Atatürk bundan tam 101 yıl önce Kurtuluş Savaşı cephesinde karargâh çadırında, gaz lambası ışığında bir roman okuyordu.
Romanın adı “Çalıkuşu”
Feride’nin Anadolu’da başlattığı aydınlanma hareketinden çok etkilenen Gazi Atatürk Çalıkuşu Feride’nin cehalet ile mücadelesini bir gecede okur ve bitirir. Ertesi sabah yaverine şöyle seslenir:
“Paşalara haber ver hava kararınca karargâha gelsinler” (21 Ağustos 1922)
Paşalar, bir milletin kader anında Mustafa Kemal’in neler söyleyeceğine kilitlenir.
Gazi komutan haritaya eğilmeden önce paşalara ilk önce şunu söyleyecektir:
“Dün gece Çalıkuşu’nu okudum. Reşat Nuri Bey ihmal edilmiş Anadolu’yu ve genç bir hanım öğretmenin yaşadığı zorlukları ne güzel anlatmış. Sizlerin de okumasını isterim”
***
Türk milletinin kaderine etki edecek büyük taarruzun nasıl yapılacağının anlatıldığı o gecede bir gaz lambası ışığından süzülüp gelen Feride’de vardır. Varlığı pek çok kadın için edebi bir dayanak ve ilham olmaya devam edecektir.
Ve savaş bittiğinde Gazi Mustafa Kemal Atatürk kütüphanecisi Nuri Ulus’a bir sandık uzatarak şöyle diyecektir “Kurtuluş Savaşı’nı bu sandıktaki mermilerle kazandık. Kitaplarımı bu sandığa koy asıl savaşımız şimdi başlıyor.”
Peki, Biz o cepheye sahip çıkabildik mi?
Yüzyıllardır cehaletle savaşımız devam ediyor. Görünen o ki kolay kolay da bitmeyecek. Uzağa gitmeye gerek yok. Geçtiğimiz günlerde Saray Holding Seka-Sar Vakfı ve Kartap işbirliği ile düzenlenen Bekir Sıtkı Erdoğan’ı Anma Gecesi’nin düzenlediği salonda halâ nelerle savaştığımızı görmek inanın hiç birimizin yüzünün akı değil…
Bu arada Saray Holding SE-KA-SAR Vakfı, Kartap, İlesam Karaman Temsilciliği, Karaman Kültür ve Sanat Topluluğuna çok teşekkür ederiz. Ellerinden gelenin en iyisi ile organize olmaya çalışmışlardır. İnanıyorum ki önümüzdeki yıllarda daha iyisi yapılacaktır. Hepimizin eksik olduğu yer var, iyi olduğu yer var… Güzel olan birbirimizi tamamlamaktı. Kendi adıma gecede sunuculuk yapmak benim için bir onurdu. Bu anlamlı gecenin gerçekleşmesinde ucundan tutan herkese teşekkür ederiz. Program akışında ismini anons edemediğim tüm şair büyüklerim ve dostlar mazur görsünler. Bu konuda bir kasıt aranmasın lütfen, zira bu duygu bizim bu toprakların sertliğinde çiçek açmamızı engeller sadece…
Rağmen değil sayelerinde diyeceğimiz nice kültür ve sanat akşamlarına ihtiyacımız olduğunu görmek ise ayrıca güzeldi. Anlaşılan o ki; önümüzdeki yıllarda İl Milli Eğitim ve Kültür Müdürlüklerine çok iş düşüyor. Zira günlerce anma etkinlikleri icra edilse; Ne Bekir Sıtkı Erdoğan’ı, Ne Kazım Karabekir Paşa’yı, ne de Yunus Emre’yi anlata anlata bitirtemeyiz.
Herkesin bir etki alanı var kuşkusuz, daha iyilerinin yapılacağına inancımız sonsuz…
Yüz yıl önce barakadan bozma bir çadırdan gelen gaz lambası aydınlığına bir ömür yetmeyeceğini bilsem de; Bugün 57.yılına giren Uyanış Gazetesi’ndeki bu dört çizgili köşede benim karargâhım... İyiyi ve doğruyu üretmeye, içimdeki can şenliğini beslemeye kendi köşeme çekilerek devam edeceğim. Bazen bir gaz lambası aydınlığı, bazen bir çoban ateşi, bazen bir olimpiyat meşalesi ile karanlıkları aydınlatmak için yola çıkanlar asla ve asla yorulmazlar.
Parola daima belli!
“Türk’ün Malazgirt’i ve 30 Ağustos Zaferi kutlu olsun”