ÇAĞA , ne yaptıklarını bilen genç kalemlerin çıkardığı bir fikir ve edebiyat dergisi. Bilmem ilk sayısını okumak düştü mü nasibinize…
ÇAĞA; küçük çocuk demek. Derginin ön sözünü okuyunca, çocuk denecek yaşta geleceğin koca koca edebiyatçıları ile karşı karşıya olduğununuzu öyle bir güzel hissediyorsunuz ki, gençlik adına kırılan umudunuza yara bandı oluyorlar.
Çünkü dergi çıkarmak çok ciddi bir iş…
Disiplin ister, heves ister, akıl ister duygu ister.
Yetmez!
Görgü ister, bilgi ister, inanç ister, farkındalık ister.
Yine yetmez!
Kendi kişisel dünya görüşünü savunmak ister, savunmak yetmez bazen de direniş ister.
Çağımızın gençliği için çok zor bütün bunları sırtına yük etmek.
Ama Çağa’nın yükünü omuzlayan genç kalemlerinden Yasin Deniz derginin önsözünde bize diyor ki;
“…. Dünya edebiyatla şaha kalksın. Edebiyat yükümüz omuzlarımızda. Korkmuyoruz yükten, güneşi dahi bu yük ile dansa kaldırıyoruz”
Ne muazzam bir cümle, içinde saatlerce kaybolduğum…
Okumadıysanız mutlaka okuyun.
Ve bu çocukların elinden değil kolundan tutun.
Toplumsal değerlerimiz her geçen gün çöküyor ve bu göçük toplumun bir kesimini çok endişelendiriyor. Çünkü hiçbir inancımıza yer bırakmıyorlar… Bu göçükten en çok da çocuklarımız yara alıyor, bu yarayı neyle sarıyorlar peki!
Sosyal medya karnemiz ortada.
Çoğunluğun düşünceleri hep bir başkasının fikirleri…
Tutkularımız alıntı, hayallerimiz çalıntı. Kitaplardan, dergilerden, okumaktan, doğadan, sanattan, eleştiriden gittikçe uzaklaşıyor, uzaklaştıkça saçmalık eğrimizi yükseltiyoruz.
Sonra ne oluyor?
Kim daha iyi saçmalıyor yarışı başlıyor. Üretmek her zaman zordu, hazıra konmak kolay…
Fakat ne yazık ki onu bile beceremiyoruz. Cemal Süreya şiirini alıp mesneviden diye paylaşıyoruz. Bazen de o canım rubaiden bir dörtlüğü kendi aşk şiirimiz diye imzalıyoruz.
Sonun başlangıcı beni çok endişelendiriyor, çok!
Tevatür toplumuna doğru öyle hızla gidiyoruz ki, biri bir şey paylaşacak ve biz bunların gerçek olup olmadığını hiç dert etmeyeceğiz.
O yüzden ÇAĞA’nın aydınlık yüzüne dokunun. Çünkü ÇAĞA, elini ve beynini kullanan İrfan Atasever Lisesi’nin edebiyatı yük edinmiş şahane gençlerinin eseri. Okumayan bir gençliği sorgularken, eli kalem tutup yazanları bağrımıza basmaktan başka çaremiz yok.
Gençler ikinci sayıya heyecanla çabayla hazırlanıyor. Ellerinde kalan birinci sayıyı okuruyla buluşturmak için benden bir Çoban Ateşi yakmamı istediler.
Yaktığım onca Çoban ateşi içinde içimi en ısıtan, kalbimin kara bulutlarını dağıtan bu yazı oldu. Lütfen bir 4 liranızı ayırın ve dergiyi satın alın. Çünkü bir kitabın, bir derginin, bir gazetenin kaderi ona sahip çıkanların sağduyusuna bağlıdır.
Sevgili Yasin, Zübeyde, Alperen, Seyit, Ayşe, Servan, Abdullah Salih, Hilal, Aleyna, Ahmet Berat, Sevde, Selin, Pelin, Sena Nur, İleyda, Ayşenur ve Kır Papatyası ,
Emeğinizin alnından öperken, dansa kaldırdığınız güneşi ve sizi ayakta alkışlıyorum. Çoban Ateşiyle bir son söz bırakıyorum kalplerinize;
Direnmenin bir yolu da sanattır .
Sakın vazgeçmeyin, dayanın çocuklar!
( Not: Dergiyi satın almak isteyen edebiyatseverler Çağa Degisi Editörü Yasin Deniz ile iletişime geçebilirler. Telefon: 0534 446 09 69)