Hz. ALİ efendimiz buyuruyor:
Yönetici olduğun zaman akrabalarından, etrafındakilerden ve ileri gelenlerden hiç kimseye devlet imkânlarından özel olarak yararlanma imkânı tanıma.
Bunlardan hiçbiri senden cesaret alarak başkalarına zarar verme ve fırsatçılık yapma imkânı bulamasın.
Onların senin sırtından servet ve itibar kazanmaları, senin için kar değil zarardır. Halka karşı, kalbinde sevgi ve merhamet duyguları besle, adaletten asla ayrılma, mazlumların davacısı ve yardımcısı ol.
Hak ve adaleti gösterirken dengeli olanı seç. Mutlu azınlık yaratmamaya gayret et, zira tarih boyunca ülkeleri batıranlar, servet ve devlet kuvvetiyle beslenen bu mutlu azınlıklar olmuştur.
Bu tür insanlar iyi günlerde yükü ağır, kötü günlerde yardımı hafif olanlardır. Hatta çoğu zaman, kötü günlerde bunların ihanetiyle karşılaşılır.
Birde bugünkü duruma bakalım...
Memleketin yükünü omuzlayan, parası olsa da olmasa da vatan borcudur diyerek askere koşarak giden ve belki de şehit olup geri dönemeyen, gerektiğinde vatanı için canını, malını ve her şeyini esirgemeden ve çekinmeden verebilen bu fedakâr çoğunluk, yaptığı fedakârlığın karşılığını mutlaka görebilmeli sadece külfetlere değil nimetlere de ortak olabilmelidir.
Askere gidemeyenlerden alınan bedeller bu garibanların ailelerine ödenmelidir. Toki evleri şehit polis ve askerlerimizin ailelerine para alınmadan tahsis edilmelidir. Askerden dönenlere hemen iş temin edilmelidir.
Zengin ve fakir arasındaki uçurum derhal düzeltilmelidir.
Eğitim, sağlık, adalet taşıdıkları isimlere layık hale getirilmelidir.
Yetişen yeni nesile gelecek için ümit verilmelidir.
Bunlar yapılamazsa ne oluru düşünmek bile istemiyorum.