Çoban Ateşi/ Y. Küçükcicibıyık
Nezaket bu hayatta ne özlenilesi şey oldu? Peki, ne oldu da nazik insanlar olmaktan bu kadar kolay vazgeçtik. Nezaket öğrenilen bir şey midir? Ve daha birçok cevabı bize, bu hayat üzerinde nezaket deyince karşısında hızla koyduğum o güzel insanlardan birisi olan sevgi insanı, güzel dost Hatice Yalçın verecek. KMÜ Çocuk Gelişimi Programı Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Hatice Yalçın ile çocuklarımıza nezaket öğretmenin altın kurallarını sorduk. Nezaketli bir davranıştan duyduğumuz mutluluk, sanırım hiç bir şeyle ölçülemez. O halde, önce kendimizle başlamaya ne dersiniz?
ÇOCUKLARIMIZA NEZAKETİ NASIL ÖĞRETMELİYİZ?
Çocuklar biz yetişkinlerin aynasıdır. Söylediklerimizi, yaptıklarımızı tekrarlarlar. Daha da önemlisi hayata bakış açımızı, olayları değerlendiriş biçimimizi de kopyalarlar, bizi rol modeli alırlar. Kısaca onlar bizim ayak izlerimizi takip eder.
Nezaket, insanı insan yapan değerlerdendir ve insanlığa giriş anahtarıdır. Adab-ı muaşereti ilk kez çocuğa anne baba öğrettiği için ve okula gitmeden önceki dönemde çocuk aileyle daha fazla zaman geçirip temel tüm davranış biçimlerini aileden öğrendiği için, nezaketin çerçevesini aile oluşturur. Evde hep kaba konuşan ve incitici davranan bir anne/baba varken çocuk kibar olamaz. Ailesindeki kişilerin başkalarına saygılı davrandığını gören çocuk da başkalarına saygılı davranır. Çocuk elbette çevre ve medyadan da etkilenir ama zarafetin inceliklerini ailede öğrenir.
Anlatarak ve nasihat ederek nezaket öğretilmez. Çocuk zihni soyut kelimeleri anlamaz. Evde ve aileyle birlikteyken ne kadar çok saygı içeren davranış görürse, o kadar iyi öğrenir.
Çocukları küçük yaşlardan itibaren değer bilen, saygılı, nazik biri olarak yetiştirmek aslında pek de zor değil. Yeter ki bazı değerlerimizi çok erken yaşlardan itibaren vermeye başlayalım. İlginçtir ki çocuklar hep iyi davranışlara programlanmış şekilde doğuyorlar, bu da aslında işimizi kolaylaştırıyor. Biz yetişkinlerin tutumlarıyla ve anlık tepkileriyle o masum yavrucaklar bir sapığa da dönüşebiliyor, iyilik meleği bir insan da olabiliyor.
Peki, nezaketi nasıl öğreteceğiz?
Öncelikle aile içinde eşler arası uyum, nezaket ve çocuğa yaklaşım tarzına dikkat etmek gerekiyor. Kavga ederek değil, incitici söz söylemeden problemler halledilmeli ki, çocuk ev ortamında saygısızlığa şahit olmasın. Problemin bağırmadan ve hakaret etmeden konuşulduğunu gören çocuk, çözümlendiğine de şahit olmalı. Örneğin tartışma salonda başlayıp yatak odasında çözümlenmemeli... Çocuk, problemlerin nezaket çerçevesinde çözüme kavuşturulabildiğini görmeli.
Nezaket eğitimine daha bebekken başlanır. Nasıl mı? Yumuşak dokunuşlar ve nazik kelimelerle… Bebek saçınızı mı çekti? Asla bağırmayın. Yumruklarını nazikçe açıp şefkatle “saç çekmek yook” deyin, bu yeterli.
Beğendiğiniz bir davranışı yapan minik çocuğa “teşekkür ederim” derseniz, 2 yaşındaki bir çocuğu yanağından öpmek için ondan izin isterseniz, o da teşekkürü ve izin istemeyi öğrenir.
Yemek yerken görgü kurallarına uyan çocuğu zaman zaman takdir etmelisiniz. “Kaşığını düzgün tut, tabağını bitir” yerine “kaşığı ne güzel tutar benim kızım, tabağındakini bitirir benim yakışıklı oğlum” şeklinde olumlu motivasyon kullanmak çoğu zaman yararlı olur.
Eve gelen misafire “hoş geldin” dediğinde ya da misafire saygılı davranıp uğurladığında, beğeniyle tepki vermelisiniz. Ev içinde birinin odasına girerken her seferinde kapıyı siz tıklatmalısınız ki, o da bunu yapsın. Siz nazik ses tonuyla konuşmalısınız ki, o da öyle konuşsun.
Asıl önemli olan konu bunları birilerinin yanında değil, evde yalnızken öğretmektir. Misafir yokken, evdeki normal yaşantı içinde nezakete dikkat etmek gerekir.
Ayrıca başkalarının yanında görgü kurallarına uymayan bir çocuk asla utandırılmamalı… Böyle yapılırsa çocuk nezaketi de, görgü kurallarını da önemsemez, sadece öfke ve kin duyar, bunun da kimseye yararı olmaz.
Bazen çocuklar "hadi şu amcaya bir küfret" şeklinde argo konuşmaya zorlanıyor. Bilerek çocuğun eline sigara tutuşturup tiryaki yapmaktan farkı yok bunun… Aynı şekilde aile içerisinde "lan, hişt..." gibi kelimeler kullanmamaya da özen gösterilmeli.
3 yaşından sonra misafirliğe gittiği yerde eşyaları karıştırmasına, çiçekleri yolmasına, elindeki yiyecekle ortalıkta dolaşmasına, evdeki çocuklara vurmasına ya da koltukların tepesinde koşuşturmasına müdahale edilmeli. Misafirlikte vazo kırdığında ev sahibinin üzüntüsünü görünce “aman alt tarafı bir vazo, malı da pek kıymetliymiş” dememek gerekir. Küçük çocuklar dürtüleriyle baş başa bırakılamaz. Misafirliğe gitmeden oyun yoluyla sohbet edilip hangi davranışı yaparsa engelleyeceğinizi, hangi davranışlarına aferin diyeceğinizi konuşmak, bir anlamda gidilen yere gösterilen saygı ve nezaketi vurgulamak anlamına gelir.
Peki, her çocuğun olgunlaşma süreci aynı mıdır? Her çocuğun nezaketi ve saygıyı öğrenme süreci farklıdır. Bazıları bebeklikten itibaren nazenin, zariftir; bazıları ise geç yaşlara kadar sert ve bencillik içeren kaba davranışlar yapabilir. Nazik hareketlerin beğenildiği bir aile ve çevrede yaşayan çocuk, okula gitmeden saygılı davranışlara alışabilir. Çocuk okula başladıktan sonra zamanla akranlarını ve öğretmenlerini rol modeli alır. Okulda öğretmeni ve arkadaşlarına nazik davranmadığında olumsuz tepki alır ve zaman içinde nezaketin, teşekkür etmenin, özür dilemenin, kibar ve empatik davranışların her kapıyı açtığını gördükçe nezaketi alışkanlık haline getirir. Her çocuk farklı yaşlarda nazik biri haline gelir.
İşin sırrı, önce ev içinde birbirine saygılı davranmak… Çocuklarımızı seviyoruz. Onları herkesin seveceği zarif, nazik bir insan haline getirmek istiyorsak, şapkayı önümüze koyup saygılı, vefalı, nazik biri olmak için çabalayacağız.
Yrd. Doç. Dr. Hatice Yalçın