Toplumda ekonomi tarım sanayi gibi bölümler tuğla gibidir. Bu tuğlaları üst üste yığmakla bina oluşmaz. Sanat da bu tuğlaların harcı, toplumun kolon ve kirişleridir.
Sanat dalları arasında edebiyat önemli bir yer işgal eder.
Karaman her türden sanatın harman olduğu bir yer aslında. Görülmese de bilinmese de…
Çok çeşitli sanat kollarında harika sanatçılar ve bunların olağanüstü eserleri mevcut.
Ne var ki bunlar bir dairenin içinde dönüp duruyor. Ne genel idare temsilcisi valiler ne yerel yönetimin başkanları ne de STK ların bu sanatlarla pek alakası yok.
Saray Holding Başkanı Sami Özdağ gibi birkaç kişi dışında kimsenin bu işlere kafa yorduğu veya ilgi gösterdiği yok.
Elbette harcı olmayan bina misali toplum değerlerinde de bir sıkıntı her an var.
Bizler de edebiyatçılar olarak birkaç yaldır bir çalışma sergiliyoruz. Oldukça da önemli mesafeler kat ettik.
Öyle ki bu dönem içerisinde sadece kitap üretiminde bile rekorlar kırıldı. Gizli pek çok değerin ortaya çıkmasına vesile olduk.
Karamanın genel yapısına uygun olarak da ciddi sıkıntılar yaşadık ve yaşıyoruz ama azmimiz hala ilk günkü katılığında.
Bir tek gün, yukarıda saydığımız birimlerden ve kurumlardan “haliniz nedir” diyen olmadı. Üstelik bazı basit ve olması kolay olan taleplerimiz bile “hallederiz” diye geçiştirildi.
Önemli bir örnek olarak bu birimlere ait çok sayıda bina, mülk, yapı bakımsız ve sahipsiz çürüyüp giderken toplantı ve etkinliklerimizi yapacak bir yer talebimizi iletmedik makam kalmadı.
Ama aldığımız “hallederiz” geniş zaman kipindeki zaman ölçüsünü bir türlü aşamadık. Kültürün yok olup kültürsüzlüğün çığ gibi büyüdüğü Karaman’da ne genel idarenin birimleri ne de yerel yönetim birimleri bu tür binalar çürümekte iken duyarsızlıklarını sürdürdüler, sürdürüyorlar.
Geçmişimizin yerine konulmayacak değerleri var. Yunus Emre’nin vatanı bu topraklar hala güzel ürünlere imza atan sanatçıların vatanı. Bekir Sıtkı Erdoğan Hocamız da bunlardan birisi idi ve 9 yıl önce ebediyete uğurladık.
Harika bir Karamanlı, örnek bir Vatan evladı ve çağlar boyu örnek olacak bir edebiyatçı idi. Üretimlerinde çok geniş yelpaze ve çok renkli mozaiklerle bizlere örnek ve model olmuş bir muhterem idi.
24 Ağustos 2014 de Ankara GATA da vefat etti. Vasiyeti sıla toprağı ve en büyük aşkı Karamana defnedilmek idi. 25 Ağustos günü çok güzel bir uğurlama ile kendisini sevgilisinin kollarına teslim ettik.
Salgın vb. konular için ara versek de her yıl vefat yıldönümünde şahsına saygımızı sunduğumuz anma törenleri yaptık.
Bu yılki törenler de bir kafeteryanın salonunda İLESAM öncülüğü ve Yollarbaşılılar Grubu katkıları ile butik bir programla gerçekleşti. Katılımcı arkadaşlarımızın birisinin bir güzel ifadesi ile “bir ton saman yerine yarım kilo altın olsun” misali seçkin bir davetli ile andık kendilerini. Sevgili Emekli İmam Mustafa Uysal Beyin güzel bir duası ile de Fatihalar yolladık.
Yine toplantının temalarından birisi olarak gördük ki Bekir Sıtkı Erdoğan Karaman’da bizden başkasının Bekir Sıtkısı, Milli Şairi, hemşerisi, kültürel değeri değilmiş.
Gönül isterdi ki resmi, gayrı resmi pek çok kurum ve kuruluş bu konuya sahip çıksın ve bizler de böylesi sade törenler yerine onların devlet gücü ile hazırladıkları törenlerin bir taburesinde mutlulukla izleyici olalım.
Mademki yapmadılar en azından birkaç dakikalarını göstermelik de olsa bu kutlama için ayırabilirlerdi.
Bizler ne pahasına olursa olsun milli ve manevi değerlerimize bağlı kaldık ve kalacağız. Ama bu kötü örneklerle gençlerimizi nasıl teşvik edip nasıl yönlendirme yapacağız.
Demokrasiyi sınırsız özgürlük ve “sorumluluk makamında otururken sorumsuzluk rekorları kırmak” olarak algılayanlara VEBAL kelimesini hatırlatmakta yarar var.