Ne yazacağımı bilemez oldum Leylam, sıdkım sıyrıldı. Eskiden olsa, birbirimizin sıyrıklarını bi üflerdik, bi el verirdik hiçbir şey yapamasak oturur birlikte dua ederdik. Şimdi ne söylesem boşa Leylam…
Biliyor musun Leyla, senin en güzel fotoğrafını hepimiz sosyal medya hesaplarımızda paylaştık altına da bize ait olmayan birbirimizden arakladığımız ışıklı bir cümle yazıp paylaştık. Sahi acın azaldı mı güzel yavrum?
Cuma ve cumartesi günü iki ayrı gurup senin için meydanlarda toplanmaya çalıştık. Neden bir kere de toplanamadınız diye sorma, ne söylesem boşa Leylam…
Bu arada senin için toplanmayı da beceremedik zaten…
Herkesin işi çoktu herhalde. Şimdi sana ne söyleyeyim bilemedim ki Leylam?
Keşke senin için toplanmak olsaydı niyetimiz…
Ağzımın ayarından korkuyorum Leylam, şuraya bir şeyler yazasım var yazmasına da, ben şimdi seni yazacağım, senin dışında bu yazıya bir ana fikir uydurmaya çalışanlar benim yazıma da tecavüz edecekler. Çünkü benim sıdkım sıyrıldı Leyla, üzgünüm Leyla, ne söylesem boşa Leyam…
Gittikçe her şeyin değeri azalıyor. Her şeye limon sıkma potansiyelimiz ise yükseliyor. Herkesin hayatı kendi akışında Leylam, senden öncekiler gibi senin ölüp gitmeni de yok saydık hepsi bu…
Ensar Vakfı zaten yüzümüzde bir kara, kimsenin vakti yok be çocuğum sizi anlamaya…
Her gün kaybettiğimiz bir insanlık sınavı içindeyiz.
Hani şair diyordu ya “Memleket isterim.
Yaşamak, sevmek gibi gönülden olsun;
Olursa bir şikayet ölümden olsun”
Kimsenin kimseye yok bi şikayeti Leylam, hoşlanmadığımız ne kadar gerçek varsa halının altına süpürmeye devam ediyoruz. Kokumuz çıktı da, gıkımız çıkmadı.
Bu arada senin için yerinden kalkıp gelen herkes var olsun. Özellikle ilk gün çağrıda bulunup Cumhuriyet parkında basın açıklaması yapan ADD Başkanı Ülkan Şanlıtürk, ikinci gün kent meydanında bir araya gelen kadınları yalnız bırakmadığını gördüm. Ne yalan söyleyim iki kişi de olsak bu bana yetti. Teşekkürler Ülkan Şanlıtürk.
Çünkü bizim en çok buna ihtiyacımız var, acıda birleşmeye.
Siyasete seni bulaştırmamaya,
Ölümden yana şikâyetimizi birlikte duyurmaya,
Birlikte güç bulmaya, yaramızı üflemeye…
Oysa senin bir bakışına, bir gülüşüne ölecek bir annen baban vardı. Özür dilemek de yetmez bilirim ama bütün kalbimle her gece sabır diliyorum.
Sonra dilime dolanan bir Neşet Ertaş türküsüyle, boğazımda bir yumruk acısıyla bilgisayarımın başına geçtim
“Mevlam ayrılık vermesin, ne söylesem boşa Leylam”