Ermenek Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşma, mahkemenin istediği bilirkişi raporu okundu.
Raporda, maden faciasının birinci nedeninin terk edilmiş imalat bölgesinde gaz ve su birikmesinin, olası boşluklar meydana getirdiği ifade edildi. İşletmenin, iş tekniğine ve mevzuata uygun sondaj yapmadığı ifade edilen raporda, bunun da kazayı meydana getirdiği belirtildi.
Maden İşletmeleri Genel Müdürlüğünün (MİGEM) sondaj yapılması konusunda işletmeye yönelik uyarısının Temmuz 2014 tarihli raporda görüldüğü vurgulanan bilirkişi raporunda, "Ocak içerisinde kazı ve kömür çıkarma faaliyetleri sırasında güvenlik amacına yönelik olarak tekniğine ve mevzuata uygun olarak sondaj çalışmaları yapılmamıştır. Kazıya başlamadan önce tekniğe ve mevzuata uygun 25 metrelik sondajların yapılması gerekmektedir. Oysa ocakta kazılar sırasında sadece 3 metrelik sondajlar yapılmıştır. Türkiye'deki madencilik faaliyetindeki gözetim ve denetim yetkisini elinde bulunduran ve kamu otoritesi olan MİGEM'in, iş kazasının meydana geldiği işletme sahasındaki maden üretim faaliyetlerini yeterince ve etkin bir şekilde denetlemediği ortadadır. MİGEM heyetinin düzenlediği 21.08.2014 tarihli raporda, iş kazasının meydana geldiği ocakta icra edilen kazı çalışmaları sırasında, "eski imalatlı bölgelerden su ve gaz degajlarının yüksek olma ihtimali yüksektir" tespitinde bulunulmasına rağmen bu tür teknik hataların tekrar etmemesine yönelik olarak işletme ruhsat sahibi şirket, MİGEM tarafından yeterince ve etkin uyarılmamış ve yönlendirilmemiştir" ifadelerine yer verildi.
Raporda, hayatını kaybeden madencilerin bir kısmının havasız kalarak, bir kısmının karbonmonoksit gazı zehirlenmesinden öldüğü, bir kısmının da suda boğulduğu bildirildi.
Raporda, şirketin müdürü olarak işletme ruhsatı sahibi Abdullah Özbey'in, ilgili yükümlülükleri yerine getirmediği belirtilerek, "İş kazasının meydana gelmesi üzerinde etkili olan faktörlerin bilincinde olan adı geçen kişinin, bu faktörün mevcudiyetine rağmen bir iş kazasına ve buna bağlı olarak ölümlerin meydana gelmeyeceği ümit ve beklentisiyle (bilinçli taksirle) hareket ettiği değerlendirilmiştir" ifade edildi.
Raporda, "TCK'nın 5232 sayılı kanunun 27. maddesinin 6. fıkrasına göre, 'birden fazla kişinin taksirle işlediği suçladığı herkes kendi kusurundan sorumlu olur. Her failin cezası (kendi) kusuruna göre ayrı ayrı belirlenir' Kovuşturma konusu olayda meydana gelen ölümler bağlamında, sanıkların her biriyle ilgili olarak ihlal edilen yükümlülük tespitinde bulunulmuştur. Bu kişiler arasında 'asli kusurlu' ve 'tali kusurlu' ayrımı yapılmasının hukuki dayanağı bulunmamaktadır. Birden fazla kişinin sebebiyet verdiği haksız fiil nedeniyle özel hukuk alanındaki tazminat sorumluluğu müşterek ve müteselsil sorumluluk olduğu için, haksız fiilin oluşumuna sebebiyet veren kişilerin, sorumlulukları bağlamında kusurlarını belirli yüzdeler olarak belirlemek ve bu oranlar tamamını 100'e iblağ etmek mümkündür, hatta gereklidir" denildi.
Müşteki avukatları, adli kontrol şartıyla tahliye edilen Abdullah Özbey'in, bilirkişi raporu doğrultusunda yeniden tutuklanmasını istedi.
Duruşmanın öğleden sonraki oturumuna, tutuklu sanıklar maden ocağının sahibi Saffet Uyar, teknik nezaretçi Ali Kurt, müşteki yakınları ve taraf avukatları katıldı.
Duruşmada, müşteki avukatlarından Murat Yılmaz, maden sahasının ruhsat sahibi Abdullah Özbey'in 5 Mayıs'ta, tutuksuz yargılanmak üzere tahliye edilmesine tepki gösterdi.
Yılmaz, "Suç belli. Tutuklanma talebini, savcılık istedi. Geçen duruşmadan bu yana ne değişti? Değişen hiç bir şey yok, bilirkişi raporu geldi. Durum daha vahim oldu. Şimdi bu yanlıştan dönme şansımız var. Ben bu yanlışlığın düzeltilmesi adına Özbey hakkında tekrar yakalama kararı ve tutuklanmasını talep ediyorum" diye konuştu.
Mahkeme heyeti, duruşmanın sekizinci oturumunun tamamlandığını belirterek sanıklar Uyar ve Kurt'un tutukluluk haline, daimi nezaretçi maden mühendisi Yavuz Özsoy hakkındaki yakalama kararının devamına karar verdi.
Duruşma eksik hususların giderilmesi için 28 Haziran'a ertelendi.
Olayın geçmişi
Maden ocağının sahibi Saffet Uyar, maden sahasının ruhsat sahibi Abdullah Özbey, daimi nezaretçi maden mühendisi Yavuz Özsoy, Mehmet Zeybek, daimi nezaretçi maden mühendisi Cemile Karaca, maden mühendisi Nuray Yetiş, iş güvenliği uzmanları Engin Yetim ve Cemal Demircioğlu, bir süre ocakta çalışan Hayrettin Kirazcı, firma yöneticisi Hüseyin Hüsnü Özbey, bir firmada yönetici Şerafettin Zeybek, teknik nezaretçiler Öjen Ünlü ve Ahmet Dağdeviren, "Bilinçli taksirle birden fazla kişinin ölümüne neden olma" suçlamasıyla yargılanıyor.
Teknik nezaretçi Ali Kurt, "Bilinçli taksirle birden fazla kişinin ölümüne neden olma" ve "özel belgede sahtecilik", ocakta çalışan Naci Özsoy, "özel belgede sahtecilik", puantör Mustafa Ayan, "bildirim yükümlülüğünün ihlali"nden hakim karşısına çıkıyor.
Ermenek'teki özel linyit kömürü madeninde 28 Ekim 2014'te su baskınının ardından mahsur kalan 18 işçinin cesetlerine faciadan 38 gün sonra ulaşılmıştı.
Yorumlar
Kalan Karakter: