Yeni eğitim öğretim yılı ile birlikte Memur Sen İl Temsilcisi ve Eğitim Bir Sen Şube Başkanı Yunus Özdemir yaptığı açıklamada;
“Yeni Eğitim Öğretim Yılının Toplu Sözleşme Gibi Eğitim Çalışanlarına Hayırlar getirmesini diliyoruz.
2014-2015 yılı toplu sözleşme sonuçlarıyla yüzleri gülen eğitim çalışanlarının Milli Eğitim Bakanlığı merkezli biriken sorunlarına çözüm getirme adına yetkili sendika olarak yaptığımız öneriler doğrultusunda atılan olumlu adımları takdirle karşılıyoruz. İki yıla yakın zamandır çıkarılmayan yönetmeliklerin bir biri ardına yayınlanıyor olması, özür grubu atamalarında eşlerin aile bütünlüğünü sağlama adına bütün şartların zorlanması gibi iyi niyet çerçevesinde ortaya konulan gayretleri önemsiyoruz. Eğitim çalışanlarının yaşadığı sorunların ortadan kaldırılması adına Kurum İdari Kurulu (KİK) toplantılarında imza altına aldığımız, ikili görüşmelerde altını çizdiğimiz ve çeşitli vesilelerle gündeme getirdiğimiz aşağıdaki hususlarda da somut adımlar atılmasını bekliyoruz.
Yeni eğitim-öğretim yılına; yeni sistem-dershane, kayıt-kapasite, atama-ihtiyaç, yönetici-rotasyon gibi kelimeler üzerinde yoğunlaşan tartışmalarla girmiş bulunmaktayız. 2013-2014 eğitim-öğretim yılında yaklaşık 17 milyon öğrenci ders başı, Milli Eğitim Bakanlığı bünyesinde görev yapan, yeni 40 bin atamayla yaklaşık 846 bin öğretmen iş başı yaparken, istihdamda güçlük çekilen yerlerdeki öğretmen açığı konusunda ise hala somut bir adım atılmış değil.
Eğitim Çalışanlarının Yüzünün Gülmesi Eğitimde de Yüzlerin Gülmesi Demektir Eğitimcilerin yıllardır devam eden, 666 sayılı KHK ile ise tamamen gün yüzüne çıkan mali sorunlarının çözümü hususunda ortaya koyduğumuz irade sonuç vermiş ve 2014-2015 toplu sözleşmesinin kazananı şüphesiz eğitim çalışanları olmuştur.
Öğretmenlerin özel hizmet tazminatına her ay 150 TL, öğretim yılına hazırlık ödeneğinde toplamda 210 TL, taban aylık zammı ile maaşlarda yüzde 14’lük artış, emekli ikramiyesinde bir kalemde 5.250 TL artış, toplu sözleşme ikramiyesine yüzde 33 oranında zam, emekli memur maaşlarına aylık 146 TL, 4/C’lilerin maaşlarında ise toplamda yüzde 50’ye varan iyileştirme gibi önemli kazanımlarla sonuçlanan toplu sözleşmede eğitim çalışanları kazançlı çıkmıştır.
Pansiyonlu okullarda diğer okullardan gece nöbeti tutanlara 2 saat ilave ek ders ödenmesi, okul yöneticilerinin derse girme zorunlulukları nedeniyle yaşanan problemin çözümünde önemli adım olan müdür ve müdür başyardımcılarının haftada girmek zorunda oldukları 6 saat ek ders zorunluluğunun 2 saate düşürülmesi dâhil olmak üzere son iki yıl içerisinde toplu sözleşmelerde sadece eğitim çalışanlarına özel 18 kazanım ile eğitim çalışanlarının da yüzü gülmeye başlamıştır. 2002-2010 arası yapılan ve sıfır kazanımla sonuçlanan toplu görüşmelerde unutulan eğitim çalışanlarının biriken sorunlarının çözümünde Milli Eğitim Bakanlığı’na çok görev düşmektedir. Eğitim çalışanlarının yüzünün gülmesi, eğitimde işlerin iyi gitmesine vesile olacak ve başta Bakanlık olmak üzere öğrencilere ve velilere olumlu yansıyacaktır.
SBS Yerine “Yeni Sistem” Son Değişiklik Olmalı
Milli Eğitim Bakanlığı, son 10 yılda YGS, OKS, SBS gibi 5 sistem değişikliğiyle ortaöğretime geçiş sistemi konusundaki arayışını sürdürmektedir. Dershane sektöründe patlamaya yol açan sınavlı geçiş sistemi yerine, sürece yayılmış merkezi çoklu sınavla ölçümü esas alan, “Temel Öğretimden Ortaöğretime Geçiş Sistemi”ni hayata geçirmeye çalışan Bakanlığın bir daha hata yapma lüksü bulunmamaktadır. Yeni sistem önerisi üzerinde yapılan tartışmaları da dikkate alarak son şeklinin verilmesi gereken yeni sistem, eğitimde yapılan son sistem değişikliği olmalıdır.
Yeni Öğretmen Ataması Gereklilik Değil Zorunluluktur
Milli Eğitim Bakanlığı 40 bin yeni atama gerçekleştirmiştir. Eğitimde ücretli öğretmenlik uygulamasının tarih olması, sınıfların kadrolu öğretmenlerle buluşması için yeni öğretmen ataması gereklilik değil, zorunluluktur. 40 bin atama öncesi ‘acil olarak 100 bin atama yapılmalıdır’ diyerek öğretmen ihtiyacına dikkat çekmiştik. 60 puan uygulaması dolayısıyla bazı branşlarda açılan kontenjanlara yeterli oranda müracaat olmamış ve 3 binden fazla kadro boş kalmıştır. Boş kalan kontenjanlar için, ek atama ve öğretmen ihtiyacı göz önüne alındığında, yeni bir ilk atama kaçınılmazdır.
Görevde Yükselme ve Unvan Değişikliği İçin Acilen Çalışma Başlatılmalıdır
Şube müdürlüğü kadroları için 13 yıldır görevde yükselme takvimi uygulanmamaktadır. Şef kadroları için en son 2009 yılında atama gerçekleştirilmiş, merkez ve taşra teşkilatı memur kadrolarına atanabilmek için ise en son Mart 2010’da görevde yükselme sınavı gerçekleştirilmiştir. Teknisyen, tekniker, mühendis ve benzeri unvanları kapsayan ve yapılması planlanan unvan değişikliği sınavı ise 2011 yılı Ağustos ayında gündeme gelmiş, önce ertelenip sonra ise iptal edilmiştir. Bakanlık, görevde yükselme ve unvan değişikliği ile ilgili ivedilikle çalışma yapmalı ve talebi karşılamalıdır.
Kariyer Basamaklarıyla İlgili Düzenleme Yapılmalıdır
Öğretmenlik kariyer basamaklarında 2005 yılında yapılan Yükselme Sınavı sonrası boş kontenjanlar üzerinden başlayan tartışmalar, Anayasa Mahkemesi’nin 21.5.2008 tarihli iptal kararıyla farklı bir boyut kazanmış fakat atılan adımların sonuçlandırılmaması üzerine aradan geçen 8 yıl içerisinde eğitim çalışanlarının mağduriyetleri artarak devam etmiştir. Bakanlık, öğretmenlik kariyer basamaklarında, yetkili sendikanın da bilgisi dâhilinde, gerekli düzenlemeleri bir an önce yapmalı ve 8 yıllık muammaya son vermelidir.
Adaletten Uzak Ek Ders Esasları Değişmelidir
Millî Eğitim Bakanlığı Yönetici ve Öğretmenlerinin Ders ve Ek Ders Saatlerine İlişkin Esaslardaki adaletsizlikler bir an önce giderilmelidir. Devam edilemeyen bir gün için 7 saat ek ders ücretini kesen, 2 gün işe gelmeyene 2 gün, gelmediysen geri kalan 3 günde gelme diye adeta 2 güne 3 gün bonus öngören ek ders esasları bir yığın adaletsizlik içermektedir. Okul türüne göre yöneticilerin haftalık alacakları ek ders oranlarında ve öğretmenlerin branş bazında maaş karşılığı okutmak zorunda oldukları ek ders saatlerinde yeniden gözden geçirmeyi gerekli kılan düzenlemeler masaya yatırılmalı ve adaletsizlik duygusunu güçlendiren çarpıklıklar bir an önce giderilmelidir.
Okullara Öğrenci Başına Bütçe Aktarılmalı ve Eğitimde Tahsildarlık Dönemi Bitirilmelidir
Eğitim kurumlarında öğrenci başına bütçe uygulaması artık kaçınılmaz olmuştur. Okullarda tahsildarlık dönemi tarih olmalıdır. Zaruri giderler dâhil ücretli personel gibi kaçınılmaz masraflar okul aile birliği bütçesinden karşılanmakta, dolayısıyla okul yönetimi, öğrenci ve veli arasına, iletişimi perdeleyen mali konular girmektedir. Okulların mali sorunları yük olmaktan çıkarılmalı ve eğitim yöneticilerinin asli işlerine yoğunlaşması sağlanarak eğitim liderliği yapmalarına fırsat verilmelidir.
İl İçi Özür Grubu Talepleri de Dikkate Alınmalıdır
Milli Eğitim Bakanlığı’nın taleplerimiz doğrultusunda özür başvurusunda bulunan öğretmenlerin tamamını tercih ettikleri illere ataması önemli bir sorunu çözmüş ve öğretmen eşlerin aile bütünlüğünü sağlamıştır. Bakanlık aynı şekilde, il içi özür grubu tayinlerini de yaparak, öğretmen ailelerine rahat bir nefes aldırmalıdır. Alan Değişikliği İptaline ve Alan Değiştirenlerin İptal Taleplerine Çözüm Getirilmelidir.”denildi.
Yorumlar
Kalan Karakter: