaşması, ekonomik gücün bir anda manevi niyetlerle iyiliğe dönüşmesi gerçekleşti…
İlk dakikadan itibaren tüm dikkat, güç ve kuvvet can kurtarmaya yöneldi. Bunun sonucu olarak da dünya tarihine rekor olarak geçecek kurtarmalar gerçekleşti. Deneyim, liyakat, azim çaba, fedakârlık ve insani duyguların en yüksek seviyeleri ile her kurtulan can, masalsı bir şekilde gözyaşlarına sebep oldu.
Gün artık bu felaketin ilk gününden beri gösterilen özveri ile toparlanma ve felaketin etkilerini yok etme günüdür. Bu büyük derslerin bilgileri ile, bu ahlak dersinin bıraktığı deneyimlerle, bu yüzde bir bile etmeyenlerin kötü kokan ağızlarından çıkanlara aldırış etmeden…
İkinci Dünya Savaşında enkaza dönen Almanya örneğinden çok daha seri, çok daha başarılı çok daha verimli bir dönemi sergileyeceğimize olan inancımız tamdır.
Gelelim Karamanımıza…
Genelde olanlardan belki de iki kat, üç kat daha fazla güzellik üretti bu kadim şehir. Nefes alan her Karamanlı bir yumruk, tek yürek, tek fikir olarak canı da dahil ortaya koydular.
Bu gerçek olağanüstü değil, Karaman’dan beklenen bir sonuç idi. Daha önce pek çok konuda Karaman bu tür sınavları hep iftiharla geçmiştir.
Elbette bir takım cahil, cühela ve at gözlüklü çirkinlik üretmedi değil. Ama bunlar yüzde bir bile değil binde birin altında kaldı.
Sanayicimizi itham edenler nedeni ile görüştüğümüz büyük sanayicilerimiz bu tür ithamları duyduklarını ancak bir sivrisinek sayarak el sallayıp geçtiklerini ifade ettiler. Yakından biliyor, takip ediyor ve şahit oluyoruz ki sol elleri görmeden sınırsız katkıları oldu. Bunu bilmedikleri için pis kokulu ağızlarına hâkim olamayanları yok saydılar. Öyle de olmalı idi…
Ne güzel bir vatan parçasısın sen KARAMAN…
Yaşadığın şehre ne kadar da güzel yakışıyorsun sen KARAMANLI…
Yurtiçinden ve yurtdışından can kurtarma çalışmalarına katılan, resmi gayrı resmi kimlikleri ile destanlar yazan başarıları ile her biri bir dünyaya bedel canları yıkıntılar arasından alan ekipleri;
Yaşayan her canlının, bir canlıya yaşam desteği olması için oluşturduğu yardım seferberliğinde katkısı olanlara;
Bu güzelliklere maddi yardımları ile birlikte takdir duyguları ve manevi destekleri ile ortak olanları candan kutlamak gerek.
Böylesi bir ahlak dersinden herkes üzerine düşeni almalıdır. Ahlaki yapısını herkes bir gözden geçirmeli, daha kavi hale getirmeye çaba göstermeli, ahlaksızlık yolunda gidenlere af ve hoşgörüden de vazgeçmelidir.
Rabbimiz bir daha böylesi büyük imtihanlar ile bizleri sınamasın. Bu necip milletin evlatlarını her türlü kaza ve beladan uzak tutsun.
Genel olarak da tüm insanlığa bu tür felaketleri vermesin İnşallah…
NOT: Tüm okuyucularımızın Mübarek Miraç Kandil’ini Kutlar, hayırlara vesile olmasını dilerim… (H. Özünal)