Çoban Ateşi/ Yasemin Küçükcicibıyık
Tarçın kokulu Dükkândan bir tatlı şifa almaya geldim…
Kekik kokardı anneannemin elleri ve ne zaman boğazımız ağrısa limon dilimlerinin üzerine karabiber serpiştirip tülbent içine dizer, boğazımıza sarardı. Kömür karası demliğin içinde ıhlamur kaynatırdı, bir kupa içtik mi iyileşiverirdik…
Ve hayatımızın lokman hekimi ninelerimizden öğrendik bütün bunları… Bitkilerin kökü, çiçeği, tohumu, kabuğu, yaprağı neye iyi geliri öğrendiğimiz anne ve ninelerimiz hayatımızın ilk aktarları oldu aslında ve kokusuna gizlenen bir lokmacık şifa, biraz da hüzün getirir bir tatlı tebessümle bardağın buğusunda…
Isparta gülü ile tatlanan yeşil çayımı limon kabukları taçlandırırken Turgut Uyar geliyor aklıma; ‘’…. Eylül toparlandı gitti işte Ekim filanda gider bu gidişle…’’ Ekim’le vedalaşıp Kasım’a hoş geldin derken tam da zamanıdır nane ile limon kabuklarının… Sevgiyle demlenen bir fincan bitki çayının yanında tarçınlı kurabiyeler hiç de fena olmuyor şu aralar… Pazar tezgâhlarını süsleyen mandalinalar kışın geldiğini iyiden haber vermeye başlarken, meyve kabuklarına gizlenen şifayı baharatlarla tatlandırmayı sevenler için, bu hafta keyifle okuyacakları bir yazı ile Çoban ateşimi yakıyorum. İçinizi ısıtacak afiyet bal olacak bu haftaki yazımın konusu hayatımızın vazgeçilmezi şifalı bitkiler ve baharatlar…
Elinin lezzet ayarını özlediğim kekik kokulu anneannemle başlayan bu hafta ki Çoban Ateşi köşemin konuğu ise, Ziraat Fakültesi Tıbbi ve Aromatik Bitkiler Teknikeri Dilek Akkuş, kısacası okullu bir aktar o...
Karamanoğlu Şifalı Bitkiler dükkânın sahibi Dilek Akkuş ile şahane bir sohbetimizin sunumu olan Çoban Ateşi bu hafta okurlarına bir tatlı şifa ikram edecek.
‘’…Dükkânımın kokusu olmadan yaşayamam…’’
Mesleğini sevenlerden Dilek Hanım… Bu hayat üzerinde insanın işine severek gidip gelmesi kadar güzel ne olabilir ki… 8 yıl önce açtığı Karamanoğlu Şifalı Bitkiler dükkânında huzur bulduğunu söyleyen Dilek Akkuş ‘’dükkanımın kokusu olmadan yaşayamam’’ diyor.
Ne zaman dükkânından içeri girsem o şahane titizliğine, tertip ve düzenine hayran kaldığımı hemen belirtmek istiyorum. Benim için bir tatlı huzurun adreslerinden Dilek Hanımın küçük mısır çarşısı…
Tarçın kokusu çağırırken sizi, kekik kokusunda demlenen anılarınıza, şifalı bitkilerin kök, çiçek, yaprak ve kabukları adeta göz kırpıyor size… Bir de gülen yüzü ile Dilek Hanımın müşterisi değil de misafiri gibi hissediyorsunuz kendini…
Ağzı kapalı kavanozlardaki otların ne işe yaradıklarını hemen öğrenmek istiyorum. Şifa kaynağı bitkiler ve baharatlar üzerine sohbet ediyoruz Dilek Hanımla…
Mesleğine gönül veren Dilek Akkuş ‘’Allah şifasını vermediği hiçbir hastalığı yaratmamıştır.’’
Hastalıkların Doktor tarafından takip edilen tedavi sürecinde bitkisel ürünler ile desteklenebileceğinin altını çizen Akkuş, tedaviye yardımcı olabilmemiz için bizim, önemle üzerinde durduğumuz dört şey var. Doğru teşhis, doğru bitki ve doğru zamanda toplanmış, kurutulmuş ve saklanma koşullarına dikkat edilmiş bitki...’’
Mesleğine gönül vermiş ve bütün yaşamını bunun üzerine kuran okullu bir aktar Dilek Akkuş… Hangi bitkilerin neye iyi geldiği konusunda uzmanlaşmış olmasının yanı sıra yıllardır sektör içinde kazandığı deneyim ve çeşitli konularda aldığı eğitim seminerleri ile müşterilerine adeta şifa dağıtıyor.
Hemen soruyoruz kendisine, en çok sorulan ilk üç şifalı bitki nedir diye…
Zencefil, ıhlamur ve adaçayı… Malum kışın en çok sorulan bitkiler bu muhteşem üçlüdür. Üst solunum yollarında faydası saymakla bitmeyen bitkilerdir.
Onu en çok mutlu eden şey ise müşterilerinin duası olduğunun altını çizen Dilek Akkuş ‘’ Allah(cc) şifasını vermediği hiçbir hastalığı yaratmamıştır. Pek çok müşterimizin bize dua ederek gelmesi, yaptığımız işin en güzel sonucu…’’ dedi.
Kilin Önemi…
Son yıllarda başta kozmetik dünyası olmak üzere hayatımıza giren kilin önemi ile birlikte evimizde kolayca hazırlayabileceğimiz bir güzellik bakım formülü istiyoruz…
‘’Biz küçükken annem kil ile çamaşır yıkardı. Yıllar sonra öğrendim ki aslında kil sadece temizlikte değil; cilt bakımında saç bakımında da kullanılıyormuş… Kil, mineral açısından oldukça zengindi, en yaygın satılanları ise beyaz kil ve yeşil kildir. İki yemek kaşığı kil içine birkaç damla buğday yağı, kayısı çekirdeği yağı, kuru ciltlerde susam yağı yağlı ciltlerde ise limon yağı ilave edilebilir. Bir miktar saf gül suyuyla çamur haline gelen kili cilde ağız ve göz açıkta kalacak şekilde sürüp kuruyana kadar bekletip ılık suyla durulayın sonuç tertemiz ve canlı bir cilt olacaktır.
Şüphesiz ağacın verdiği ilk ürün çok kıymetli, peki biz satın aldığımız ürünleri evlerimizde nasıl saklamalıyız?
Ben bitkileri cam kavanozda güneş ve ışık görmeyen rutubet ve nem olmayan bir dolapta saklanmasını tavsiye ediyorum. Uygun ortamlarda saklanmış olan bitkiler etken maddelerini kolay kolay kaybetmezler…
Yoğun iş günü sonunda kendini eve zor atanlar hangi bitkisel çay ile dinlenebilirler?
İşte bu tam benlik… Hemen hemen her gün eve gittiğimde bir bardak melisa ya da adaçayı içmeden yatamayanlardanım… Tabi tavsiyelerim bunlarla sınırlı değil bir su bardağı kaynamış suya bir kabuk tarçın, bir adet Isparta gülü bir tanede papatya ohhhh miss miss… Harika bir lezzeti ve içimi olan bir çay hem dinlendirici hem rahatlatıcı, ayrıca bir tavsiyem de bir çay bardağı sıcak suya yarım çay kaşığı zencefil çok az nane bir tanede papatya, balla tatlandırıp için, afiyet olsun. Bitki çaylarını çok sevdiğim için hepsinin ayrı bir lezzeti vardır ayrı bir haz verir.
Kadınlar en çok hangi soruya cevap arıyor…
-En çok bir kadın hastalıkları birde cilt bakımı...
Peki, erkeklerin en sıklıkla sorduğu bitki nedir?
-çokça çakşır kökü…
Güzellik için argan yağı, gerginliğimize sarı kantoron, soğuk algınlığına zencefilin iyi geldiğini sohbetimiz sırasında öğrenirken özellikle tarçınlı içecekleri seven birisi olarak Dilek Hanımın meşhur şerbet tariflerinden birini sizlerle de paylaşmak istedim:
Şerbet Molası
1 litre su için:2 kabuk tarçın,2 adet kök zencefil, 2 adet kök zerdeçal , 2 adet kök havlucan dört beş tane karanfil, beş altı tane tane yeni bahar , sekiz, dokuz tane kuşburnu karıştırıp yarım saat kaynatıp süzelim isteğe göre bal yada şekerle tatlandırıp sıcak sıcak bardağa katıp üzerine de ezilmiş ceviz serpip içelim tadına doyamayacağınız bir lezzet olacağından emin olabilirsiniz.
Aromatik yağlar…
Uyku öncesi rahat bir uyku uyumak isteyenlere kalorifer peteklerinin üzerine bir ıslak havlu ya da su bardağının içine damlatılmış lavanta yağının şahane mucizesini inananlardan birisi olarak hoş kokulu yağlarla ilgili sorularıma hemen geçmek istiyorum. Üst solunum yollarından muzdarip olanlar ne yapmalı peki…
Tıpkı lavanta yağını uyguladığınız şekilde okaliptüs yağını kullanabilirsiniz. Üst solunum yollarında nefes açıcı ve ortamın mikrobunu kırıcı özelliğinden dolayı astım bronşit hastalarının gece uyurken nefeslerinin tıkanmasını engeller. Burun tıkanıklığında ise çörek otuyla birlikte karıştırılıp burna damlatılırsa sinüslere çok iyi gelebilir.
Bir de yeni bebeği olanlar, ya da bebek bekleyen anne adayları için bir soru sorayım. En sık karşılaşılan gaz problemi için neler yapmalıyız?
Maalesef anne adaylarının en çok muzdarip oldukları bir konu bu… Ben annelerin içmesini tavsiye ettiğim bir karışım çayım var onu muhakkak tavsiye ediyorum yanı sıra bebeğe masaj yapılması için ada çayı yağı (acı elma ) çörek otu yağı badem yağı susam yağı rezene yağı gibi yağlarla da dıştan masaj yapılmasını muhakkak tavsiye ediyorum. Ayrıca muskat ve eğir kökü de gaz için oldukça faydalıdır.
Biz çocukken kekik yağını kesme şeker üzerine damlatıp bize yedirelerdi. Neye iyi gelir kekik yağı?
Oh maşallah maşallah … Kekik yağı çok acıdır onun için şekere damlatılıp kullanılır. Mide üşütmelerine iyi gelir, ısıtıcıdır, hazmı kolaylaştırır, idrar söktürür, vücuda kuvvet verir ve daha neler neler…
Sohbet sırasında gözüm ceviz kabuklarının bulunduğu kavanoza takılıyor. Hemen soruyorum ne işe yaradıklarını…
Ceviz kabuğunu kına malzemesi olarak satıyoruz...
Kınada kızıl tonu yakalamak isteyenlere Dilek Akkuş Formulü
Formülümüz bize kalsa müşterilerim buyursun gelsin biz hazırlayalım. Tabii ki şaka… Kınanın içine zerdeçal karıştırıyoruz, sadece kızıl değil tabi birçok renkte yardımcı olmaya çalışıyoruz, kına yakmak isteyen müşterilerime, kızıl kahve siyah isteğe göre malzeme veriyoruz.
Peki, siz ürünlerinizi alırken ve dükkânınızda saklarken nelere dikkat ediyorsunuz?
Allah’a şükür bitkilerimin çoğunu kendim toplatıyorum uygun koşullarda kurutturuyorum ithal gelen ürünlerde de yeni mahsul olduğuna emin oluyorum ve öyle alıyorum. Saklama koşullarım mika ya da cam kavanozlarda…
Biz bu ürünleri satın alırken nelere dikkat etmeliyiz?
Herkes bitkinin yeni eski olduğunu bilemez ama görüntüsüne bakarsa anlaşılabilir. Benim iş prensibimdir hiçbir zaman Allah’ın izniyle eski olan bir ürüne yeni diyerek satmadım. Müşterim sorduğu zaman gönül rahatlığıyla yeni ya da eski derim. Eski bitki yine uygun koşullarda saklandıysa bozulma olmaz tazeliğini her daim korur.
Dükkândan gözümü alamıyorum, daha bir yığın soru sormak geliyor içimden… Yulaf unu ne işe yarar, hatmi çiçeğinin faydaları nelerdir, tarçının kabuğu mu makbuldür, saç dökülmesine karşı neler yapmalıyız? Doğal cilt bakım ürünleri, bitkisel kapsüller, bitki sularının faydaları nelerdir? …vs.
Lokman hekimlik aslında her birimizin ruhuna bulaşmış, kendisine bu işi çok yakıştırdığımı belirttiğim sevgili Dilek Akkuş’a işinde ve yaşamında başarılar diliyorum.
Aktarlığı okulunda öğrenen Dilek Akkuş, eğitim hayatı boyunca hep bu dükkânı kurmayı hayal etmiş, Çoban Ateşi olarak bir inancın öyküsüne şahitlik ederken, bir tatlı şifa alıyoruz baharat ve bitkilerin kokusundan…
Müşterileri ile kocaman bir aile olmayı başarmış Karamanoğlu Şifalı Bitkiler dükkânından ayrılmak üzere iken pasta süslerine takılıyor gözüm…
Anlayacağınız bu dükkânda yok yok…
Son olarak âcizane bir Çoban Ateşi kış çayı tarifi ile bu hafta ki yazımı noktalamak istiyorum.
Bir adet limonu güzelce yıkadıktan sonra ortadan ikiye bölüyorsunuz. Yarısının suyunu bir cam kavanoza sıkıp yarısını minik minik dilimliyorsunuz. Üzerine keyfinizce bal döküp, bir çay kaşığı zencefil ilave edip bekletiyorsunuz. Bu karışımı 2 gün boyunca buzdolabında bekletebilirsiniz. Fincanınıza bir tatlı kaşığı karışımdan koyup üzerine sıcak su ilave edin. Afiyet bal olsun, sağlıkla güzel bir hafta geçirmenizi diliyorum…
Ben sözümü noktalarken son kez bir şey ilave etmek istediğini belirten sevgili Dilek Hanım;
Maşallah yasemin hanım meslek elden gidiyor sanırım… Verdiğiniz tarife bir şey eklemek istiyorum müsaadenizle: bir tane kabuklu limonu güzelce yıkayıp dilimleyerek cam kavanoza koyalım üzerine 100 ya da 150 gram taze zencefili de aynı şekilde dilimleyip üzerine ilave ettikten sonra bolca bal ile üzerini kaplayalım. Bir kaç gün öylece kavanozda bırakıp karıştıralım. Sonrasın da ise ister çayını için ister kaşık kaşık yiyin. Bu güzel sohbet için ben çok teşekkür ederim. Çoban Ateşi okurlarına bol sağlıklı günler diliyorum.