Her
insanın başarısının ya da başarısızlığının ana sebeplerinden biri de aile
içerisindeki huzur ya da huzursuzluk halidir.
Sabah
evinden çıkıp giden bir erkeğin ya da kadının, evinden çıkarken eşiyle ya da
çocukları ile ilgili kafasında herhangi bir proplemi ve sıkıntısının olmaması
gerekir.
Çalışan
bir insan akşam iş dönüşü, evine hasretle ve koşarak gelebilmelidir. Evi, onun
için yalnız dinlenme yeri değil aynı zamanda huzur bulduğu, bütün yorgunluğunu
unuttuğu, mutluluk bulduğu bir yuva olmalıdır.
İnsan,
evinde bütün tehlikelerden ve huzursuzluklardan uzak yaşayabilmelidir.
Dışarıdaki huzursuzluklara birde evdeki huzursuzluk eklenirse hayat çekilmez
hale gelir.
Bunun
için karı koca, birbirlerine karşı sevgi ve saygı ile dolu olmalıdır. Evde
hoşgörü, güler yüz, tatlı dil hâkim olmalıdır. Şiddet ve aşağılayıcı sözlerden
uzak durulmalıdır. Kadın, öncelikli görevinin evi yönetmek, çocukları
yetiştirmek olduğunu unutmamalıdır.
Problemlerin
babadan kaynaklandığı bir ailede yine de iyi çocuklar yetiştiğini gördüm. Ama
problemlerin anneden kaynaklandığı bir ailede çocukların iyi yetişme ihtimali
düşüktür.
Bir
toplum için en büyük tehlike, huzursuz, ölçüsüz ve disiplinsiz ailelerin
çoğalmasıdır. Bunun için TÜRK aile yapısı korunmalı hatta daha da
güçlendirilmelidir. Çocuklarımıza küçük yaştan itibaren TÜRK örf ve
adetleriyle, gelenekleriyle, ve yüksek ahlakıyla donandırmak, her ailenin en
başta görevi olmalıdır. Devlet de bu değerleri koruyacak tedbirleri eğitim ve
kültür yoluyla almalı ve desteklemelidir.
TÜRK aile yapımız sarsıntı geçiriyor. Lütfen başta devlet olmak üzere herkes üzerine düşen görevleri yapmalı ve bu iç kalemizin yıkılmasına, yabancılar tarafından ele geçirilmesine müsaade edilmemelidir. Eğer acil tedbirler alınmaz, aile birliğimiz korunmazsa, Milletimizin özü olan, AİLEMİZ yani iç kalemiz yıkılırsa, millet olarak tarih denilen mezarlığa gömülürüz.