Hani derler ya; “Fıkra Gibi/Tam Fıkralık Olay”, “Olmazsa Yaşayamam” diye başlayan ve sanki bazı olayların ve işlerin fıkraya konu olacak şekilde yaşandığını anlatmak için kullanılan sözler. İşte bu sözler Karaman için de birçok olay içinde kullanılsa yeridir.
Pek çok konu var ama ben size en son bir olay ile ilgili yaşanan bir konudan bahsetmek istiyorum.
Yaklaşık 10 gün önce Gazi Kültür Merkezinde görevli/çalışan personel Öğretmenevi’den gelen yemekleri yedikten sonra rahatsızlanarak yaklaşık 10 kişi hastanede tedavi görüyor ve bir kişi kronik rahatsızlığı nedeni ile de Konya’ya sevk ediliyor, birkaçı da hala hastanede tedavileri sürerken diğerleri ayakta tedavi ediliyor.
İşin ilginç tarafı ise aradan bir hafta geçtikten sonra İl Milli Eğitim Müdürlüğü ilginç bir açıklama yapıyor.
“Söz konusu merkezde doğrudan bir yemek hizmeti verilmemekte olup, ilgili personelin Öğretmenevi’nden temin edilen yemekleri tüketmesi sonrasında gelişen sağlık şikâyetlerinin yaşandığı yönünde tarafımıza ulaşan bildirimler üzerine, Karaman İl Millî Eğitim Müdürlüğü ile İl Tarım ve Orman Müdürlüğü tarafından gerekli inceleme ve denetim çalışmaları başlatılmıştır.”
Siz ne anladınız bilmiyorum ama Milli Eğitim Müdürlüğü’nün bu açıklaması sanki fıkra gibi.
Gazi Kültür Merkezi Yönetimi Kimindir?
Tabii ki Öğretmenevi Müdürlüğü’nün.
İyi de oradaki personelin yemeği nereden gelecek?
Milli Eğitim Müdürlüğü’nün ‘İlgili Merkeze doğrudan yemek hizmeti verilmiyor, ilgili personelin oradan temin ettiği yemekten’ demesi ne kadar mantıklı?
Şimdi ortada suçlu kim?
İlgili personelin Öğretmenevi’nden yemek istemesi ve kurum olarak o merkeze doğrudan yemek hizmeti verilmemesi Öğretmenevi’ni ve ilgililerin sorumluluğunu ortadan kaldırır mı?
Burada bağlı olduğu kurumun yemek servisinden sözde personelin yemek istemesi ile personel mi suçlu?
Bu arada başka kişi ve kurumların bu olayla ilgili sessiz kalmaları da manidar. Acaba bir işlem başlatıldı mı? Bilmiyoruz.
Dediğim gibi tam da ‘Tam Fıkralık, Sahipsiz Memleketim Manzarası”
Alıştık artık ‘Olmazsa yaşayamam!’
Bir fıkra ile yazımı bitireyim.
Türk mizah sanatının ustası İncili Çavuş bir suç işler ve Kralın huzuruna getirilir.
Kral; “Bak İncili seni ancak bir şartla affederim. Öyle bir kabahat işleyeceksin ki, daha sonra dilediğin özür kabahatinden büyük olmalı. İşte seni o zaman affedebilirim.”
Bir müddet daha sarayın bahçesinde oturan Padişah ve İncili salona geçmek için saraya doğru yürürler. Önde Padişah arkada İncili. Tam sarayın merdivenlerine gelince İncili Çavuş Elindeki feneri söndürür ve Padişah'ın omuzuna elimi atar.
Padişah: -Sen ne yaptığını sanıyorsun, küstah herif, diye çıkışır:
İncili Çavuş: -Çok affedersiniz Hünkârım, sizi bir an için Hanım Sultan zannettim.
Yorumlar
Kalan Karakter: