MHP BELEDİYE BAŞKAN ADAYI ALİ PINARBAŞI
“KARAMAN’A HİZMET ETMEK, BENİM İÇİN BİR İBADETTİR…”
Ali Pınarbaşı neden aday olduğunu Uyanış’a anlattı:
Haber, Röportaj; Y.Cicibıyık
“Karaman’a şehrül eminliğe talip olmak zor bir imtihan. Çok düşündüm...”
Seçim broşürlerinde okuduğumuz özgeçmiş ile kişiyi ailesinden dinlemek çok farklı bir şey… Hani içimizden biri derken, ne kadar bizden biri diye kapısını çaldığımız Pınarbaşı ailesi, içten bir gülümseme ile açıyor evinin kapısını Uyanış Gazetesi’ne…
Ali Pınarbaşı, 1954 yılında, Karaman’n Yollarbaşı kasabasında bir çiftçi ailenin oğlu olarak doğdu. İlkokulu Yollarbaşı kasabasında, ortaokul ve lise’yi Ereğli’de okudu. 1972’de yükseköğrenimini yapmak üzere İstanbul’a gitti. Üniversite tahsilini İstanbul Hukuk Fakültesi’nde tamamladı. 1976 yılında Karaman’da Avukatlık stajına başladı. 1977-87 yılları arasında Karaman’da Avukatlık yaptı. 1983yılında ANAP’ta siyasete girdi.
Sonrası….
Anlatacak çok şeyi var aslında… Ali Pınarbaşı’nın, o yıllarda hayalini kurup inandığı bir tek şey vardır ki onu meclise taşımak tek isteğidir: “Karaman’ı il yapmak”
“Verin Ali’yi, alın Vali’yi”
1987 milletvekili seçimlerinde merhum Turgut Özal’ın “verin Ali’yi, alın Vali’yi” sözü üzerine Anavatan partisinden parlamentoya girer. Karaman ile ilgili başarılı çalışmalara imza atar. Ali Pınarbaşı’nın adı, Karaman’ı il yaptıran milletvekili olarak Karaman tarihine geçer ve böylece siyasetteki şöhretini yakalar Pınarbaşı…
Ali Pınarbaşı o günleri anlatırken gözleri parlıyor çoğu zaman. Eşi Nurzade Pınarbaşı ise duygulanıyor ve söze giriyor “o günler bizim için çok kolay günler değildi aslında…” sonra sararmış gazete kupürlerini çıkarıyor.
“Ve türban Çankaya’da”
1989 yılı Hürriyet Gazetesi manşetinde “Ve türban Çankaya’da” yazıyor. Altında Nurzade hanımın, Çankaya resepsiyonunda merhum Turgut Özal ile fotoğrafı yer alıyor. Türbanlı eş gerilimini yaşayan ilk siyasetçi eşi Nurzade Pınarbaşı, o dönemin pek çok siyasi olayına tanıklık eder.
Bunca yıllık siyasi ve idari tecrübeleri olan bir isim Ali Pınarbaşı…
“Memleketine dönüp yerleşen tek milletvekili”
1987-89 yılları arasında Anayasa komisyonunda, 1989-91 yılları arasında Adalet komisyonunda görev aldı. Milletvekilliği görevi sona erince de Karaman’a dönüp gelmesi ve memleketine yerleşmesi ile yine adından sıkça söz ettirdi.
PINARBAŞI AİLESİ EVLERİNİN KAPISINI AÇTI
Anne Emine Pınarbaşı “Oğlum mazlum ve dürüst…”
Eşi Nurzade Pınarbaşı “Bizi muhannete hiçbir zaman muhtaç etmedi, çok iyi bir aile reisi…”
Kızları Emine ve Tahire Merve “Dünyanın en mükemmel babası…”
Sözleştiğimiz saatte Yunus Kent Borsa sitesindeki evinde buluşuyoruz Ali Pınarbaşı ve ailesi ile…
Annesi, eşi, çocukları ve torunları ile birlikte açıyor kapıyı Ali Pınarbaşı…
Önce kendisinden dinliyorum özgeçmişini…
Sonra soruyorum kendisine, Karaman’a geldikten sonra neler yaptınız?…
“ Biz zaten toprak çocuğuyuz. Ziraatla uğraşmaya başladım, Aşık Veysel’in de dediği gibi bu hayat üzerindeki en sadık dosttur toprak… Biraz kenara çekilip dinlenmeye ihtiyacım vardı. Dinlenirken de Karaman’a faydalı olmaya devam ettim. Modern elma bahçeliği üzerine ciddi araştırmalarım ve uygulamalarım oldu. Karaman elmasını nasıl Karaman’ın incisi haline getiririz çok düşündüm.”
Peki neden Karaman’a döndünüz?
“Laf olsun diye demiyorum, ben gerçekten Karaman sevdalısıyım. Beni yakinen tanıyanlar bunu çok iyi bilirler. Milletvekilliği görevim sona erdiğinde, hiç düşünmeden Karaman’a gelmeye karar verdim. Burası bizim ata ocağımız, toprağımız… Olacaksa bir faydamız yine memlekete olsun. Hem Karaman’da bize inanıp oy vermiş onca hemşerim vardı. Onlara bir anlamda vefa borcumdu dönüp gelmek… Kendimi hiçbir zaman Karaman’dan ayrı düşünmedim, düşünemem de… Bakınız; 1977-78 yıllarında askerliğimi Karaman’da yapmak istiyorum dedim. Yedek subay olarak Karaman’da yaptım. Karaman’ı hayatımdan bir an bile çıkarmadım çok özel bir memlekettin insanıyız. Hz. Mevlanalar, Yunus Emreler bu topraklardan feyiz aldıysa, Karamanlı olmak gerçekten bir ayrıcalık benim için…”
2000’li yıllarda bir toprak adamı olarak memleketinde yaşamaya devam ederken, kızı Tahire Merve arşivden bir başka gazeteyi çıkarıyor. Ulusal Basında milletvekilliği sonrası memleketine dönüp yerleşen, ayağında lastik çizmesi ile bahçesinde çalışan mütevazı bir milletvekilinin öyküsü anlatılıyordu. Sade bir yaşam öyküsü…
2000’li yılların ortasında siyasetin kapıları yeniden aralanır Pınarbaşı’ya… Gelen yoğun istekler üzerine, bu kez MHP’ de siyaset yapmaya devam eder ve 2004-2009 yılları arasında Milliyetçi Hareket Partisi’nden Belediye Meclis üyesi seçilir. 5 yıl Karaman Belediyesi’nde meclis üyesi olarak denetleme kurulunda görev alır. O yılları ise, “Belediyecilik açısından farklı bir tecrübe kazandım” cümleleri ile özetliyor.
Annesi Emine Pınarbaşı, oğlu anlatırken, sessizce ve sevinçle izliyor kendisini…
Anne Pınarbaşı’ya soruyorum bu kez, “nasıl bir evlattır Ali Pınarbaşı?”
Her anne gibi benim evladım gibisi yok diye başlıyor cümlesine…
“Doğru bildiğinden asla dönmez Alim, vefalıdır, dürüsttür. Çocukluğunda da beni hiç üzmedi. Şimdi de öyle… Mutlaka beni ziyaret eder, gelemediği günler arar, halimi hatırımı sorar. Neye inanırsa, omzuna yük eder ve asla indirmez. Alim bir başkadır…” diyor anne Emine Pınarbaşı… Evladına her zaman duacı bir Anne Emine Pınarbaşı…
“Gösterişten uzak muhafazakar ve mütevazi bir aile”
Milletvekilliği seçildiği günlerde de demiş bu sözü; “halka hizmet etmeyi, Hak’a hizmet etme belle…” Muhafazakar bir ailede dünyaya gelmiş Ali Pınarbaşı… Emine anne, oğlunu bu yaşına kadar vatana ve millete faydalı bir evlat olarak yetiştirdiğinin altını çiziyor… Zaman zaman duygulanarak “zor günleri de oldu elbet Alimin, ama O, hem çok sabırlı hem de kanaat etmesini bilen bir evlat oldu. Zoru başarmayı hep sevdi, aklına koyduğunu önce Allah’ın izniyle, sonra da kendi gayretiyle yaptı.” Diyor. Emine anne oğlu için “hayırlı bir evlat oldu” derken, Ali Pınarbaşı’nın duygulandığı gözümüzden kaçmıyor…
Pınarbaşı’nın Belediye başkanlığı adaylığı için ise şunları söylüyor:
“ Alimle dertleşiyoruz bazen. Oğlum bu işin vebali ağır diyorum. Ama oğlumun bu görevi de layıkıyla yapacağına inanıyorum. Ben reislik seçiminde yola çıkan diğer adayları da evladımdan ayırmadan dua ediyorm. Kimin hakkında ne hayırlıysa Rabim tecelli etsin diye…”
Pınarbaşı ailesi, seçim sonuçlarına çoktan tevekkül etmiş bir aile aslında… Eşi Nurzade Hanım’da aynı şeyleri söyledi.
“Ali, çok iyi bir eş ve aile babasıdır. Sadece evimizin içinde değil, dışarıda da vefalıdır, yardımseverdir ve inandığı gibi yaşar. Bizi hiçbir zaman muhannete muhtaç etmedi. Bu hayatta tahammül edemediği tek şey; riyakarlık ve yalandır. Sadakat, en önemli şeydir onun için… Aile kavramı onun için çok önemlidir. Sevdiklerine ilk yetip yetişendir. Biz milletvekilliği görevinden sonra Karaman’a dönerken bana şöyle demişti; ‘bizim evimizde ailemiz de Karaman…’ Biz Karaman’da yaşamaktan mutlu olan sakin bir aileyiz.” sözleriyle özetlemeye çalıştı aile yaşantılarını…
Eşi Nurzade Pınarbaşı Belediye başkanlığına adaylığı için neler söyledi?
Siyasette makam ve mevkilerin gelip geçici olduğunu belirten Nurzade Hanım, kendileri için önemli olan tek şeyin iyi anılmak olduğunun altını çiziyor. Eşi Ali Pınarbaşı’nın bunu başaran bir siyasetçi olduğuna inanıyor. Belediye başkanlığına adaylığı için;
“Eşim Ali Pınarbaşı, inancını dolu dolu yaşayan birisi... Karaman O’nun tek sevdası… Bu emanetin vebalini bilerek yola çıktığını biliyorum. Yola çıkarken hakkında hayırlısını diledik. Fazlasını demek doğru değil diye düşünüyorum. Nasip hanesine yazılan çizilen ne varsa razıyız. Bütün adaylara, seçim yarışında başarılar dilerim.”
Diğer adayların da iyi niyetle hizmet etmek için yola çıktıklarını belirten Nurzade Pınarbaşı; “her kim Karamanımız için hizmet edecekse yolu açık olsun…” diyor.
Eşi ile Ali Pınarbaşı’nın ev halinden de konuşuyoruz…
“Sabah namazı sonrası çok fazla uyumaz. Kuranını okur, bahçesinde vakit geçirmeyi sever. Akşam yemeğinde hep birlikte bir arada olmak ister. Çalışma odası derli topludur, dağınıklığı sevmez. Haber ve oturum programları dışında çok fazla televizyon karşısında vakit geçirmez. Kitap okumayı, arkadaş ziyaretlerini ve sohbetlerini sever, en çok da torunları ile vakit geçirmeyi… Haline her zaman şükür eden pozitif bir yapısı vardır. Yemek seçmez ama ekmek israfına çok kızar. Yaradılan ne varsa Yaradandan ötürü sevmesini bilen çok kıymetli bir gönlü var.”
Ortak bir şarkınız var mı diye soruyorum…
“ TSM ve THM dinlemeyi sever. Evet bir ortak şarkımız var… Gitmesin gözlerinden pırıl pırıl arzular…”
Evli 4 çocuk babası olan Ali Pınarbaşı 4 torununun da “süper” dedesi…
Ali Pınarbaşı’nın en mutlu olduğu şey, torunları ile birlikte geçirdiği zaman… Büyük kızı Emine Topal babasını şu cümlelerle anlatıyor:
“Herkesin babası kahramanıdır. Fakat Babam Ali Pınarbaşı bizim bu hayatta ki en gerçek, en örnek kahramanımızdır. Bütün yaşam şekli ile emsalsiz bir babadır bizim için. Şimdi de torunlarının süper dedesi o… Torunlarıyla birlikte zaman geçirmek babam için en mutlu olduğu anlardır. Karaman’da babam Ali Pınarbaşı için bugün hep güzel şeyler söyleniyorsa, bu babamın alın teri ve emeğidir. Bize öğrettiği ve önemsediği dürüstlüğün bir meyvesidir. Babamı çok seviyoruz ve gurur duyuyorum kızı olmaktan. Belediye başkanlığına adaylığını destekliyorum. Ama şunu söylemek isterim ki kazansa da kaybetse de hiç üzülmeyiz. Çünkü o hep bizim kahramanımız… Babam Ali Pınarbaşı için hakkında hayırlısını dileğimiz bir seçim sürecindeyiz. Ailemiz bu konuda çok sakin ve teslimiyet içindedir. Her şey Karaman’ın takdiri ile sonuçlanacak, bu iradeye saygımız sonsuzdur tabii…”
Küçük kızı Tahire Merve Pınarbaşı devam ediyor babasını anlatmaya;
“ Bence Karaman için en ideal Belediye Başkan adaylarından birisidir babam… Yaradan tecelli ederse, bu işi dört dörtlük yapacağına inanıyorum. Bugüne kadar edindiği o mükemmel itibarını koruyacağına, hakkaniyetli bir Belediye Başkanı olacağına inancım tamdır. Tabii ailemin de söylediği gibi, bu konuda teslimiyet içindeyiz. Hakkında hayırlısı olsun diye dua ediyoruz. Ali Pınarbaşı, bizim için çok iyi bir baba oldu, Karamanlılara da çok iyi bir belediye başkanı olur. Yapamayacağı şeyleri söz vermez, aklına koyduğunun en iyisini yapar. Adaletlidir, vicdanlıdır benim babam… Babamla en çok bahçemizde birlikte vakit geçirmeyi seviyorum. Nasihatleri beni hiçbir zaman yanıltmadı. İyi ki benim babam…”
Kazanırsa sizce Karaman’da ilk neler yapmalı? Diye soruyorum.
“ Babam geçmişine çok hürmet eden bir insandır. Ona yakıştıracağım en güzel hizmeti, restorasyon çalışmaları ile Karaman’ı önemli bir merkez haline getirmesi olur.”
Çaylarımızı yudumlarken biraz Özallı yıllar biraz Karaman üzerine yoğunlaşıyor sohbetimiz…
Bu kez de Ali Pınarbaşı’ya soruyorum; “Niçin aday oldunuz ve Karamanlı seçmen size neden oy versin?…
“Karaman’a hizmet etmek, benim için bir ibadettir…”
“ Siyaset defterini kapamıştım, kendi halinde bahçesinde çalışan bir Ali Pınarbaşı olmuştum. Zor karar verdim diyebilirim. Çünkü Karaman’ın Şehrül eminliğine talip oluyorsunuz. Bu çok hassas ve önemli bir konuydu… Günlerce düşündüm… Şehrül eminliğe “ben varım” demenin sorumluluğu çok büyük biliyorsunuz. Şehrül emin olmak, o şehri ve içinde yaşayan her canlıyı emanet bilmek demektir. Bu dava inancı ve ahlakın vebali ise çok büyük… Neye ne için evet dediğimi çok düşündüm. Asfalttan yol yapmak inanın bana zor bir iş değil fakat şehrül eminin karşılığı benim için gönülden gönüle yol yapmak demektir. Bu köprüyü yapmak için ve arkadaşlarımın, topluma hizmetin nafile bir ibadet olacağını söylemelerine razı oldum.”
“60 yaşından sonra macera aramıyorum, bütün Karamanlılardan destek bekliyorum. Karaman’ı il yaptık, modern bir kent haline getireceğiz diye yola çıktık. Geçmişteki çalışmalarımıza inanarak, hemşerilerimin bana destek olacaklarına inanıyorum. Bütün yaşantım Karaman sevdama örnektir. Bu sevdam için destek olacaklarına inanıyorum. Ben Karamanlıyı çok seviyorum. Her şeyimi vermeye hazırım. Onlar da inanıyorum ki bana bir oylarını verecekler. Karaman’ı hak ettiği yere taşımayı ibadet saydığım için hemşerilerimin bana destek olacaklarına inanıyorum”
Adaylığınız kesinleştikten sonra ne gibi tepkiler aldınız?
(gülümsüyor) “ İnanın bana, ben bile bu kadarını beklemiyordum. Bir aday için en kıymetli karşılığı gördüm diyebilirim. Toplumun her kesiminden adaylığım sevinçle ve olumlu karşılandı. Elbette başka düşünceleri, başka siyasi kararları olan hemşerilerim de var. Onların da nezaketten arayıp başarılar dilemesine çok mutlu oldum. Hani diyebilirim ki bu kadar sevilip sayıldığımı bende bilmiyordum. Bu vesile ile seçime girecek bütün aday arkadaşlarıma ben de başarılar dilerim. Bugüne kadar Karaman’a hizmet eden Belediye Başkanlarına ve meclis üyelerine ise teşekkür ediyorum”
Ali Pınarbaşı ve ekibi günlerce süren bir proje çalışması yaptı. Konusunda uzman kişilerin öngörüleri alındı, maliyetler hesaplandı, ihtimaller üzerinde tartışıldı ve seçim projeleri tamamlandı. Çok fazla titizlikle çalıştıklarını anlatıyor Pınarbaşı… Çünkü ona göre seçim beyannamesi bir söz ve bu söz de Ali Pınarbaşı’nın senediydi.
5 yıl sonra nasıl bir Karaman diye soruyorum bu kez…
“Allah izin verirse ve seçilirsem 5 yıl sonra “işte Karaman böyle olmalıydı” dediğimiz bir Karaman’ı birlikte tasarlayıp inşa edeceğiz. Karaman merkez nüfusu en az 250 bini bulmuş modern ve marka bir kent haline getireceğiz. Karaman’ın kent kimliğini çok önemsiyoruz. Kentsel tasarımı ile Karaman’da yeni bir dönem başlayacak. İşsizin, aşsızın olmadığı mutlu bir Karaman… Bütün bunları söylerken, Karaman ve Karamanlıya layık bir sonuç ve gayret için talibiz. Bu yolda yürürken, beni yalnız bırakmayan teşkilatımıza minnet ve şükranlarımı sunuyorum.”
Bakan Lütfi Elvan için neler söylemek istersiniz…
“ Karaman için son derece sevindirici ve gurur verici Lütfi Bey’in bakanlığı… Bütün samimiyetimle şunu söyleyebilirim; her kim Belediye Başkanı seçilirse seçilsin son derece uyumlu ve üstün vasıfları olan bir Bakanla çalışmış olacak. Plan bütçe komisyonu başkanlığını son derece başarıyla yaptı. Allah utandırmasın ve hayırlı uğurlu olmasını diliyorum.”
Son olarak neler söylemek istersiniz…
“ Her kim ne işi yaparsa yapsın ‘sevmek ve inanmak’ başarının il adımıdır. Böyle değerlendiriyorum. Karaman’ı ve hemşerilerimi seviyorum. Bu hayatta, inanmadığım hiç bir şeyin tarafı olmadım. İnanarak yola çıkarken, şunu söyleyebilirim; kimsesizlerin kimsesi olmak, bir şehre emin olmak zor bir imtihan. Biz sefere talip olduk. Zafer Allah’tan olacak. Yüce Rabbim, önce güzel Karamanımız sonra da bizim hakkımızda hayırlı olanı nasip kılsın inşallah…”
Yorumlar
Kalan Karakter: