Aklımızı cebimize, cebimizdeki akıllı denilen telefonları aklımızın yerine koyduktan sonra, okumayı, düşünmeyi, fikir üretmeyi ve çalışmayı terk ettikten sonra millet olarak ''Bindik bir alamete, gidiyoruz kıyamete''
Eğer tedbir alınmaz, aklımızı tekrar başımıza alıp ilme, öğrenmeye, okumaya, araştırmaya ve çalışmaya dönemezsek, yalnız bir nesli değil, bundan sonra gelecek nesillerimizi kaybetme korkusunu taşımaktayım.
Okumayan, araştırmayan, ilim öğrenmek için çaba göstermeyen, kütüphaneler, laboratuvarlar yerine "cafe" denilen tembel hanelerde vakit geçirmeyi marifet sayan bir nesilden ne beklenebilir?
Yeniden ciddi bir eğitim seferberliği başlatılıp, Türk gençlerinin önüne çağdaş bilim ve teknolojiyi koyup, milletimizi çağdaş medeniyetler seviyesine yükseltemezsek, Allah korusun milletimizin tarih denilen mezarlığa konulmasına seyirci kalmış olacağız.
Bunları şunun için yazdım. Dün akşam aile hâkimi olan bir bayan öğrencim aradı. Hal hatırdan sonra, yazılarımı takip ettiğini, halen eğitime devam ettiğimi sitayişle anlattıktan sonra esas konuya girdi ve dedi ki:
-Hocam; önümde çok sayıda bulunan boşanma davalarında en büyük sebep "cep telefonları ile yapılan yazışmalar ve görüşmelerdir" bu yazışmalarda maalesef bayanların dikkatsizliği ön plana çıkmaktadır. Biz bayanlar, konuşmada, giyim kuşamda, makyajda nasıl ki aşırılığa kaçıyorsak, cep telefonlarını kullanmada ve yazışmalarda da aşırı gidiyoruz. Hiç tanımadığı kişilerle yapılan bu yazışmaların sonunda erkekler ya şiddete başvuruyor ya da mahkemeye gidiyor. Son yılların en büyük boşanma sebeplerinin başında cep telefonları ile yapılan görüşmeler ve yazışmalar gelmektedir. Bir bayan olarak bu duruma çok üzülmekteyim. Eşimle birlikte zaten çok az kullanabildiğimiz sosyal medya hesaplarımızı kapattık. Dedi ve ben şu soruyu sordum. Peki, ne yapılabilir.
-Hocam üç seçenek var; ya sosyal medya hesaplarını tamamen kapatacaklar. Bunu yapamıyorlarsa, özellikle bayanlar tanımadıkları, bilmedikleri kişilerin hesaplarına girmelerini önlemek için "herkese açık" olmayacaklar. Yalnız tanıdıkları, bildikleri yakınları ve arkadaşları ile görüşüp yazışacaklar. Tanımadıkları birinin arkadaşlık teklifini kabul etmeyecekler paylaşımlarının altına yorum yapanlara silip çıkaracaklar.
Konuyla ilgili olarak birçok örnek verdikten sonra hayırlı akşamlar dileyip bu uzunca yapılan konuşmayı sonlandırdı.
Televizyonda akşam haberlerinde yine konuyla ilgili şöyle bir haber geçti:
"Yaşı 40 ı geçmiş boyu sıra kızları olan bir bayan sosyal medya denilen mayın tarlasında tanıştığı evli bir erkeğe kaçıyor. Yine bir erkek öğrencim telefonda başından geçen olayı şöyle anlattı:
-Hocam eşimle ben aynı meslekte çalışan iki kişiyiz. Ben görevli olarak başka bir ile tayin edildim. Bu süre içerisinde eşimle ilk aylarda telefonla görüşüp hasret gideriyorduk, fakat son iki ayda eşimle yaptığım telefonlarda bir isteksizlik hissettim. Bunu gidermek için izin alıp yanına gittim. Annesinin yanında kalıyordu. Telefon edip eve doğru gelmekte olduğumu söylediğimde "eve gelme filan yerde buluşalım" dedi. Belirttiği yere gidip beklemeye başladım. Geldi hal hatır sormadan " karşılıklı olarak dilekçe verip boşanalım" deyince birden şok oldum. Sebebini sorduğumda sebebi yok dedi. Sonra kendi yakın çevresinden ortak arkadaşımız olan bayanla görüşüp sebebini bilip bilmediğini sorduğumda önce bilmiyormuş gibi davrandı ve sonunda itiraf etti. Maalesef sosyal medyada tanıştığı biriyle evlenmek istiyormuş. Hocam maalesef üç yaşında birde çocuğumuz var. Ben şimdi ne yapayım?
Herhalde konu anlaşılmıştır. Şu anda insanlar en büyük düşmanlarını gündüz ceplerinde, gece yastık altlarında taşımaktadırlar. Şeytan bile "mesleğimi elimden aldı" diye söylenmeye başladı.
Sabaha kadar böyle bir yazıyı yazıp yazmama konusunda kendimle mücadele ettim. Sonunda gece saat 04 de uyarı yazımı yazıp, vazifemi yerine getirmiş olmamın huzurunu buldum.
Tüm dostlarıma hayırlı, huzurlu ve sağlıklı bir gün geçirmelerini diler sevgi ve saygılarımı sunarım.