Esas olan; insanlık sevgisi uğruna, bir gönül yapma uğruna, nefsine hâkim olabilenler, mertebe mertebe yükselerek, Tanrının rızası uğruna gerçek ibadete erişecek kimselerdir.
Ramazan dolayısıyla, orucun kendisine verdiği zorlukla, öfkeli, haşin, etrafını kırıp geçiren bir insanın orucu verimsiz hale gelir.
Hani halk arasında şöyle yanlış bir tabir vardır: "Ne yapsın oruç başına vurmuş" diyerek yaptıkları yanlışları haklı göstermek isterler. Hâlbuki oruç kafaya vurmak değil, gönüle vurup hak yolunda aydınlanmak içindir.
Merhametten, insanlık sevgisinden uzak, haramı, helali gözetmeden, dilini dedikodu ve gıybetten uzak tutmadan akşama kadar oruç tutup sonra sofraya oturup, tıka basa karnı doyurmak gerçek oruç tutmaktan çok uzaktır.
Peygamber efendimiz şöyle buyuruyor:" Birçok oruç tutanlar vardır ki, tuttuğu orucun yalnız açlık ve susuzluğu yanına kâr kalır"
Gerçek oruç gıybet ve dedikodudan uzak, elini, belini ve gözünü haramdan korumak ve kalbi Allahtan başka hiçbir şeyle meşgul etmemektir. Unutmayalım ki, yine peygamber efendimiz buyuruyor ki;" Komşusu aç iken, tok yatan bizden değildir."
Gerçek ibadet Allah ile kul arasında dokunmuş ince bir sanattır. Bu yolda olan sanatkâr, başkalarının gözyaşlarına başını çevirmez ve bilir ki, o gözyaşlarına yapacağı ortaklık, onu ilahi âlemde toprağa bereket yağdıran yağmur taneleri gibi geliştirir ve yeşertir. Yüce Allah " Ben merhametlilerin en merhametlisiyim " der. Merhamet, insanlarda Allahtan bir sıfattır.
Unutmayalım ki "MERHAMET ETMEYEN, MERHAMET BULAMAZ
Hayırlı, huzurlu, sağlıklı günler diler, sevgi ve saygılar sunarım.