“Bana ne kaç dil bildiğinden!
İnsanlığın nasıl, yürekçen iyi mi?” der Cemal Süreya bir şiirinde.
Çoban ateşinin ana fikride budur aslında.
Hafta sonu Ermenek’te yaktığım çoban ateşi dilerim Karaman’ı da aydınlatmaya yeter.
Ciğerime dolan dağ havasıyla güzel Ermenek’i uzun uzun anlatmaktı niyetim. Fakat Uğur Başkan’ı anlatmak, zaten Ermenek’i anlatmak demekti benim için…
1999 yılında Milliyetçi Hareket Partisi’nden Belediye Başkanı seçildiği günden bu yana tanıyorum kendisini… Hatta bu tanışıklık güzel bir dostluğun bir adım ötesine geçerek abi kardeş bağı ile taçlandı bizim için…
Belediye Başkanlığı’ndaki üç dönemi, nasıl canla başla çalışıp çabaladığını, deyim yerinde olacaksa arı gibi çalışkanlığı her kesim tarafından biliniyor aslında. Bilmeyenlere bir selam bırakacak o manidar sözleri ise Ermenek’in semalarında dalga dalga yayıldı o gece…
Hani duymayan varsa diye,
Bende Çoban Ateşinde anlatmak istedim.
Ermenek Sıla Festivali her zaman olduğu gibi çok güzeldi. Emek veren herkese çok teşekkür ederiz. Festival konserleri, yapımı tamamlanan 5 bin kişilik şehir stadyumunda yapıldı. Emek emek kazıla kazıla yapılan stadyumu ve dağlarına yansıyan Atatürk siluetini görünce, benim için duygulanmamak mümkün değildi. İçimden milyon kere helal olsun Başkan dedim. Bu vesile ile huzurlarınızda da sesli söylemiş oldum. Üreten, gençliğine yatırım yapan, hizmet eden Başkan Sözkesen’den Allah razı olsun.
O gece gördüm ki, Ermenekliler de razı sizden.
Program açılışında Başkan Sözkesen bir barkovizyon hazırlayıp, hemşerilerine seçim taahhütlerini tek tek hatırlattı. Yaptıklarından değil yapamadıklarını, neden yapamadığının gerekçeleriyle bir bir anlattı. Yapamadıklarını anlatırken bile alkış aldı. Çünkü Ermenek O’na O Ermenek’e güvenmişti. İşte bu her yiğidin harcı değildi, gerisi lafı güzaftan başka bir şey değildi zaten…
Yolları, hizmet binaları, sanata, spora, doğa turizmine, eğitime, sağlığa yaptığı yatırımları tek tek anlatmaya inanın lüzum görmüyorum. ( Merak buyuranlar, açıp okusun) Çünkü O, söz verip de yapamadıkları için mahcup ve helallik isteyen şahane bir insandı. Yapamadıklarına alkışlarıyla “senin canın sağ olsun” diyen dağ gibi hemşerileri ise arkasındaydı.
Bunları neden mi anlatıyorum.
Uğur Başkan önümüzdeki seçimlerde artık aday olmayacağını söyledi. Hizmet süresinde sona yaklaşırken şehir stadyumu ismi tartışması belli ki Başkanı çok üzmüş.
Stadyuma Atatürk mü, Lütfi Elvan ismi mi verilecek tartışmalarına son sözünü söylerken Çoban Ateşi de iyi ki yanındaydı. Çünkü o sözleri Ermenek semalarında dalga dalga yayıldı…
Dedi ki;
“ Yıl 1071 Alparlsan, Anadolu’nun kapılarını Türk Milleti’ne açtı. Size öyle bir Vatan aldım ki, ebediyen sizin olacaktır” dedi. Yıl 1922 Gazi Mustafa Kemal Atatürk büyük taaruzla Anadolu’nun tapusunu ebediyen aldı. Alparslan geldik dedi, Atatürk gitmiyoruz dedi. Bu fıtratı ayrıştırmaya kimsenin gücü yetmeyecektir. Ülkemin adı Atatürk’tür, bu dağların adı Atatürk’tür, Cumhuriyet’in adı Atatürk’tür. Stadyumun adı Atatürk’tür.”dedi.
Çalışıp üreten, iyi ve doğru bir insan olmaya çalışmanın, hali hazırdaki dünya düzeninde maalesef yeri bu. Çok insafsız ve ezici bir his… Sevgili Uğur Başkan bunu hak etmiyor. O nedenle yazdım. Şimdi bilse bunları yazdığımı “yazmasaydın” der.
Başkan Sözkesen, programın açılışında emeğini hizmetlerini yad ettiği Devlet eski bakanı hemşerimiz Fikret Ünlü için hepimizden dua istedi. Sonra Ak Parti Genel Başkan Yardımcısı Lütfi Elvan’a yeni görevinde başarılar diledi ve hizmetleri için teşekkür etti.
Kimi kimden ayırmaya, ayrıştırmaya çalışıyorlar bilemem ama bildiğimi yazmak da benim boynumun borcuydu. Kimse Uğur Başkan’ın Atatürk sevgisini ölçmeye kalkmasın. Ölçmek isteyen varsa da, yerinden kalkma zahmeti gösterip Ermenek’e kadar gidip görsün derim.
O dağlar o taşlar kazıla kazıla hizmet görmüş, göremediği hizmetler için de ilçe halkından alkış almış. Siz bir kitlenin ilgisini çekmeye çalışırken, Başkan son hizmet günlerinde arı gibi çalışmaya, kalan işlerini bitirmek için ter dökmeye devam ediyor. Demem o ki, Ermenek’in hizmet ekibini sizin linç ekibiniz yıkamaz.
Boşuna uğraşmayın!