“Türk
çiftçisinin kabiliyet ve başarısının beylik laflardan ibaret olmadığının,
verilecek küçücük destekle büyük başarıların elde edilebileceğinin ispatı ise
BUGÜN,
BİNLERCE İŞLETMEDE ÇARKLARIN DÖNMESİNİ SAĞLAYAN ÇİFTÇİLERİN GÜNÜ
Bütün dünyada çiftçiler günü olarak kutlanan 14 Mayıs Dünya Çiftçiler Günü dolayısıyla bir mesaj yayınlanan 25. ve 26. Dönem AK Parti Karaman Milletvekili ve PANKOBİRLİK Genel Başkanı Recep Konuk, “bugün Dünya Çiftçiler Günü.Gözden ırakta çalışıp, üretenlerin günü bugün. Yaptıkları işin kıymeti pazarda, tezgâhta, rafta bulunamadığı ya da fiyatlar dalgalanınca anlaşılanların günü bugün. İstisnaları dışında alışverişte ürünlerini herkesin gördüğü, ancak bedenleri ile nasırlı elleri, kavruk alınları ile ürünlerinin başında arz-ı endam edemeyenlerin günü bugün. Bugün, her eve ürünleriyle girenlerin günü. Bugün tarlaya bir tohum atarak, bir fide dikerek, meraları, ağılları canlandırarak, üretim zincirini hareketlendiren, binlerce işletmede çarkların dönmesine, milyonlarca insanın istihdam imkânına kavuşmasına, mutfakta tencerenin, masada tabakların boş kalmamasını sağlayanların günü bugün. Bugün bizim günümüz, topraktan bereket üretenlerin günü. Biz, bize adanmış bugünü, bize en kıymetli hediyeyi, bereketini sunan toprağımızla, merada yaylada hayatı bölüştüğümüz kuzular, buzağılar, civcivlerle hem işimiz hem can yoldaşımız canlarla, işimizin başında, iş başında kutluyoruz çiftçiler gününü, her yıl yaptığımız gibi.Ancak bu sene kutladığımız çiftçiler gününün her seneden farklı olduğunun da farkındayız. Bu sene kalabalıklarla fiziki mesafemiz aynı olsa da gönül köprüsünün kısaldığını, gözlerin bu sene bizi aradığını, bizim tarladaki gayretimizin her seneden daha çok merak edildiğini, bilek gücümüz için uzaklarda duacılarımızın olduğunu biliyor, gazetelerdeki, internetteki destek mesajlarını okuyoruz. Bu sene tüm dünyayı etkileyen salgın, dünyadaki bütün milletlerin ve bütün insanların hayatın idamesi için nelerin ihmal edilemeyeceğine dikkat kesilmesine vesile oldu. Tıpkı sağlık hizmetleri, güvenlik hizmetleri, devletin organizasyon gücü gibi gıda arzının da hayati önemi tartışmaya kapalı bir şekilde üstünde mutabık kalınan bir husus oldu. Geçtiğimiz yıllarda bazı çevrelerce sıkça dile getirilen, ülkemiz tarım sektörü ve çiftçisine yönelik, pahalı üretiyoruzdan, ithal ürün daha ucuza uzanan, çiftçinin ekonominin sırtında yük olduğuna kadar varan haksız eleştiriler, ithamlar hem gündemden düştü, hem de o söylemlerin felakete davetiye olduğu bu süreçte anlaşıldı. Pandemi sürecinde devletlerin aldığı ilk önlemlerden biri gıda ve tarım ürünleri ihracatını durdurmak ya da kontrol altına almak oldu. Niçin? Hastalığın yanı sıra açlıkla, yoklukla boğuşmak zorunda kalmamak için. Televizyonlarda, gazetelerde gördük, salgın önce marketlerdeki gıda reyonlarını vurdu. Sokaklarda, meydanlarda hayat yavaşladı ancak beslenme ihtiyacı aynı şekilde devam etti, bundan sonra da şartlar ne olursa olsun gıda talebi artarak devam edecek. Bu insan doğasının dayattığı bir mecburiyet” diye konuştu.
ÇİFTÇİNİN
ROLÜ VE ÖNEMİ HİÇBİR MESLEK ERBABININ ROLÜ VE ÖNEMİNDEN DAHA AZ DEĞİLDİR
Amerikalı Psikolog Maslow’un, insan ihtiyaçlarını 5 basamaklı bir piramitte sınıflandırdığını belirten Başkan Konuk, “ihtiyaçlar hiyerarşisi diye tanımlanan bu sınıflandırmada, insanlar birinci basamaktaki ihtiyaçlarını gidermeden, ikinci basamaktaki ihtiyaçlarını gidermeyi düşünmezler bile. Nitekim ilk iki basamaktaki ihtiyaçlar giderilmeden, 3, ilk 3 giderilmeden 4, ilk dört karşılanmadan 5’nci basamak ihtiyaçları gidermeye çalışmaz insanlar. Maslow’un piramidinde birinci basamak insanın fizyolojik ihtiyaçlarıdır. Nedir bunlar? Su, hava, besin, uyku vb… İnsanlar hayatta kalmalarını sağlayan bu ihtiyaçlarını karşılayabildikleri takdirde diğer ihtiyaçlarını karşılamayı düşünebilirler. İkinci basamak güvenlik ihtiyaçlarıdır. İş, beden, ahlak, aile, sağlık bu basamaktadır. 3’ncü basamak arkadaşlık, çeşitli sosyal ilişkileri ve aktiviteleri kapsayan sosyal ihtiyaçlardır. 4’üncü basamak saygınlık, 5’inci basamak kendini gerçekleştirme ihtiyaçları şeklinde sınıflandırmıştır insan ihtiyaçlarını Maslow. Ekonomistler ise insan ihtiyaçlarını zorunlu ihtiyaçlar, zorunlu olmayan ihtiyaçlar ve lüks ihtiyaçlar şeklinde sınıflandırmaktadır. Pek tabiidir ki, zorunlu ihtiyaçların içinde beslenme yine hava su gibi bu gurubun ayrılmaz parçasıdır.Adına ister fizyolojik, ister zorunlu ihtiyaç diyelim insanların hayatta kalabilmesinin olmazsa olmazları arasında sayılan sınırlı ihtiyaç başlıklarından biri beslenme ihtiyacıdır. Yani gıdadır. Yani tarımsal ürünlerdir. Yani bitkisel ve hayvansal ürünlerdir. Bu ürünleri de her insanın kendi besin ihtiyacını kendisinin karşıladığı avcı toplayıcı toplumlardan sonra yerleşik hayata geçiş ile birlikte yaklaşık 11.000 yıldır, toplumsal iş bölümü çerçevesinde çiftçiler üretmektedir. Yani, modern toplumlarda iş bölümü çerçevesinde doktorun, avukatın, eczacının, mühendisin, öğretmenin, işadamının, tüccarın, bürokratın, genel müdürün, danışmanın, sporcunun, fırıncının, aşçının, terzinin, şoförün, makinistin, kaptanın, pilotun, berberin, tezgâhtarın, garsonun, sporcunun, ressamın, haber spikerinin, gazetecinin, bankacının rolü ve önemi neyse çiftçinin de rolü ve önemi hiçbir meslek erbabının rolü ve öneminden daha az değildir. Hatta diğer mesleklerin gelişimi ve uzmanlaşmanın çiftçilerin kendilerine yeter miktardan daha fazla gıda ürünü üretmesi ile mümkün olduğu düşünülürse, çiftçiliği diğer mesleklerin atası olarak nitelemek hiç de abartı değildir” ifadelerini kullandı.
MİLYONLARCA
ÇİFTÇİ VE AİLESİDİR TARIM SEKTÖRÜ
Zamanımızda modern ekonomilerin sektörler üzerinden
sınıflandırıldığını aktaran Başkan Konuk, “sanayi, hizmetler, tarım gibi üç ana
sektör altında ekonomik hayat özetleniyor. Hatta bir ülkenin ekonomisinin
gelişmişlik düzeyi değerlendirilirken sanayi ve hizmetler sektörü üzerinden
değerlendirme yapılıyor, tarım sektörü bu fotoğrafta leke gibi takdim ediliyor.
Hâlbuki gelişmiş ekonomilerin tamamında kalkınmanın ilk adımı tarımsal
üretimdeki sıçramanın eseridir ve gelişmiş ülkelerin birkaç istisna dışında
tamamının tarımsal üretimi ülke ekonomisindeki paylarından bağımsız olarak hala
çok güçlüdür. ABD bugün dünyanın en büyük tarım ürünleri ihracatçısıdır mesela.
Hollanda, arazi varlığı ile orantılanamayacak bir gıda ihracatçısıdır. Çin’in hikâyesinde
1970’li yılların sonu, 80’li yılların başında tarımsal üretimde yakaladığı
sıçrama başroldedir. Sanayi devriminin beşiği İngiltere 18’inci yüzyılda çiftçi
başına tarımsal üretimini katlayamasaydı, sanayi toplumuna şüphesiz aynı hızda
dönüşemezdi. Bu durum bugün içinde geçerlidir. Ekonominin gücü, tarım
sektörünün verimliliği ve üretimdeki gücü ile orantılıdır. Çünkü tarım sektörü
bir yandan diğer sektörler için gıda güvenliği teminatı oluştururken diğer
yandan da oluşturduğu artı değer ile ekonominin sıfır maliyetli kaynak biriktirmesini
sağlar. Tarım sektörü ürettiği ürünler ile onlarca alt sektörde çarkların
dönmesini, binlerce insanın elinin ekmek tutmasını sağlar. Ama bu işlevsel
yönünden daha önemli olan husus tarım sektörü buğdaydan, ayçiçeğinden, sütten,
besiden, üzümden, elmadan oluşmaz. Tarım sektörü milyonlarca insan demektir. Milyonlarca
insanın çalışması, işi, emeği, tecrübesi, birikimi, geçimi demektir.
Milyonlarca çiftçi ve ailesidir tarım sektörü.Tıpkı diğer meslek mensupları
gibi, yani tüccar, iş adamı, genel müdür, sanatçı, memur, doktor, polis, asker
gibi acıkır, doyar, üzülür, sevinir, endişelenir, rahatlar, giyinir, başını
sokacak bir eve ihtiyaç duyar, hastalanır, iyileşir, güler, ağlar, terler,
özellikle terler, çocukları okula gider, oyuncak ister, aş ister, evlenir,
yaşlanır, dinlenmeye o da ihtiyaç duyar, yazar, okur, türkü söyler, gezer. Yani
diğer meslek mensuplarının zorunlu ihtiyaçları onun da ihtiyacıdır, sosyal
ihtiyaçları onun da ihtiyacıdır. Ve toplumsal iş bölümü çerçevesinde tüm diğer
sektörlerdeki insanlar gibi ülkeler kendi işini hakkıyla yapan çiftçilerinin
zorunlu ve zorunlu olmayan ihtiyaçlarını hakkıyla karşıladığı oranda sosyal
adaleti tesis eder, o zaman daha da güçlü olurlar.Diğer meslek mensupları gibi
her bir çiftçinin de mesleki itibarı en üst düzeydedir ve yaptığı işe ve
ürettiği ürüne saygı beklemek O’nun hakkıdır, bizim hakkımızdır. Tarımsal altyapı ile ilgili meselelerimiz,
destekleme politikalarımız, fiyatlama problemlerimiz hepsi teferruattır ve bu
teferruatların tamamı tarım sektörünün, dolayısıyla çiftçinin ekonominin asli
unsurları arasında hak ettiği yerde olmasıyla çözümü çok basit olan
hususlardır. Salgın sebebiyle de olsa bu
sene tarımsal üretimin önemine dair bir mutabakat zemini oluştu. Şimdi sıra
bunu sözden uygulamaya taşımakta, yağmur kesilince şemsiyeyi unutmamakta,
unutturmamakta.
Kaldı ki, dünyanın seyri öznesinde çiftçi olan ve onun üretimini önemsemeyi, onun ürettiklerine kıymet vermeyi gerektiren bir seyirdir. Geleceğin dünyasında stratejik önem atfedilen sektörler sıralanırken sayılan üç-beş sektör arasında, sıralamayı yapanların bakış açısına göre bazıları değişse de değişmeyen tek sektör gıdadır.Çiftçi isegıda üretim zincirinin ilk halkasındadır ve herkesin malumudur ki, tarımsal üretim olmadan gıda üretimi ve gıda güvenliği konuşulamaz. Arazi varlığı, iklim yapısı, sahip olduğu endemik tür zenginliği ile dünyanın tarımsal üretim için en şanslı ve Yüce Allah’ın bahşettiği en bereketli coğrafyalardan birine sahip ülkemizi geleceğin dünyasında kuvvetli, kudretli, zengin ve itibarlı konuma taşıyacak bir diğer avantajı ise bu potansiyeli harekete geçirecek kabiliyet ve nitelikte insan kaynağına sahip olmasıdır. Bugün kendisine atfedilmiş özel günü üreterek kutlayan Türk çiftçisi bu potansiyeli harekete geçirerek, ülkemizin geleceğini inşa edecek, ülkemizin zenginliğine zenginlik katacak, evlatlarımızın tabağındaki yemeğin miktarını ve kalitesini arttıracak, elindeki lokmaya sahip çıkacak, gıda güvenliğimizin teminatı olacak idrake sahiptir ve bunu gerçekleştirebilecek kudrettedir” dedi.
TÜRK
ÇİFTÇİSİ, OMZUNDAKİ YÜK HAFİFLETİLDİĞİNDE NELERİ BAŞARABİLECEĞİNİ KENDİ İNŞA
ETTİĞİ SANAYİ TESİSLERİYLE İSPATLADI
Başkan Recep Konuk, 14 Mayıs Dünya Çiftçiler Günü mesajını
şu cümlelerle tamamladı: “Türk çiftçisinin kabiliyet ve başarısının beylik
laflardan ibaret olmadığının, verilecek küçücük destekle büyük başarıların elde
edilebileceğinin ispatı ise Pancar Kooperatiflerinin son dönemde tarım ve
tarımsal sanayide gerçekleştirdikleridir. Özelde pancar, genelde Türk çiftçisi
omzundaki yük hafifletildiğinde, toprakla ve pazarlarla arasına örülen duvarlar
kalktığında neleri başarabileceğini kendi inşa ettiği sanayi tesisleriyle
ispatladı. Kendi üretimini teminat altına alabileceğini, en önemlisi de küresel
ekonomik sistemde rekabetçi yapısı ile dünyayla yarışabileceğini gösterdi. Ve
bu organizasyon 365 gününü çiftçiler günü ilan ederek, çiftçinin omzundaki
tarım dışı yükleri kaldırmak, üretimde sürekliliği ve sürdürülebilirliği
sağlamak, tarım sanayi entegrasyonunu tesis ederek dünya ile rekabette Türk
çiftçisini avantajlı hale getirmek için çalışıyor. Tarımsal Ar-Ge ile tarımın
geleceğine yatırım yaparken, yeni tarım teknik ve teknolojilerini ülkemize
kazandırıyor. Bu tesisleri ve örnekleri çoğaltmak elimizdedir. Artan her tesis
daha çok ürün, daha çok üretim, daha çok kazanç demektir. Artan her tesis, alın
teri kurumadan emeğin karşılığını aldığı, üretimin mübarek sayıldığı, ekerken
ve biçerken emeğin boşa gideceği endişesinin asla taşınmadığı ve merkezinde
Türk çiftçisinin yer aldığı bir iddiayı realize etmektir.
İçindeyiz ve biliyoruz bu toprakların Türkiye’yi dünyanın en
gelişmiş ekonomik güçlerinden biri yapacak potansiyeli var. Ve bu topraklar
kendisini sevgiyle işleyenlere bereketini sunmakta, cömert ve şefkatli
davranmakta gani gönüllü. Ve bu toprakların bereket ve cömertliğini zenginliğe
dönüştürme kabiliyeti ve tecrübesi de Türk çiftçisinde var.
Bugün tarım sektörünün en uzağında olanlar da unutmamalı ki,
Cumhuriyetimiz kurulalı daha yüz yıl olmadı. O yılların Türkiye’sinin en önemli
üretim kalemi tarım ürünleridir ve istihdamın % 90’ı tarımdadır.
Bugünün işadamlarının, mühendislerinin, doktorlarının,
akademisyenlerinin, gazetecilerinin, sanatçılarının, siyasetçilerinin akla
gelen her meslek mensubunun pek çoğu buğday, pancar, pamuk, tütün parasıyla,
kısaca üretimden arttırılarak ayrılan parayla meslek sahibi oldular.
İstisnaları dışında bizim ülkemizin her ailesi birkaç kuşak öncesinden
çiftçidir. İşte bugün kutlanan dünya çiftçiler günü hala topraktan ve üretimden
kopmayanlara ithaf edilen bir gündür. Onlar, şehirlerde yaşayan ve başka
sektörlerde çalışanların sılada bıraktıkları, akrabaları, komşularıdırlar.
Onlar, birçok mesleğin ve sektörün filizlenmesini sağlayan işi yapmaya devam
edenlerdir. Onlar, hala topraktan değer üreterek, üretim zincirini başlatıp
katma değer oluşmasını sağlayarak, başka şehirlerdeki ve başka sektörlerdeki
akrabalarının, komşularının kazanç kapılarını aralayanlardır. Onlar ürettikleri
ile değer zincirini başlatan, kürsüdeki hocadan, ameliyathanedeki doktora
hemşireye, sınırdaki askerden, sahnedeki sanatçıya kadar her meslek ve sanat
erbabının gıda ihtiyacını dert etmeyip işine odaklanmasını sağlayanlardır. Uzak
köylerde olsalar da her gün ürettikleriyle ülkemizin her hanesindedirler.
O nedenle bugün sadece hatırlama günü değil, bugün
vesilesiyle daha çok üretebilmeleri için üretenleri yüreklendirme günüdür.
Bugün çiftçilerin kendi başlarına çözemeyecekleri daha çok üretebilmelerinin
önündeki meseleleri çözmek için adım atma günüdür. Bugün, toplumsal iş
bölümünde kendi işini yıllardır eksiksiz yapanlara hem teşekkür hem de
yaptıkları işin hakkını hakça teslim etmek için yapılabileceklere odaklanma
günüdür. Bugün salgın günlerinde de tarlada olan ve bu süreçte de ülkemizde
market raflarının, pazar tezgâhlarının boş kalmasına müsaade etmeyen, zorunlu
ihtiyaç olan gıdaya erişimde ülkemizin hiçbir köşesinin zorluk yaşamamasını
sağlayan ve kendi özel günlerini yine üreterek kutlayan çiftçilere
zorunluluktan değil gönülden teşekkür günüdür.
Tarımı güçlü, çiftçisi mutlu bir ülkenin geleceğe
dair umudunun daha güçlü, ufkunun daha aydınlık olacağına dair sarsılmaz
inancımızı ifade ederek, tüm üreticilerimizin 14 Mayıs Dünya Çiftçiler Gününü,
bereket ve bolluk dileğiyle kutluyorum.” dedi.
Yorumlar
Kalan Karakter: