Yasemin KÜÇÜKCİCİBIYIK
Sanki bir devrin sonuna geliyormuşuz gibi, sanki azar azar vedalaşıyormuşuz gibi acı bir his duruyor kalbimin orta yerinde...
Karaman'da yerel Basın 2019 yılına küçülerek girdi.
Küçüldük!
Ağzımdan çıkarken kocaman, yazıya dökerken upuzun bir laf...
Küçüldük sözcüğünün arkasından ne gelir elbette Mevlam bilir.
Emek kısa ama ağır bir kelime.
İlimizde günlük yayın yapan 6 yerel gazete, son bir kaç yıldır piyasa koşullarının zorluğuna rağmen azla yetinip sabırla üretmeye devam ettiler. Ancak ne var ki takati kalmadı, bel bükülse iyiydi, beli kırıldı ne zaman iyileşir bilemem.
Yerel gazeteler son yaşanan ekonomik kriz ile küçülmek zorunda kaldılar.
Nasıl bir küçülme bu?
Söylemeye inanın dilim varmıyor. Günlük çıkan yerel gazeteler bundan böyle hafta da üç gün çıkacak. Şu cümlenin ağısı ciğerime çöktü kaldı günlerce...
Gazetelerin daha çok yazanı daha çok okuyanı olsun istedim her zaman. Bu da benim bu hayatta ki aç gözlülüğüm.
Şimdi ben bu kadar aç gözlü iken, okumayalım yazmayalım, bilsek de bir bilmesek de, haberiniz olsa ne olmasa ne? sürünün bir parçası olup gidelim, boşverin gazete, dergi, kitap okumayı ama birbirimizin canına okuyalım diyemem ki...
Biz paçayı kurtarmanın derdine düştük bize ne sizden diyemem ki...
Hiç bir şey olmamış gibi, ucuz atlatmışız gibi davranamam ki...
Çoban ateşinin feri sönmüş bu yazısı birazda içini döken bir dertleşme yazısıdır.
Ağustos ayı gelirse 52.yaşını kutlayacak gazetemiz Uyanış'ın 26 yılına tanıklık etmiş bir çırak olarak, Uyanış Gazetesi, benim de ilk göz ağrım, okulum, kimliğim, hayallerim, ülküm, hürriyet aşkım, memleket sevdam, direnişim, kursağıma düşen helal aşım, kıymetlimin 4.evladı, kızıma bırakacağım çoban ateşi yazılarımın yüz akı..
Çok üzgünüm çok!
Hali hazır dünya düzeni içinde herşeye çok çabuk alıştığımız doğru. Belki buna da alışıp gideceğiz. Sonra Sezen'in şarkısında olduğu gibi "herşey bir anda anlamsız gelecek işte biz o gün tükeneceğiz"
Bir sonraki yükten kurtulmanın adımı ne olur bilemem ama yerde bir gazete kağıdı görsem eğilip aldığım, öpüp başıma koyduğum doğrudur. O yüzden çok üzgünüm. Mahalle bakkalına gazete almaya gidenlerin arkasından uzun uzun bakıp saygı duruşunda bulunan kalbim o yüzden bugün kaygı duruşunda.
Üzgünüm.
Küçüldük.
Nasıl büyük ve hicranlı bir laf...
Belki bu yazının hiç bir yararı olmayacak.
Bilmem ki yazmak görev midir hâlâ bu yangın yerinde.
İlahi rızanın kudretine elbette boynumuz kıldan ince, arayıp soranlarımıza, sırtımızı sıvazlayanlara, yaramızı üfleyenlere müteşekkiriz.
Ben yine de, patron bir gün paydos derse diye,
yeri de gelmişken, bugüne kadar gazetemizi kelime kelime okuyanlara, her cümlede emeği olanlara, birbirinden kıymetli köşe yazarlarımıza, Çoban ateşini yakarken desteğini her zaman hissettiklerime, tasarım ekibine, birlikte çalıştığım bütün iş arkadaşlarıma, matbaacısına, dağıtıcısına gazetemin gölgesine razı kalbimle, çok teşekkür ederim.
Kapısının önünü var gücüyle süpürmeye devam eden tüm meslektaşlarımın yaklaşan 10 Ocak Çalışan gazeteciler gününü şimdiden kutlar, emeklerine ve zihinlerine sağlık dilerim.
Dertleşirken ne dediğini bilmezmiş insan, dağıldım mazur görün. Üzgünüm.
Ne diyeyim yerimizi yönümüzü şaşmadan hayırlısı olsun.
Bir balıkçı ruhuyla 2019 sana da rastgele.